Sooyeon utançtan yerin dibine girmiş bir şekilde ikisinin yüzüne bile bakmadan odadan çıkıverdi daha doğrusu kaçtı.
Taehyung tek kaşını kaldırdı ardından vay be dercesine dudaklarını büküp başını salladı. Kapıyı kapattı ve karşısında masaya yaslanmış bir şekilde duran ve önceki dakikalardan aldığı hazzı gösterir bir şekilde memnun olan adama dikti gözlerini.
" Böldüğüm için çok üzgünüm gerçekten. Odanda öğrencilerini becerdiğini bilmiyordum. "
" Kapıyı çalman gerekirdi. "
" Aslında yanına bile gelmek istemiyorum ama mecburum ne yapayım, karnını doyurmaktan aciz bir bebeği beslemem gerekiyor işte. "
Ellerini cebine koyan Taehyung karşısındaki adamı sinirlendirmek için tüm var gücünü kullanıyor gibiydi. Jin sadece gülümsedi. Masasından koltuğuna doğrulup katlamış olduğu kollarını geri düzeltti ve kol düğmelerini ilikledi.
" Aslında bakarsan o kadar tahrik oldum ki yemekten önce başka şeyleri düşünüyorum, " kıkırdadı.
Taehyung gözlerini tavana dikti derin bir nefes verdi. " O kız durduk yere üstüne atlayacak biri değil. Ne yaptın ona? Hap mı verdin? "
" Hayır daha iyi bir şey. Umut verdim diyelim. 2 hafta oynamayacak. "
" Bu kadar mı? 2 hafta oynamayacak diye mi öptü seni? "
Düşünür gibi dudaklarını büktü. " Hmm bir de bana okuldan ayrılması karşılığında kazandığı tüm parayı vermeyi teklif etti bunu düşüneceğimi söyledim. "
Taehyung bunu duyunca alayla güldü ve başını sağa sola salladı.
" Asla öyle bir şey yapmayacaksın. "
Güldü. " Tabii ki de. " Oturduğu koltuktan öne doğru yaslanıp elleri cebinde olan Taehyung'a ciddi bir şekilde baktı. " Onun karşısında kazanmak için hile yapmak zorunda kaldım. " Keyifle koltuğuna yaslandı.
Taehyung'un yüzü sinirle gerildi. İçinden sarf ettiği öfke yüzüne de yansıyordu.
orospu çocuğu
***
Sooyeon alelacele lavaboya girip musluğu açtı ve yüzüne su serpti. Aynadaki yansımasına baktı yanakları domatese dönmüştü. Peçeteyle yüzünü kuruladı. Yaptığı şeyin hata olduğunu biliyordu bunu yapmamalıydı diye düşündü ama her şeyin onun elinde olması ve okuldan ayrılması için yaptığı anlaşmayı düşüneceğini söylemesi onu biraz olsun rahatlatıyordu.Kötü öpmeliydim beni okuldan atması için bahanesi olurdu
Omuzlarına düşen koyu kestane saçlarını ellerinin arasına alıp topladı. Derin bir nefes aldı ardından sınıfa gitmeye koyulacaktı ki gülümseyerek kendi kendine mırıldanan bir kız lavabonun kapısında belirdi göz göze geldiklerinde yüzündeki gülümseme daha çok sevdiği bir ünlüyü gören hayran gibi değişiverdi.
" 70 milyon naber "
Sooyeon'un yanaklarındaki kızarıklık artık utançtan değil öfkedendi. Gözlerini devirdi ve kapıdan içeri giren kahküllü kıza bakmadan lavabodan çıktı.
" Hey özür dilerim sana böyle denemsinden hoşlanmıyor musun? "
Sooyeon durup arkasını döndü.
" Tabii ki hayır neden hoşlanayım? "
Kahküllü kız alık alık Sooyeon'a baktı ve ardından omuz silkti.
" Bence çok havalı. Kimse şans oyunu oynayan bir okula şans oyunu oynarak girmemişti. " Kurduğu cümlenin ironisinden hoşnutluk duyarak kendini beğenmiş bir gülümseme yer aldı yüzünde.
Sooyeon bu tatlı cevaba karşın daha fazla öfkeli olamadı. Dostça bir şeyler barındıran bir his içini kapladı ve bu onu çok şaşırttı. Buradaki kimseye karşı daha önce böyle bir şey hissetmemişti.
Puflayarak uyusalca başını salladı sadece ve yavaşça uzaklaştı.
" Adım Lisa bi dahaki tenefüs arka bahçede olacağım tanışmak istersen beklerim! "
***
Koridorda sınıfına doğru yürürken aklına bir sonraki dersinin edebiyat olduğu geldi ve karnına büyük bir sancı girdi. Hızlı adımlarla daha doğrusu koşarak sınıfına girip çantasını ve kitaplarını aldı bahçeye çıktı.Onun yüzüne nasıl bakacağım
Gitmenin bir yolunu bulacağım, mutlaka bulacağım
" Hey yetmiş- ah pardon Sooyeon! "
Tedirgince arkasına bakan Sooyeon yarım saat önce tanıştığı kızla karşılaşmayı beklemiyordu. Zoraki gülümsedi. "Merhaba " Bir merhabanın bedeli bu kadar ağır olmamalı diye düşündü Sooyeon çünkü Lisa ardından onu hemen bir banka oturtmuş meraklı gözlerle yüzden fazla soru yöneltmişti. Sooyeon da cevaplayabildiğini cevaplıyordu. Ama bir süre sonra onun da soru sorması gerektiğini ve belki bir çıkış yolu bulabilmek için Lisa'nın yardım edebileceğini düşündü.
Ders saatiydi bu yüzden okul bahçesi ıssız bir mezarlık gibi bomboştu. Bu mezarlık benzetmesi maalesef ki biraz gerçekti de.
" Hap alıyorsun değil mi Lisa "
" oh, bunun konuyla ne ilgisi var şimdi " yüzü rahatsız olmuş bir insanınki gibi büzüldü adeta roller değişmişti.
" Bana biraz bu okul ve değişik yönetim şekillerinden bahsetmeni istiyorum Lisa. Farketmişsindir ki uyum sağlamakta çok zorlanıyorum anlıyorsun ya? "
Lisa sıkıntılı bir şekilde iç çekti. " Sooyeon, eğer uyum sağlamamakta ısrar edersen çok kötü şeyler başına gelecek biliyorsun değil mi? Önce oyun oynamamakta ısrar etmen ve şimdi de hap almayı reddetmen... Böyle hayatta kalma ihtimalini de düşürüyorsun. Kurallara uymalısın. "
Gözleri fal taşı gibi açılan Sooyeon önce sinirden sonra da korkudan dili tutularak ayağı fırladı.
" Ne kuralından bahsediyorsun sen Lisa bizi daha kolay öldürmeleri için birde onlara kolaylık sağlayıp sözlerini mi dinleyelim. Oyunların sonucunda biri ölüyor bunu biliyorsun nasıl bana oynamamı söylersin? "
" Başka yol yok. Kaçamazsın bunu sakın düşünme. Eğer Bay Kim böyle bir şey yapma girişiminde bulunduğunu düşünürse senden önce ailene zarar verir sonra da sana... "
Sooyeon aile lafını duyar duymaz yavaşça geri banka oturdu. Annesinin garip hallerini aklına getirdi. Tüm olan biten ve çözmeye çalıştığı her şey bir film şeridi gibi gözünün ucundan geçti adeta. Onun için çok hayati bir şey olan sorunun cevabını sordu Lisa'ya.
" Lisa buradaki öğrencilerin ailesi bu olan bitenlerden haberdar olup nasıl sessiz kalabiliyor?"
Lisa gözlerini yere devirip yutkundu. Bir süre sessiz kaldı kendi yaşadığı acı deneyimler gözünde canlandı adeta Sooyeon da bunu anlamış gibi düşünce süzgecinden süzmesi için zaman tanıdı ona ama her beklediği saniyenin ardından dehşete düşüyor kötü senaryolar kurmaktan kendini alamıyordu. Tam kötü düşüncelere dalıp gittiği anda Lisa'nın sesiyle kendine geldi.
" Bunu nasıl yaptığını söylemek zor ama... Bay Kim. Okul müdürümüz... "
Bu kesik ve anlamsız cevaptan dolayı sinirlenen Sooyeon cümlesine devam etmesi için diretti.
" Evet bay Kim ne? Ne yapıyor? İlaç mı veriyor? "
Eliyle alnını ovuşturdu sessiz bir " Ah " çekti. " Onun gibi bir şey, " diye mırıldandı.
Sonunda Sooyeon'un delici bakışlarına daha fazla direnemeyen Lisa, " İlaç veriyor ya da ona benzer bir şekilde karşıdakinin iradesine hakim oluyor. Ama nasıl yaptığını kimse bilmiyor. "
Sooyeon kaşlarını çattı.
" Sooyeon o bizim gibi değil. "
" O insan değil. "