7

321 32 21
                                    

Bugün beta'nın doğum günüydü. Artık on yedi yaşındaydı.

Sabah erkenden kutlamıştı. Pek hevesli olduğundan değil de arkadaşı kapısında pastayla belirdiği için. Jimin ondan çok daha hevesliydi. Ona göre bu yaş çok özeldi. Kendisine aşkı, yoongi'yi, getirmişti.

"Çok ciddiyim Tae! Sanki büyülü gibi. En güzel anılarımı bu yaşımda biriktirdim ben."
Ben de en kötülerini biriktireceğim gibi duruyor, diye düşündü. Gün başladığından beri sosyal medya keşfeti on yedinci yaşın ne kadar boktan olduğuyla ilgiliydi. 

Son bir haftadır yeme alışkanlıkları yavaşça değişmişti. Bazen fark etmiyor, çoğunlukla görmezden geliyordu ama kesinlikle sağlıklı değildi. Bu sabah kahvaltı niyetine zorla yediği pastayı da az sonra çıkarmayı düşünüyordu. Tuvalette yalnız kalmalıydı.

"Kara büyü olmasın?" Jimin omzuna bir yumruk geçirdi. Son zamanlarda ruh halindeki değişimi fark etmişti. Kızgınlığa girecek olmasına yoruyordu.

"Önüne dön artık ders başlıyor."  Derste izin isteyip çıkacaktı. Yapacaklarını düşündükçe midesi bulandı. Bu ona göre iyi bir şeydi. Midesi bulanırsa kendini zorlamasına gerek kalmayacaktı. Tırnakları boğazını tahriş etmeyecekti.

Dersin ortasında izin isteyip ayrıldı. Yanında diş fırçası ve macun da vardı, onları pantolonunun bel kısmına sıkıştırmıştı. Bu sefer yere birkaç peçete serip dizleri üstünde durdu. İki parmağını ağzına götürüp dilinin arkasını dürttü.

Midesi bu anı beklediğinden kusması uzun sürmedi. Yediği tüm pastayı attığından emin oldu. Durup kontrol bile ediyordu. Fakat bir süre sonra kontrolü kaybetti. Korktu. İlk defa isteği dışında gerçekleşiyordu.

"Beta? İyi misin? Siktir! Hadi aç kapıyı yanına geleyim, hm?" Alfanın sesini duyunca daha da korktu. Onu bu halde görünce ne düşünecekti? Deli, hasta olduğunu hatta yardımına muhtaç olduğunu mu? Bunları yüzüne vuracak mıydı?

"Lütfen, Tae.Bir kolu çekeceksin ve gelip  durumuna bakacağım tamam mı? Hadi güzelim." Kusmayı kesmişti. Neden bu kadar önemsiyordu ki? Umursamadı. Çünkü titriyordu ve gerçekten yardıma ihtiyacı vardı.

Ayağa kalkmadan kapıyı açtı. Alfa soluk soluğa kalmış bedeni görünce ağlamak istedi. Ama yutkunmakla yetindi.

"Tae. Ah, gel buraya." Betanın saçlarını düzeltip yanaklarını avuçladı. Koku ya da ağzından akan tükürük pek de umrunda değildi. Taehyung bunu düşünüp gülümsemek istedi ama yorgun yüz kasları izin vermedi.

"Bitti mi? Rahatladın mı?" Şefkatle sordu. Yüzünü okşamaya devam ediyordu. Beta başını sallayıp onayladı. Hipnoz olmuş gibi yüzüne bakıyordu.

Alfanın bakışları yere indi. Dizlerinin altındaki peçeteleri fark etti. Betanın avucunda tuttuğu diş fırçası da son noktaydı. Taehyung'un küçük sırrı çok geçmeden ifşa olmuştu. 

"Bebeğim..." Ona yıllar önce seslendiği gibi seslendi. Daha fazla konuşmadı, sırası değildi. Beta gibi zemine oturup onu bacağına oturttu. Zaten kötü durumdaydı bir de üşütmesini istemedi. Başını boynuna  yasladı, saçlarını okşadı.

Tae bir süre soluklandı. Gözyaşları akmaya devam ediyordu. Başını kaldırdı; konuşmak istedi. Nefesinin koktuğunu düşünüp sustu. "Bir şey diyecektin. Çekinme benden."

"Neden buradaydın?" Alfa gülümsedi. Bir haftadır görmezden geldiği yetmiyormuş gibi şu halde de ona kafa tutuyordu. Cebindeki minik kırmızı kutuyu çıkardı. Hediyesini bu durumda vermek istemezdi ama...

"İyi ki doğmuşsun." Hediyesini kabul edeceğini sanmıyordu. Tereddütle baktı. Beta bu halinin tatlı olduğunu düşündü. Kutuyu eline aldı. İnceledi. Kızılcık aromalı lip balm.

Jungkook'un bir zamanlar kullandığı ve tadına aşık olduğu balm. Beta oldukça şaşkındı. Doğum gününü hatırlayacağını bile sanmıyordu. Hatta Jimin ile iddiaya bile girmişlerdi. Fakat o hediye bile almıştı. Oldukça anlamlı bir hediye ... 'Ona haksızlık mı ediyorum? Belki de o kadar kötü değildir. En azından deniyor, değil mi?' diye düşündü.

"Beni görmezden geldiğin için seni burada yakalamak istedim. Biliyorum tam burada pek de güzel şeyler yaşamadık..." Kapıyı çarpıp gittiği günden bahsediyordu. Üstüne çokça düşünmüştü.

"Ama sen yüzüme bile bakmıyordun. Ve haklısın da!" Son cümlesinde göz teması kurmaya özen gösterdi. Pişmanlığını anlatmaya kelimeler yetmezdi ama belki de gözleri anlatırdı. Evet, gözler anlamak isteyene çok şey anlatırdı.

"Özür dilerim, her şey için. Geçen hafta için ve canını yaktığım her an için..." Betanın ağlaması şiddetlenince konuşmasını daha sonra bitirmeye karar verdi. Kollarını, saçını yanağını okşadı. Sakinleşmesi şimdilik tek isteğiydi.

"İçini dök bebeğim. Ağla ve ben de gözyaşlarını sileyim. Sonra çıkalım buradan." Sıkıntıyla iç çekti. Tae'ye olan bağlılığının sadece alışkanlık olduğunu sanıyordu fakat duyguları az önce ona  büyük bir sürpriz yapmıştı.

"Ve yemin ederim. Sırrın, sırrımızdır."

✧⁠\⁠(⁠>⁠o⁠<⁠)⁠ノ⁠✧

Bu bölümde içimi dökmüş olabilirim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu bölümde içimi dökmüş olabilirim. Birkaç gün önce doğum günümdü ve kabul, bunlar tamamen beklentilerimdi.

so you love me?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin