Zilin çalmasıyla birlikte Taehyung hızlıca ayaklandı. Buradan kaçması gerekiyordu. Ders başlayana kadar tuvalette oturup kirli zemini izleyecekti. Bir sorun olduğunu anlayan Jimin hemen peşine takıldı. Jungkook'un 'o' kişi olduğunu bilmediğinden olayı kavrayamamıştı.
Tuvalete girip tüm kabinlerin boş olduğundan emin oldular. Taehyung ısrarla gözlerini kaçırıyordu. "Bir sorun var ve bana anlatmamak için kıvranıyorsun."
Derince bir nefes aldı; bir süre tavanı izledi. Gözyaşlarını durdurmak için geliştirdiği bir teknikti bu. Aynı zamanda uzun parmaklarını lavabonun mermerine vuruyordu. "İki yıl önce öptüğüm kişi, Jungkook."
Daha fazlasına gerek yoktu. Jimin anlamıştı zaten. Tepkisini ölçmek için ona döndü. Oldukça şaşkındı. Belki de öyle yakışıklı biriyle geçmişinin olmasını beklemiyordu. Ve belki de artık iki yıldır ağlamakta haklı olduğunu düşünüyordu. Çünkü Jungkook çok güzeldi.
Hemen toparlandı. "Bunu bilmiyordum." Bu sefer gözlerine bakıp konuştu. "Bana her şeyi anlatmadın Tae. Belki de o kadar güvenmiyorsun ama... Sana daha iyi destek olabilirim."
Sadece bir geçmişlerinin olduğunu biliyordu, basitçe öpüştüklerini. En başta Taehyung da öyle düşünmüştü ama gerçek bundan çok daha fazalıydı.
Üstüne düşündükçe anlamıştı ki yaşanılanlar basit bir ergenlik hevesi olamayacak kadar gerçekti. Ya da fazlasıyla sahteydi ve kullanılmıştı.Jimin'e anlatırsa kesinlikle kullanıldığını söyleyecekti. Bu yüzden ona pek bir şey anlatmamıştı. Ama şimdi o da gerçekleri duymak istiyordu.
"Lise ikinci sınftı biliyorsun. Birkaç ortak arkadaşımız vardı falan. Birinin doğum günü için parkta buluştuk. Kendimizce kutladık, eğlenceliydi." Saçmaladığını düşünerek güldü. Mutluluktan değil, tamamen siniri bozulduğu için.
"O gün vedalaşırken beni öptü. Yanımızda benden hoşlanan bir kız da vardı. Ben de sandım ki beni kıskandığı için..." Cümlesini tamamlayamadan ağlamaya başladı. Arkadaşı ona kocaman sarıldı. Jimin her zaman güzel kokardı.
"Sonra evlerde buluşmaya başladık. Yatıya kalıyorduk birkaç kişi. Akşam ayrı uyurduk ama uyandığımda başı göğsümde olurdu. Ya da burun burunaydık. Battaniyenin altında kıvrılmışken minikçe öperdi beni."
Paylaştıkları tek şeyin bir öpücük olduğunu sanan Jimin daha önce söyledikleri için kötü hissetti. Tae'nin saçlarını sevmeye devam etti.
"Lunaparka bile gitmiştik. Hatta dönme dolabın tepesinde öpüştük. Anlamam gerekirdi, bir kere bile beni sevdiğini söylemedi biliyor musun? Sadece dokunmaya, öpmeye devam etti. Midem bulanıyor, Jimin. Ama hiçbir şeyi değiştiremiyorum. Ona kızamıyorum bile. Çünkü sadece çocuktuk. On beş yaşında iki çocuk."
Jimin teselli etmekte oldukça kötü olduğunu anladı. Tek yapabildiği saçlarını, sırtını okşamaktı. Son olarak gözyaşlarını silecekti. "Güzel bebeğim benim..."
"Sonra türlerimizi öğrendik. Onun bir alfa olduğu ortadaydı ama... Ben bile omega olacağımı sanıyordum hyung. Yemin ederim böyle olmasını istemedim."
Hyung mu? Anlaşıldı. Göründüğünden çok daha kötü hissediyor, küçük bir bebek gibi şuanda. "Türün neden sorun olsun ki bebeğim? Belki de sadece..." Devamını getiremedi. Oysa Taehyung ikna edici bir cevap için gözlerine bakıyordu. Bekledi biraz, yutkundu, yaşlarını sildi.
"Sen de susuyorsun hyung. Beni siktir edip bi omegayla çıkmaya başladı. Bana o çocuğu anlatıyordu hep. Fotoğraflarını atıyordu. Güzel bile değildi, beni bırakıp çirkin bir çocuğa gitmesinin başka bir nedeni olabilir mi?"
Taehyung çirkin kelimesinden nefret ederdi. Bugüne kadar bir insan için kullanmamıştı. Fakat şimdi öylesine kendinden geçmişti ki ağzından çıkan hiç bir kelimeyi tartmıyordu.
"O omeganın yüzünü ben bile unuttum. Çünkü fazlasıyla silikti. Bin kere görsen unutacağın birisi... Göze çarpan tek şey koca dudaklarındaki kırmızı rujdu. Ona benzemek için aynısını yaptığım zamanları hatırlıyorum da..."
Gülüp boşluğa daldı. Bir şey düşünüyordu. "Lipstick on a pig."
(。•̀ᴗ-)✧
Tae cok aptal. Tae givi olmayin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
so you love me?
FanfictionGeçmişte sevdiği kişi tarafından kullanıldığını anlayan beta, sevileceğine asla inanmıyordu. tw: yeme bozukluğu