KURTULUŞ SESİ

183 22 14
                                    

Aynı okul, aynı kat,aynı koridor. Ve aynı pencere. Yine oradaydı. O pencerenin önünde. Bende aynı yerde kapının önünde. Her zaman ki gibi onu izliyordum. O an anladım,onun gözleri de benim üzerindeydi. Sevgi dolu, huzurlu gözlerle bakıyordu bana. Eskisi gibi. Ona doğru adım atmak için ayağımı kaldırdım. Ayağım havada asılı kaldı. Çünkü birden gözümün önünden kayıp oldu. Hani rüyalar da, hayaller de olur ya birden gözünün önünden kayıp olur. Aynı onun gibi. Sağıma döndüm yoktu. Soluma döndüm yoktu. Yine önüme döndüm. Oradaydı. Yine bana bakıyordu. Hayır. Aynı bakmıyordu. Gözünde az önce ki sevgi yoktu. Nefret vardı. Alay vardı. Bırak ona doğru adım atmak, hatta bir adım geriye gittim. Ne olmuştu ona? Ağzını araladı. Bir şey söyleyecekti. Korktum. O an sağır olmayı bile diledim. Ama bu mümkün değildi. Gözümü kapadım. Birden kulağıma bir melodi doldu. Garip olansa huzurlu bir melodi olmasıydı. Hemen gözlerimi açtım ve melodinin onun aralıklı olan ağzında çıktığını gördüm. Şaşırdım. Birden gözlerimi gerçekten açtım. Koltukta doğruldum. Derin nefes aldım bir kaç kez. Terlemiştim. Etrafıma baktım ve melodinin aslında kurduğum alarmdan geldiğini gördüm. Uzanıp onu kapattım. Kendime bir kaç dakika verdim.
Evet her kes için onları tatlı rüyalarından ayıran lanet olası ses, beni kabuslarımdan kurtaran kurtuluş sesimdi.
Etrafıma baktım. Yanımdaki sehpanın üzerin de dün akşam bu gün için hazırladığım kıyafetler vardı. Yanında telefonum. Telefona uzandım. Ekranı açıp saate baktım "05.08". Hemen üzerimde olan çarşafı açtım. Ve banyoya irerledim. İşlerimi hall ettikten sonra. Yüzümü buz gibi su çarptım. Sonra başımı kaldırıp aynada kendimle göz göze geldim. Geçmiş gözümde canlandı.Kendimden bir daha nefret ettim. Hemen uzanıp havluyu aldım. Yüzümü kuruladım. Hızlıca banyodan çıktım. Banyonun kapısının olduğu duvara birleşik merdivene baktım. Yukarıdan ses gelmiyordu. Muhtemelen hala uyanmamıştı. Zaten saat 06:00da bile zor kalkıyordu. Fazla ses çıkarmadan kıyafetlerimi alıp yeniden banyoya döndüm. 5 dakikaya giyindim. Saçlarımı tarayıp çıktım. Çantamın içine baktım. Bir az para , kimliğim, kartlar ve ıslak mendil vardı. Hemen telefonumuda içine atıp hızlı ama sessiz adımlarla kapıya doğru yürüdüm. Ayakkabılarımı alıp çıktım. Rüzgar kapıyı çarptığı gibi iri gözlerle o yöne döndüm. Hemen ayakkabılar elimde, beyaz çoraplarımla merdiveni indim. Evin yan tarafına doğru koştum ve hemen evin duvarına sığındım. Haklıydım . Duymuştu ve uyanmıştı. Kapı ile benim aramda olan pencereyi hemen açtı. Beni yakalamak istediği belliydi. Etrafa baktığından emindim. Bir kaç dakika sonra burnundan derin bir nefes verdi ve pencereyi kapatıp içeri girdi. O an nefesimi verdim. Az önceden beri tutuyor muşum meğer. Onun aldığı nefesi tanıyordum. Çaresizlik ve pişmanlık. Aslında ona da acıyordum ama bu yaşıma kadar hep başkalarını düşündüm şimdi kendimi düşünmesem bile diğerlerinide düşünmüyordum. Başımı iki yana salladım ve elimdeki ayakkabılara baktım. Şu an ki halime güldüm. Gerçekten kendi evinden böyle çıkan tek insan ben olamazdım değil mi? Eğer evim sayılırsa.
Çoraplarımın altı simsiyah olmuştu. Ofladıktan sonra çorabımı çıkarıp ayakkabımı giydim Ve sokakda yürümeye başladım . Çantamdan telefonu çıkarıp saate baktım 05:38. Acıktığımı fart ettim. Yolumun üzerinde olan fırına girip bir simit aldım. İşim saat 07:00 da başlıyordu. O yüzden hastaneye yürüyerek gittim. Her zaman ki gibi. Sahil kenarı ile yürümeye başladım. Kendimi tek huzurlu hissettiğim zamandı.

Koridor Penceresi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin