9.bölüm

939 43 4
                                    



Sabah uyandığımda kendimi çok iyi ve mutlu hissediyordum. bunun nedeni demirden başkası değildi.

dün gece yaşadığım o anlar asla unutmayacaktım. bana sanki dünyanın en özel insanı gibi hissettirmişti.

fakat şuan evde yoktu. nereye gittiğini merak ediyordum. önce ılık bir duş alıp kahvaltı hazırladım demir gelene kadar.

kendimi bir an yeni evlenmiş gelin gibi hissediyordum. buna güldüm fakat tuhaf bir şeydi. daha önce hiç böyle bir duygu yoğunluğu yaşamamıştım.

ilk kez bunu demir ile yaşıyordum. onu ilk gördüğüm an içimde oluşan o tanıdık his kalbime dolmuştu sanki.

ona karşı zamanlar bu kadar yoğun duygular yaşayacağım aklıma gelmezdi ama yürek işte söz ferman dinlemiyordu.

tavada yaptığım peynirli omleti tepsiye koyduğumda bütün kahvaltılıkları tepsiye aynı şekilde dizerek odaya geçip yere sofrayı serdim.

sobanın yanındaki kovadan bir kaç odun parçasını sobaya atarak içerinin ısınmasını sağladım.

sonra divana geçip oturdum. demiri bekledim. fakat yaklaşık iki saat olmuştu ama hala demir gelmemişti.

elime aldığım telefon ile demiri aradığımda odada çalan ses ile gözlerim yan taraftaki dolabın yanında duran telefonun görünce kaşlarım hafif çatıldı.

telefonunu yanında götürmüştü. ama bu adam neredeydi? gözlerim saate kaydığında okul saatinin yaklaştığını gördüğümde mecburen ayağa kalkarak hazırlanmaya koyuldum.

üstüme aldığım montuma sımsıkı sarılarak yüzüme bağladığım keşan ile hala yağan karın ile birlikte okula doğru yolla çıktım.

okula vardığımda çocukların hepsi gelmişti. fakat hepsi de üşümüş gibiydi. onların al al olan yanaklarını gördüğümde gülümsedim. çok tatlı görünüyorlardı.

vakit kaybetmeden sınıfın ısınması için dışardaki odunları sobaya atarak sobayı yaktığımda biraz ısınmıştı sınıf.

çocukların hazırlamasını beklerken yoklama alarak minikler ile biraz sohbet ettikten sonra derse başladım.

"iyi akşamlar üğretmenim "diyen çocuklara aynı şekilde karşılık vererek bende toparlandım. okuldan çıktıktan sonra kapıyı kilitleyerek eve doğru aynı karlı fırtına ile giderken bu kadarın kar yağması beni korkutuyordu. her gün kar yağar mıydı ya. sanki kutup bölgesinde yaşıyoruz. 

fakat burası erzurumdu. karın en çok yağdığı şehriydi.  sonunda donmadan eve vardığımda içeri girerek üstümdeki montumu ve keşanımı çıkartıp içeri girdiğimde odada kimse yoktu. kaşlarım çatıldı.

"demir "diye merdivenlere seslendiğimde ses yoktu. merdivenlerden yukarı çıktım. onun odasının kapısını açarak içeri girdiğimde karanlık odada arkası dönük adam yatakta oturmuştu. 

"demir "diyerek onun yanına gittiğimde elinde tutuğu bir mektuplar vardı. yanlışlıkla gördüğüm babasından kalan mektuplardı bunlar.

yanına geçip oturduğumda elim omuzuna gitti. "demir sen iyi misin "dediğimde gözlerini bana çevirdi. gözleri dolu doluydu bu kalbimi acıttı.

"bugün babamın öldüğü gündü. onu benden aldıkları gün "diyerek parmaklarını oynattığında  yutkunamadım. boğazım düğüm düğüm oldu sanki.

"demir ben çok üzgünüm "dediğimde başka bir şey söyleyemedim. ne denirdi ki.

gözlerini mektuplara çevirdi. hafif tebessüm etti. "onu gözlerimin önünde öldüklerinde sanki beni de onunla birlikte öldürmüşlerdi. ben yıllarca onun eve gelişini bekledim onu yüzüne kokusuna hasret olarak yaşadım. "diyerek tekrar ellerini oynattığında gözlerimin dolduğunu hissettim.

"demir "dediğimde sesim kısık çıkıyordu. yataktan yana kayarak başını dizlerime koyduğunda elimi saçlarına götürerek okşamaya başladım.

"sana türkü söyleyeyim mi türkü sever misin canımın içi "dediğimde hiç bir şey yapmadı sadece kucağımdaki başı ile öylece duruyordu.

"Drama Köprüsü bre Hasan

Dardır geçilmez
Bre Hasan dardır geçilmez


Soğuktur suları da Hasan
Bir tas içilmez
Soğuktur suları da Hasan
Bir tas içilmez"


saçlarındaki elimi ile saçlarını okşarken benim kalbim burkuldu. o da hayatı boyunca hiç aile sevgisi görmemişti bende görmemiştim. anneye babaya hasret kalmıştık biz. acılarım aynıydı onunla birlikte.


"Anadan geçilir Hasan

Yardan geçilmez
Bre Hasan yardan geçilmez


At martini de bre Hasan
Dağlar inlesin
Drama mahpusunda Hasan
Dostlar dinlesin"


gözlerinden bir damla yaşın yanakların süzüldüğünü gördüğümde karşıdaki duvara öyle boş bakışlar ile bakıyordu ki yüzümü buruşturdum. benim kalbim ağrıyordu.  bu nasıl bir özlemdir. bu nasıl bir acıdır.

"Mezar taşlarını Hasan

Koyun mu sandın bre Hasan?
Koyun mu sandın?


Adam öldürmeyi de Hasan
Oyun mu sandın?
Adam öldürmeyi de Hasan
Oyun mu sandın?"


türkünün sözleri bittiğinde sustum. karanlık odanın içinde süren sessizlik bu gece hem benim hem demirin yüreğini dağladı.

*****************************************************************************************

SİZİ BİRAZCIK AĞLATMIŞ OLABİLİRİM. KJKJKJK ABİ DRAMA QUEEN DİYE BOŞUNA DEMİYORUM KENDİME. BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ. BEĞENDİNİZ Mİ BU ARADA FİNLAE ÜÇ BÖLÜM KALDI SONRA ONLARLA VEDALAŞIYORUZ.

DELİ-BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin