Masumiyetini kaybetmiş insanlar karanlıkta kalmazlardı. onlar karanlık olurlardı. ışıkları söndürülmüş her bedenin kalbinde büyük bir aydınlık yanardı.
karanlığım diye bağırmak için karanlığa beni attınız diye haykırmak için.
elimdeki mektuplara bakarken gözümden bir damla yaş süzüldü yanağımdan. dolmuş gözlerim ile çekmece masasının üstündeki ahşap çerçeveye baktım.
bir asker baba ve küçük bir erkek çocuk vardı. kalbim acıdı. sanki ruhumun üstünde bir şeyler içimi eziyormuş gibi hissettim.
yanaklarımdaki yaşları silerken bakışlarımı elimdeki mektuba çevirdim.
Oğlum demirim. güzel evladım biliyorum beni bekliyorsun ama bugün de gelemedim.
kar çok yağıyordu komutanımız köyden çıkmamıza izin vermedi. bu yüzden gelemedim.
ama merak etme yakında döneceğim ve senin o çok sevdiğin oyuncak arabalardan getireceğim.
sabret biraz aslan oğlum seni çok özledim. benim mis kokulu aslan oğlum. zühre teyzeni üzme kadın çağız sana o kadar bakıyor ona zorluk çıkartma.
benim şimdi gitmem gerekiyor eğer gecikirsem sana bir tane daha mektup yazarım ama bunun olmaması için elimden geleni yapacağım.
salıcakla kal demirim.
Boğazım düğümlendi. gözlerimdeki yaşları silerken kapının açılma sesini duydum. hemen elimdeki mektupları eski kutuya koyup dolaba kaldırarak odadan çıktığımda üst kata çıkan ayak seslerini duydum.
sonra demiri gördüm. ona doğru geldiğimde "burada ne yapıyorsun "Diye parmaklarını oynattığında açık vermemek için tebessüm ettim.
"şey ben havlu arıyordum işte belki odanda vardır diye ama bulamadım "dedim. gözlerime baktı bir süre sonra başını sallayarak "ben getireyim bekle "dediğinde odaya girdi. gözlerimi bir an bile odadan çekmeden bekledim.
bir insan nasıl bu kadar güçlü olabilirdi ki ? onun yaşadıkları kalbimin ağrımasına sebep oldu.
dün akşam evim yanarken bana evini açmıştı. onun evinde kalıyordum. sabah uyandığımda evde kimse yoktu. banyo yapmak için havlu almak için odasını girdiğimde dolabındaki eski ahşap kutu dikkatimi çekmişti.
bakmayacaktım bu yanlıştı fakat merakıma yenilerek kutuyu açmıştım. içinden babasının ona yazdığı mektuplar ve babasının resimleri vardı.
mektupları okuduğumda gözyaşlarıma hakim olamamış ağlamıştım. içimde oluşan üzüntü kalbimin ağrımasına sebep olmuştu.
demir gibi adamın bu kadar çok acı çekmesi canımı acıtmıştı. o göründüğünde daha fazla acısı olan bir adamdı.
gözlerimin önünde salınan parmaklar ile kendime geldiğimde bana uzattığı havlu ile "iyi misin ?" diye sordu. tebessüm ederek başımı salladım. "iyiyim iyiyim teşekkür ederim ben banyo yapayım sonra çıkmam gerekiyor okula gideceğim "dedim. başını sallayarak "kahvaltıyı hazırlarım bende seninle geleceğim tek gidersen başına bir şey gelir "dediğinde kalbimin eridiğini hissettim.
başımı salladım. banyoya gidip sıcak bir duş aldıktan sonra duştan çıkıp üstümü giyindim. birlikte güzel sohbet ederek bir kahvaltı yaptıktan sonra evden çıktığımızda kar hafif yağıyordu.
her yer kar ile kalpıydı. zar zor yürüyordum. kolumu tutan demire baktığımda "dikkatli ol düşersin bana tutunarak gidelim "dedi. gülümsedim. ah be güzel adam senin nasıl kalbin bu kadar güzel olabiliyordu ki bunca şeye rağmen.
kol kola okulun önüne geldiğimizde kolumuz ayrılmak zorunda kaldı. gözlerimi ona çevirdiğimde bana bakıyordu.
birden ona sarıldım. kollarımı boynuna dolayarak sımsıkı ona sarıldım.
"teşekkür ederim "diye fısıldadım. belimdeki hissettiğim eller ile o da bana sarıldığında sıcacık oldu içim sanki.
*****************************************************************************************
AMA BUNLAR ÇOK PONÇİK DEĞİLLER Mİ YA KJKJKJK KURGU HAKKINDA YORUMLARINIZI ALAYIM. NASIL BULDUNUZ.
İNSTAGRAM HESABIM: golge_oftstory
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ-BXB
Fiksi RemajaTAMAMLANDI. Soğuk kışlara hapsolan bir köyde yeni Atanan bir öğretmen ve köyün delisi olarak bilinen genç bir adam. "ben deli değilim insan fazla normal"