4

87 9 55
                                    

15-20 dakika olmuş ya da olmamıştı, emin değildim. Ama asıl mesele, bu kadar kısa sürede bulunduğumuz odanın negatif enerji dolmuş olmasıydı. Henüz anamnez formunu doldururken "Cinsel yöneliminiz nedir?" sorusunda kara gözlerini uğraştığı parçadan ayırıp bana doğru yönlendirdi.

Alaylı bir sırıtma belirdi yüzünde, dudaklarının kenarları yukarı kıvrıldı. "Normal." dedi, ses tonunda alaycı bir dokunuş vardı. Sonra ekledi: "Senden değiliz yani."

Göz bebeklerim, duyduğum cümleyle birlikte aniden daraldı. Piç itinayla sinirlerime dokunmuştu. Aslında suç onun değil, Burçin'in idi. Yönelimimi saklamak için özel bir çaba sarf etmiyordum, ama bu insanlara boş boğazlık yapma cesaretini vermemeliydi. "Bak, bunu kimseye söyleme, tamam mı?" diye birilerini tembih etmeyi bırakmış olmamız gerekmiyor muydu? Yaşımız kaç olmuştu.

Dışardan fark edilmemesine gayret ettiğim derin nefesler alarak kendimi regüle etmeye çalışsam da kısa vadede başarılı olamayacağım açıktı. Hayatımla ilgili sınırlı sayıda kişiyle yakın olduğumu göz önünde bulundurarak, bilgi vermek istemediğim kişilere herhangi bir detayı ifşa etmemeyi tercih ederdim. Kendi sınırlarımı korurken, bir başkasının benim hakkımda bu tür bir bilgiyi vermesi, özellikle de samimi olduğum biri olması... Tekrar derin bir nefes aldım. S*kicem Burçin seni. Bekle.

Geçirdiğimiz süre boyunca, ilk defa ağzımdan çıkacak cümleyi beklerken, kara gözlerinin içi parlayan adama baktım. Krizi yönetmek şart olmuştu. Zeytin gözlerindeki parlaklığı kısmak zorundaydım. Ben de en iyi yaptığım şeyi yapacak, gülümsemeye çalışacaktım. Dalgaya vurmazsam, bu dalyarrak bana vuracaktı.

Elimdeki dosyamı yaslandığım tezgaha bıraktım ve hafifçe gülümsedim. "Burçin hanım'a bak sen." dedim, dudaklarımdan ufak bir kıkırtı dökülürken. "Neden biseksüel olduğumu belirtti ki acaba?"

Kurduğum cümleyle koyu kaşları çatılmıştı. Bingo! Onun saklamaya çalıştığı bu mimik benim sinirsel tüm yüklerimi üzerimden almıştı. Neden mi? Çünkü biliyordum ki Efe çok kıskançtı ve Burçin ne kadar saklamaya çalışsa da erkeklerin etrafında olduğu tüm anlarda gerilip etrafını kontrol ediyordu. Travmatik bir olay yüzünden olabilir diye geçiştirmiş ve üzerine düşmemiştim. Ama şimdi anlıyordum ki benim yanımda bu kadar özgür olmasının sebebi sevgilisine "Ege gay." demiş olmasıydı. Ufak bir boş zarf işimi görmüştü, anlayacağınız. Postalamıştım. Burçin balım... seni sikmeme hiç gerek kalmadı. Devrettim.

-

Esmer delikanlı, tamiriyle uğraştığı arabaya karşı her sorumla biraz daha ilgisini kaybetmişti. Üzerine çöken ağırlığı an ve an görebiliyordum. Şimdi ise karşımda arabaya yaslı duruyor ve gözleri ortalıkta dolaşıyordu. Soruların cevapları onun için çok netti. Bunu anlayabilmiştim. Fakat nasıl aktaracağını bilemiyordu. Benden bir çekincesi yoktu. Sadece söyleyeceklerini kendisi hazmedemeyecekti. Bu yüzden uzun uzun düşünüyordu.

Sessizliği bozup cümlesine girmeden önce boğazını temizledi. "Yani... Emin değilim. Tam bir zaman dilimi hatırlayamıyorum."

Koyu gözleri mümkünmüşçesine daha da koyulaşıyordu sanki. Aydınlatılmasına izin vermediği ruhunun hediyesiydi belli ki bu gözler.

"Aslında... yani... hep böyle olan bir şeydi ya. O yüzden net bir zaman dilimi yok." Artık gözleri gözlerimdeydi. Dudaklarını yalayıp devam etti. "Ben normal babaların böyle olmadığını sonra öğrendim zaten. Ben sanıyordum ki her baba döver, söver. Babalar sevdiğini söylemez mesela. Onlarla uzun iletişim kuramazsın. Sadece baba olduklarını bilmek yeterli sanıyordum. Değilmiş tabii." dedi ve başını salladı iki kere.

"Hani şöyle bir çocukluğuma baktığımda..." Bakışlarını önce yere indirdi ve dudaklarından histerik bir kıkırdama döküldü. Daha sonra gözlerini yerden kaldırıp mavilerime odaklandı. "Daha çok dayak yemek isterdim aslında."

SINIRDA (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin