işte Öyle

9 0 0
                                    

Nasıl bir yalnızlığın içindeyim böyle,
Nasıl konuşulmazsa günlerce, öyle.
Nasıl da ıssızım şu kalabalıkta,
Nasıl yabancıysa herkes, öyle!

Karanlık ışıkların altında göremiyorum önümü,
Kuru yağmurlarda soldu çiçeklerim,
Son sürat duruyorum olduğum yerde...
Nasıl bahtsız olunursa, öyle!

Herkesin şarkıları dans eder, benim plaklarım hep çizik.
Adımlarım geri gidiyor ben koşarken bile.
Buğusu üzerinde somunun küf tadı var ağzımda,
Bir de yürek dolusu gülüşlerimin tuzlu yaşları.
Nasıl ağlanırsa, öyle!

Kanatlarım olsa uçsam gökyüzünde,
Dizlerimde yaralar yine eksik olmaz, bilirim.
Ve tırmanmak istiyorum gökyüzüne, tırmanmak!
Tırmanmak...
Tırmanmak, bu kuyudan çıkabilmek için.
Nasıl kırılırsa tırnaklar, öyle!

Yerle gök arasında sıkışmış bedenim.
Koşuyorum bazen hayatın içinde bir yerlerde,
Ellerim yerlerde,
Yara,
Bere...
Uzunca bir kelebek hayatına koşan tırtıl gibiyim.
Nasıl sürünülürse, öyle!

Sanıyorum ki dünya üzerinde eşsiz bir mutluluğa sarıldığım ilk anların sonuna doğru hayatımın sonu...
Ben bir tırtılım, elbet kelebek olacağım...
Uçacağım muhteşem kanatlarımla,
Ve son kez çırpacağım bir gül dalına konmadan önce.
Tam mutlu oldum derken,
Öleceğim...
Her kelebek gibi...
Ben de...
Nasıl ölünürse, öyle!

Ben bir tırtılım, ya böyle sürünerek yaşayacağım,
Ya da mutluluktan öleceğim.
Nasıl.. Nasıl anlatayım,
Nasıl anlatılmazsa, öyle!

ŞİİRİM DÖNDÜĞÜNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin