7- pamuk prenses

397 38 14
                                    


🤍

Yarın tüm gününü bana ayır demişti. Ben ona sadece bir günümü değil tüm ömrümü ayırabilirdim ama bundan tabikide haberi yoktu.

Aslında aramızdaki şeyleri bu kadar çabuk kabullenmesini beklemiyordum çünkü homofobik bir toplumun içinde yetişmişti. Demek ki daha önce birilerinden hoşlanmış ve bu durumu aşmıştı. Tamam bunu düşünmek biraz acıttı. Elbette benden önce bir başkasının olması beni ilgilendirmezdi ama kıskanmıştım işte.

Şuan ise bir kaç parçadan oluşan küçük çaplı dolabımın önünde ne giymem gerektiğini düşünüyordum. Ardından gözüm köşedeki siyah gömleğe kaydı. Diğerlerinin aksine beyaz olmayan tek gömleğimdi. Önü V şeklinde açık ve düğmesizdi. Gömleği hemen üzerime geçirip ardından kumaşı kota en çok benzeyen siyah dar pantolonlardan birini giyerek gömleğin uçlarını içine sıkıştırdım.

Köşeye baktığımda saatin sekiz olduğunu gördüm. Taehyung bu saatte çoktan uyanmış olmalıydı. Açıkçası yanına gitmekten oldukça çekiniyordum bu yüzden onun beni bulmasını bekleyecektim.

Sabah uyandığımda jimini yatağında bulamamıştım. Yatağı oldukça topluydu belkide dün gece odaya hiç uğramamıştı. Yoongi ve onu birlikte gördüğümden beri benimle yalnız kalmaktan kaçınıyordu. Odukça utanmış olmalıydı. Şahsen Jimin Taehyung ve beni o şekilde yakalasaydı kendimi yerin dibine gömerdim.

Aç olduğum için adımlarımı mutfağa doğru çevirmiştim. İçeri girer girmez tüm bakışlar bana döndü. İçeride jin ve momo dışında tanımadığım üç kişi daha vardı. "Jungkook günaydın." neşeyle bana seslenen Jin'in bakışları üzerimde gezindiğinde uzunca bir ıslık çaldı. "Bugün bilmediğimiz özel bir şey mi var?"

"Sadece değişiklik oldun diye siyah gömlek giydim lütfen abartma." momo neşeyle önündeki minik çilekli tartlardan birini bana uzattı. "Tadına bak ben yaptım nasıl olmuş." zaten küçük olduğundan tek lokmada tartı yediğimde lezzetten gözlerimin ışıldadığını bile söyleyebilirdim. "Mükemmel olmuşlar kim için yaptın bunları?"

"Sabah prens Taehyung mutfağa daldı ve bizden büyük bir piknik sepeti hazırlamamızı istedi. Sabahtan beri onunla uğraşıyoruz." kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. "Ah anladım." Kim Taehyung benimle pikniğe mi gidecekti. 

Jin Momo'nun yaptığı tartları teker teker tabağa yerleştirirken söylendi. "Genelde prensimizin bu tarz istekleri oldukça azdır o yüzden ne yemek ister bilemedik fazlaca şey yaptık."

"Ah öyle mi" diye mırıldanarak mutfaktaki diğer çalışanlara bakıyordum ki aralarından en genç göstereni kibirle konuştu. "Bön bön bakacağına gel de yardım et. Sana niye burda iş vermişler anlamıyorum."

Kadının patavatsızlığı üzerine ağzım açık kaldığında Momo aniden savunmaya geçerek kadını karşısına almıştı. "Neden, sen tek başına hiçbir işi beceremiyor musun?"
Kadın Momo'nun lafları üzerine daha çok sinirlenip elindeki bıçakla birlikte bize doğru döndü. "Ne yalan mı geldiği günden beri etrafta boş boş dolanıp arada yemek yapıyor hiçbir işe yaradığı yok."

Ardından ilk duyduğumda dizlerimin bağını çözen o sesi duydum. "Jungkook'u işe ben aldım benim yaptıklarımı sorgulamak size mi düştü." ardımdan gelen Taehyung'un sesiyle birlikte anında bakışlarım ona döndü. Taehyung bana bakmak yerine sert bakışlarını adını bilmediğim kadına çevirmişti.

Kadın bi anda ne yapacağını bilemeyip kekeleyerek Taehyung'u cevapladı. "Prensim, ben bilmiyordum bağışlayın lütfen." Taehyung sert ifadesini bozmadan kollarını birbirine bağlayıp yanındaki tezgaha yaslandı. "Bir daha olmasın diğerlerine de bu sözlerimi ilet." kadın anında kafasını sallayarak önüne döndü.

bonds of fate Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin