4- Tutkular

482 49 32
                                    

( Bu bölümü valse dinleyerek yazdım belki siz de dinlemek istersiniz diye buraya bırakıyorum.)

🤍

Aslında burda yaşamak pek kötü sayılmazdı. Tamam eskiden yaşadığım zamanın teknolojik boyutu yüzünden bu ilkel çağa alışmam biraz zor olsa da en azından bir krallıktaydım. Köylerden birinde olsaydım yaşayacaklarımı düşünmek bile istemiyordum.

Bu akşam Prens Kim Taehyung'un misafirleri vardı bu yüzden saray biraz kaotikti. Sanırım eğitim gördüğü romadan gelen arkadaşlarıydı bunlar. Şuan Jimin ben ve bir kaç hizmetliyle birlikte mutfakta yemek telaşındaydık.

"Bu misafirler kaç kişi ona göre hazırlamak gerekmez mi?" Jimin ona doğrulttuğum soruyla birlikte eğildiği dolaptan başını kaldırdı. "iki kişi gelecek Namjoon ve Hoseok." bence iki kişi için bu kadar hazırlık çok fazlaydı, her şeyin ziyan olacağına adım gibi emindim.

Bu sabah tanıştığım jin'de benimle aynı fikirde olacak ki düşündüğüm şeyleri dile getirdi. "Cidden iki tane adam için bu kadar hazırlık saçma değil mi bu yemeklerin bir çoğu çöpe gidecek." yine bu sabah tanıştığım momo ise jini alayla yanıtladı. "Saraydayız tabikide her şey abartılı olacak."

Aslında momo haklıydı benim de atladığım bir şey vardı burası bir saraydı ve saraylarda her şey abartılı olurdu. Jin gizlice kulak misafiri olduğu bir konuşmayı bize anlatmak için sesini kısarak konuşmaya başladı. "Biliyor musunuz sanırım Namjoon ve Hoseok artık bu sarayda yaşayacakmış."

Jimin hazırladığı harcı tavuğa sürmekle meşguldü. Kafasını kaldırmadan sohbetimize dahil oldu. "Olabilir sonuçta çok yakın arkadaşlar ve eğer sarayda iyi bir işe girerlerse hiç şaşırmam." momo pilav yapmak için sudan geçirdiği prinçleri tencereye dökerek böbürlendi. "Keşke ben de bir Prensin arkadaşı olsaydım burda her gün çalışmaktan çok sıkıldım."

Momoya gülerken içeri giren yoongiyle birlikte oflayarak önüme dönüp sebzeleri doğramaya devam ettim. "Neye gülüyorsunuz öyle." Jimin elindeki sos tabağını kenara sertçe bırakarak bakışlarını yoongiye çevirdi. "Neden burdasın yoongi senin hiç işin yok mu hep mutfaktasın."
Sanırım araları bozuktu jiminin daha önce kimseye böyle davrandığını görmemiştim.

"Nerde işim olursa olsun en sevdiğim yerin burası olduğunu biliyorsun Jimin." konunun şuan mutfakla falan ilgisi yoktu, büyük ihtimalle bizim anlamayacağımız şekilde alttan alttan tartıştıkları konu hakkında atışıyorlardı.

Jin gerilen ortamın farkına varıp gerginliği dağıtmak için durup dururken çığlık attığında parmağımda keskin bir acı hissettim. Jinin bağırışı yüzünden ürkmüş ve yanlışlıkla pırasa yerine parmağımı kesmiştim. Bu sefer de acıyla ben bağırdığımda herkesin bakışı bana dönmüştü.

Sanırım biraz derin kesmiş olmalıydım her taraf kan olmuştu. Doğradıklarıma daha fazla kan damlamasın diye tezgahtan uzaklaşarak acıyla elimi sallamaya başladım.

Bir şey olduğunu fark edem Jimin panikleyerek yanıma koştu. "Momo bez getirir misin lütfen kanamanın durması lazım." jimin endişeyle yanıma gelerek ne kadar kestiğimi anlamaya çalışırken önemli bir şeyim olmadığı konusunda onu ikna etmeye çalışıp sağlam olan elimi bir şeyim yok dercesine salladım.

"Daha önce de elimi kestim fazla derin değil, sadece damarlardan birine denk geldi büyük ihtimalle." yoongi eline aldığı yeşil elmadan bir ısırık alarak alayla başını iki yana salladı. "Ufak bir kesiği neden bu kadar abarttığınızı anlamıyorum."

Jin gözlerinin önüne kapattığı ellerinden birini aralayıp "afedersin ama yoongi kör olabilir misin ne kadar fazla kanadı görmüyor musun belli ki dikiş gerekli." ardından gözleri parmağıma kaydığında anında ellerini gözlerinin üstüne geri kapattı. "Ay ben çok fena oldum acaba doktora mı götürsek."

bonds of fate Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin