7. Bölüm=Rüya

32 16 4
                                    

Sabah olmuştu. Yeni yeni kendime geliyorum. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Kapı çaldı ve kapıya yöneldim. Açtığımda karşımda Eren duruyordu. "Hadi. Gel."dedi. Başımı salladım ve ayakkabılarımı giydim. Pijamalı bir şekildeyim.

Hızlı adımlarla arabaya bindim."Duru iyi mi?"diye sordum. "Bilmiyorum." dedi. Gözlerimi ona çevirdim. Yüzü pek gülmüyordu. Ya birşey olduysa... Arabayı daha hızlı kullandı. Sonunda gelmiştik."O uyandı. Ve Işıl'ı çağırıyor." dedi. Herkes bana baktı. İçeri girdim.

Duru bana bakıyordu. "İyi misin?"diye sordum. Duru bana gözleri ile evet dedi."Ne oldu?"dedim. Duru konuşmakta zorluk çekiyordu."Çok güçlü bir zehir." dedi ve derin bir nefes aldı."En son ne içtin?"diye sordum. Duru gözlerini kapattı."Bira." dedi. Önüme gelen saçlarımı arkaya attım.

"Bira mı? Ya niye herkes şu lanet şeyi içiyor." dedim. Duru gözlerini çok hafifte olsa açtı. "Evet. Eğer bana birşey olursa..." dedi ve gözü tamamen kapandı. "Duru! Duru!" diye bağırdım. İçeri doktorlar ve hemşireler girdi. Biraz sonra Duru'nun gözünden bir damla gözyaşı düştü. İçeride ekipten sadece ben vardım. Diğerleri içeri almıyorlarlardı.

Duru'nun rüyası...

Bir ormandayım. Ekiple beraber piknik yapıyoruz. Herkes çok mutlu. Ama kızlar ve bende dahil üzerimizde uzun elbiseler vardı. Ve bir kraliçe tacı. Ayağa kalktım. Hiçbir şey demedim. Kaan arkamdan geldi. Işıl yanıma geldi. "Bizi bırakacak mısın?" dedi. Gözlerim doldu. Evet anlamında başımı salladım. Bunu yapmak zorundaymış gibiyim. "Seni kurtaramadım." dedi Kaan. Kalbim parçalandı. Işıl'a sarıldım. Bıraktıktan sonra kraliçe tacım düştü. Ağlayarak oradan ormanın derinliğine doğru koşmaya başladım. Çığlık ve ağlama sesleri geliyordu. Saçlarım ve elbisem havalanıyordu. Kaybolmuştum. Gözümden çok yaş geldi. Ama bu benim sonum olabilir. Ya da Kaan beni kurtarabilir. Ekipçe kurtarabilirlerdi. Ama belli değil...

Şimdi...

Nabzı düşmüştü. Hala da düşüyordu. Çok ağlıyordum. Artık çığlık atmaya başlamıştım. Gerçekten çok güçlü bir zehirdi. Şu lanet şeyi de içersen böyle olur. Yanına yaklaştım. Kulağına eğildim. "Biz buradayız. Şuan bize ve hayata koş." dedim. Nabzı eski haline dönmeye başladı. Hemşireler beni tuttu.

Gözünden bir yaş daha geldi. Benide dışarı çıkardılar. Rimelim akmış bir şekilde çıktım. Herkes bana baktı. "Duru iyi mi?" dedi Afra ağlayarak. "Onu ben hayata döndürdüm."dedim.
Afra bana baktı. Sarıldı. Bende ona karşılık verdim. Sonra geri çekildi. Bana sevgiyle baktı.

Yağız'ın yanına geçti. Yağız sarıldı. İrem gözyaşlarını sildi."Onu sen hayata döndürdün... "dedi ve bana baktı. Ben ise kafamı diğer tarafa çevirdim. Elimi tuttu."Sen benim en iyi arkadaşımsın Işıl."dedi İrem. Ona acıyan gözlerle baktım. Eren arkadan geldi."İrem geç otur. Şuan dur. "dedi Eren.

İrem, Eren'in elinden kurtuldu. Benden cevap bekliyordu."Sende benim için bir zamanlar öyleydin." dedim. İrem'in gözü doldu. "Simge'yi önceden tanıyordum. O yüzden biraz onunla ilgilendim." dedi. Tekrar ona baktım.

"Biraz hızlı oldu." dedim. İrem anlamsızca baktı. "Ne öyle bakıyorsun ya! Simge'den şüpheleniyorum. Ondan hoşlanmıyorum." dedim ve geriye çekildim. Önüme gele saçıma geriye attım. "Pekala öyle olsun." dedi.
O da önüne gelen saçlarını arkaya attı.
"Çok uzattın. Her ikinizle nasıl uğraşayım. Alıngansınız. " dedi. Alayla güldüm.

"Aynen." dedim. İrem bana küfür eder gibi bakıyordu. Bir koltuğa oturdum. "Bu ajan ya da şerefsiz siyahlı adam sadece Duru'ya mı zehir koydu?" diye sordum sinirle. Hepsi birbirine baktı. Kimseden çıt çıkmamıştı. İçeriden doktor çıkmıştı. İyi haber almıştık. 3 gün hastanede kalacakmış. Hep Kaan bekledi. Tek kelimeyle aşıktı...

Artık eve geçmiştik. Pijamalarım ciddiyeti bozuyordu. Bir an gülmeye başladım. Ama nedensizdi. Ama pek normal birşey değildi. Afra bana baktı. Simge uyuyordu. Gülmemi durdurdum. İrem bana bakıyordu. Umursamadım. Aramızın bozulmasını istemedim. Ama benide anlasın.

Bende insanım. Bu acımasız Dünya'da doğdum.
Işıl

Koltuğa oturdum. Hepimiz rahattık. Duru'da rahattı. Onu ben mi hayata döndürdüm bilmiyorum ama öyle hissediyorum. Derin bir sessizlik vardı. İrem odasına geçti. Afra elimi tutup sıktı. Sessizce "Dik dur." dedi. Dikleştim. Afra'dan hayat dersi almak çok güzeldi.

Çok uykusuzdum. Başımı arkaya attım. Her zaman aklıma, hiç kimsenin aklına gelmeyecek şeyler geliyor. Aras beni odaya çağırdı. Yanına gittim. "İyi misin? Bak Bi bana. Değilsin. Ne oldu?" diye sordu. Aras benim abim gibiydi. "Evet, değilim. İrem ile aramız bozuk." dedim. Aras gözlerini yere çevirdi. Sessizlik oldu.

Kalkıp içeri geçeceksen Aras kolumdan tuttu. "Ah hadi Aras!" dedim. Alt dudağımı ısırdım. Çünkü Aras beni tek bir parmağıyla yere atacak gibi bakıyordu. Oturdum. "Sakin ol reis." dedi. Tepki göstermedim. "Sinirliyim. Şimdi konuştukça daha çok sinirleniyorum."
dedim.

"Tamam reis. Geç içeri."diyerek kolumu bıraktı. Afra ve Yağız'ın ortasına geçtim. İki sevenin arasına girdim. Hahajjasb. İç çektim. Afra'nın bacağına başımı koydum. Saçımı okşadı. Afra'yı annem gibi görüyordum. O da böyle okşardı. Baya da aramıyordu. Birazdan ararım.

Bölüm sonu...

Ayy. Güzel bir bölüm oldu. Umarım beğenmişsinizdir. Yarın yeni bölüm gelir.

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin