İnsanlar, gerçekten ne zaman iyi hissederdi biliyor musunuz? Kendilerini öldürmeyi düşündüklerinde. Ama bu kafalarındaki depresif kurgu, bir kurtuluş olduğu için değil; sadece bunu düşündüklerinde bir ölüden farkları olduklarını, yaşadıklarını anladıkları için iyi hissederlerdi ve bu yüzden içlerinde bir tomurcuk edasıyla yetişen umut, gün yüzüne çıkardı. Her insan böyle düşünmezdi belki, belki çoğunun aklına gelmezdi bile bir gün ölecekleri. Ancak her insanın cümlesinde bir nokta olması gerekirdi. Atılan onca virgüle rağmen, sonunda iç burkan bir nokta.
Zengindi, mutlu bir aileye sahipti, şirketleri, arsaları ve nice evleri vardı, şimdiyse sadece ölü bir adam.
Başarılıydı, istediği gibi her dersi birincilikle bitirdi ve istediği tüm okullar ona burs verdi! Şimdiyse sadece ölü bir genç.
İstediği fiziğe, bedene ulaşmak için çok çabaladı, emek verdi! Kainat güzeli seçildi! Şimdiyse, sadece ölü bir kadın.
İnsanlar durmadan o kadar çalışıyordu ki, hayatlarının diğer insanlar tarafından, kazanılmış bir başarı olarak görünmesi için fark etmeden ellerinde olan tüm zamanlarını harcıyorlardı. Sadece ama sadece, cümleyi daha uzun kılabilmek için. Sonuçta hepimiz aynı şekilde noktalanacaksak, bundaki amaç neydi? Neden ben, senin gibi çalışmak ve uğraşmak zorundaydım? Neden ben ve senin aynı olması gerekiyordu? Sözde büyük bir tanrı bile bizi yarışa sokuyor ve birkaçımıza bahis oynuyor... Üzgünüm ancak ben sakat bir atım. Üzerime yatırılan ne bir bahis, ne de bir beklenti var. Benim gibi düşündüğünü bildiğim bu lanet dünyanın içerisinde aynı şeyleri sorgulayan milyarlarca insan olmasına rağmen; onlardan çoğunun yaptığı tek şey de kendi içlerinde yarışa girmekti.
Ah, bunu mu kafana takıyordun? Benim yaşadıklarımı yaşasaydın herhalde şu an hayatta olmazdın öyleyse.
"Tanrım, kapa çeneni. Karşıma geçip gerçekten acımı mı küçümsüyorsun? Öyleyse neden kendi sorunlarını çözmek için uğraşmıyorsun? Ah dur ben tahmin edeyim, çünkü o kadar acınası ve zavallı birisin ki nasıl yapacağını bilmiyor, sadece başkalarının acılarını küçük görerek kendininkini imkansız, çözümü olmayan bir acı yapmaya çalışıyorsun. Çünkü senin gibi ezikler, ezik hayatlarıyla başa çıkamazlar. Belki de kafana sıkmayı denemelisin."
Ölüm bir kurtuluş değildir elbette ancak bir kaçıştır. Bunu hangi psikoloji uzmanı yalanlamak isterse yalanlayabilir, ancak doğru olan budur. Ölüm, tamamiyle bir kaçıştır ve bazen insanlar çözüm yerine kaçış yolu ararlar, siz onlara çözüm bulmak isterken.
Yol ayrımı, tam da burada başlıyordu işte. Bazen çözümler, insanların istediği şey olmazdı çünkü her çözüm, bizi sorunlarımızdan, nefretimizden yahut üzüntümüzden uzaklaştıramazdı. Belki de bu yüzden, kimimiz bir kaçış uğruna kendi noktalarını atardı çünkü çoğumuzun, çözümün ardından gelebilecek olan o huzuru beklemek için yeterli zamanı yoktu.
Eğer sorumluluklarını yerine getirip, düzgün bir hayat yaşasaydı bunlar olmazdı.
"Öyle mi dersin? Yaşadığın bu sistemde alt sınıfta kalan kim mutlu?! Kim saygıya sahip?! Herkes, üsttekiler için atılması gereken birer çöp!"
Para sorunları çözmez, önemli olan mutluluktur.
Siktiğimin zenginlerin klasik sözleri.
Ancak bunu dedikten sonra, mutluluklarından önce parayı kazanmak için harcadıkları uğraş, zaman bile yalan olduğunu gösterir.
Ancak gençseniz ve paranız yoksa, intihar etmek bile çok pahalı olurdu sizin için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Tanrı Gülebilir
Science FictionDünya zümre sistemine tekrar dönmüştü ve alt sınıftan olan Karen, bu sistemin zorluklarıyla mücadele etmeye çalışırken en yakınının ölümüyle hayatı tamamiyle değişecek, kendini Tanrının Oyunları'nda bulacaktı. Hayatta kalmaya ve katili bulmaya çalış...