19. yeniden?

829 32 27
                                    

aydınlığı bulmak değil niyetim kendimden daha az karanlık bir yer bulsam da yeterdi...

evet güzel bir günün huzur verici ışığı vardı pencereden süzülen samimi, nur dolu ışıkta..
burnuma nefis kokular geliyordu. yüzümü bile yıkamadan mutfağın yolunu tuttum. 

''ya uf serdar mal mısın? yumurtasız omlet mi olur?'' 
''şey... bu başka bi tarif omlet değil.''  beraber kıkırdayıp konuşuyorlardı. 

duru salata işinden sorumluydu. serdar ise henüz adını bizim, hatta kendinin bile bilmediği bir şey yapıyordu. tam bir aile profiliydiler yani.

''heey üzerime sıçrattın geri zekalı şey.''
''yanlışlıkla oldu tamam mı? bağırma bana.'' sanırım şom ağzım yine işi batırmıştı. ama hala gülüyorlardı. bu da neydi böyle. 

sırtımı kapıya yaslamış ellerimi göğsümde kavuşturup gülerken. daldığım hayallerden sıyırdılar beni.

''asmin içeri git lütfen!'' duru neden bu kadar kızmıştı ki?

''hey tamam size engel olmayacağım çocuklar ne yaparsanız yapın. yeter ki şuraya oturup enfes yemek kokularının eşliğinde bir dilencinin bulacağı basit huzur beni de bulsun???''

''hayır!'' serdar'a sertçe baktım.

''sana ne oluyor bee!! kendi mutfağın diye ne çabuk sahiplendin piç.'' durdum ve düşündüm. ''son kelimeyi silsene abiciğim? ''  

duru da artık kendine hakim olamayıp gülmeye başladı.

''sürprizin içine ettiğine göre sen de bize katılacaksın.'' elime bıçağı tutuşturdu. 'süpppiz??'

''ben vazgeçtim çocuklar zaten dışarıda birkaç işim var size kolay gelsin.'' bana sert ve anlamsız bakışlar atan Duru'ya tebessüm ettim. ''eski bir defteri kapatmak istiyorum.''

anında gözleri pörtledi. ''e-efkar'a mı gidiyosun?''

''sanırım.'' 

odama çıktım ve hazırlanmaya başladım. bu da nereden çıkmıştı. aklımda böyle bir şey yoktu aslında. 

Ama madem ortaya bir laf atmıştım arkasında durmalıydım. 
acaba hala o evde mi oturuyordu. Sanırım bunu görmeden bilemeyiz.

Delirmiş olmalıyım oraya gidip ne yapacağım ki? ' oo kanka nabersin görmeyeli?' çok yılışık olurdu ya.

en iyisi oluruna bırakmak hem belki orada bile değildir. sonuçta meşgul bir insan o. 

saçımın uçlarına bukle attıktan sonra kıyafet seçmeye başladım. beni bir kaç saat önce o şekilde görünce nefret bile etmiş olabilir benden. 

en sonunda pudra pembesi şık bir gömlek giymeye karar verdim. sıfır kol ve baya dekolteli bir şeydi bu. ardından ince bacaklarımı tamamıyla ortaya döken siyah, dar bir pantolon giydim. oldum olası kumaş pantolondan nefret etmiştim bu yüzden kot bir pantolondu giydiğim. sadeliğe önem veren biri olarak sadece gözlerimin üzerine ince bir hat çizdim siyah kalemle. yuvarlak ama üzerinde süsler bulunan şık küpelerimi de taktım ve ayakkabı dolabımdan ne giyeceğime karar vermeye başladım. siyah kot ve pudra pembesi gömleğe ne giderdi ki?  bir kaç ayakkabı itekledim ve arkadaki pudra pembesi mat platform topuklu ayakkabıyı giydim.

aynada son kez kendime baktım. evet bu ben olmayabilirim ama eski Asmin çoktan ölmüştü. 

...

bu halde bizimkilere görünmek istemiyordum. mutfak kapısından kafamı uzattım. kimsenin beni görmesini istemiyormuş gibi fısıltıyla sesleniyordum. ''şşt serdar...'' 

IssızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin