14.bu bir şavaş

885 39 11
                                    

bu bir savaştı ve ben hep kaybediyordum...

ta ki... kazanana kadar...

mutlu olmak geliyordu içimden annemsizliğe alıştığımdan değil, karşımdaki rezil manzarayla yüz yüze olduğumdan...

ilk görüşte kim olduğuna anlam veremedim. ama o eski yırtık ve hayatın bütün sillesini üzerine toplayan o kıyafetler elbet bir pisliğin bedenindeydi. sokakta görsem dilenci diye para atardım önüne...

''efkar bu kim?'' gerçekten kim olduğunu ilk görüşte anlayamamıştım. Efkar da burnunu çekti ve adamın yanına ağır adımlarla gitti. merakım telaşa dönmüştü o an... yoksa bu adam o gece... hayır ya bu olamaz değil mi?

efkar yanına gitti önüne düşmüş kafasını saçlarından tutarak kaldırdı adamı, o an ellerinin bağlı olduğunu fark ettim. tabisi karşımdaki psikopat manyak ve pis katilin tekiydi. ''o... senindir amira.'' hayal kırıklığına uğramıştım. bu adamın aslında o adam olmasını istiyordum. bana...

her neyse! efkara anlamsızca, soru soran gözlerle baktım. o ise aslında olduğu kişi yani soğuk, düşman bakışlı ama karizmatik halindeydi. onu uzun zamandır ilk defa bu kadar dunuk görüyordum. Ama asıl konu bu değildi ki... asıl konu o adama ne yapacağımdı.

''ne oluyor efkar?... nedir bu?''

''o senin Asmin. istediğini söyle yapsınlar.''kenarda duran adamları kastediyordu. hepsi tek sıra olmuştu.ben onlara bakınca da teker teker düğmelerini iliklemeye başladılar.

hızlı adımlarla adamın yani Remzi'nin yanına gittim. iğrenç kokuyordu. aklıma sonu hüsranlarla boğuşan bir başka hikaye geldi.

ben küçükken haftada bir kere banyo hakkım vardı. şimdi trajedi bunun neresinde dersiniz. orta okula başladığımda, yani 6 dayken sırf ben banyo yapmayayım rezil olayım diye tam banyo yaparken suları keserdi vanadan. kimi zaman sabunun bıraktığı izle saçlarım parlak giderdim okula. ama ne parlak, yağdan kaşıntı tutardı. 1 ay banyo yapmadığımı bilirim. herkesin alay konusuydum. hocalar bile bana yaklaşmazdı. bir de bit vakası çıkmıştı okulumuzda. herkes bana kızmıştı... 'senin yüzünden' niğdalarını asla unutamam ki...

sonunda kendime gelebilimiştim. Efkar'a nasıl? sorusunu soracağıma gülen suratımla bakıyordum. o da ne yapacağımı merak ediyordu.

''soğuk su ve bir iskemle getirin.'' planım neydi bilmiyorum ama sonu iyi bitmeyecekti... tabisi üveycik babam için...

ben çok beklemeden tahta iskemlem ve soğuk suyum hazırdı. elimi suya soktum. ''cık! daha soğuk su getirin.'' acımasızlığım yüze vuruyor olmalıydı. çok geçmeden isteklerim yerine getirildi. iskemleye ters bir şekilde oturdum. sırt kısmının tepesine kafam gelmişti. kısık gözlerle adamı, pardon yapmacık adamı izliyordum. elimle kovayı işaret ettim. ''kafasına dökün!'' bayılmış, çaresiz, korkan suratı birden yine düştü. beklediği manzara ben değildim sanırım. gözlerini açtığında aramızda maximum otuz santimetre vardı. ''beni yaşıyor görmek nasıl ahbab.'' tek gözümü kırptım.

''bu bi kebüs git git git.'' korkuyordu.

''senin kebüsünü yerim tipsiz.''gülüyordum.

''nasıl yaptın lan, hayatını sana adamış bir kadını... nasıl lan nasıl?...''

''hak etti. başına gelen her boku hak etti. bu yüzden de sen onun günahlarının bedelisin ya.''

elimi yumruk yapıp remzi'ye yumruk attım ve ayağa kalktım.''doğru konuş lan o benim her şeyimdi. sen onu hak etmiyordun...'' sözümü yarıda kesti.''sende anan gibi orospusun. karna bak. kimin piçi lan o?'' alaycıydı ifadesi.sağ elimle karnımı tuttum, efkar'a baktım. sinirliydi. tek eliyle adamlarına işaret etti. siyah beyaz penguenlere benziyen adamlar akbaba gibi üşüştüler remzinin başına. yumrukların sesi ve Remzi'nin 'yapmayın durun!' niğdaları unutlulamayacak türdendi, asla unutmayacaktım. aklımın bir köşesinde yer edinmişti bütün bunlar.

''eve gitmek istiyorum.'' efkar bana üzülüyormuşum gibi baktı. halbuki çok mutluydum. ilk defa, bu kadar...

''peki, sen bilirsin.'' adamlarına döndü, tekrar sert bakışları gecenin karanlığına yoldaş oldu.

''uyumasına izin vermeyin, bayılacak gibi olduğunda kaynar veya soğuk su dökün.'' adamları acımasızca efkar'a bakıp güldüler. efkar da onlara karşılık verdi. karizmatik bakışlarıyla. '' kısacası bu geceyi ona zehir edin.''

...

evet lanet ve acımasız günlerim burada başlamıştı. herşey o gece, o karanlık gecede başladı.

...

eve gittim ve karnıma uygun bol kıyafetler giydim. artık bebeğimin bir anneannesi yoktu, babası var da yoktu. kısacası bir piçti ama annesiz değildi. onu benden mahrum bırakmayacaktım. telefonum titreşimdeydi ve yatağım titremeye başladı, onu bulmak için fazlaca zahmet ettim. !!!özel numara!!!

''alo selam çilek kız. ''

''kimsin? ne istiyorsun? benden aldıkların senin aç nefsini doyuramadı mı? söylesene.'' derin bir nefes alış sesi geldi.

''hah! küçük hanım...-uzunca bekledi, bende telefonu kapatmak yerine lanet olası merakıma yenik düştüm biracccık.-... zorluk çıkarma seni götürmeye gelen adamlarıma katıl yoksaağ... sonu ne efkar ne de piçin için iyi olur!...'' ve bütün kelimeler bitti. bana aynı şeyleri mi yapacaktı, kim gelecekti? efkar buna izin verecek miydi? vermezdi ki... hah! kapak olsun... ama ya efkarla bebeğim zarar görürse? ya onları kaybedersem?

birden kapı açıldı. uzandığım yataktan fırladım.

''noluyo lan? ulan burak insan kapıyı tıklatır amq.''

hergece gördüğüm kabuslar artık küfretmemi alışkanlık haine getirmişti. vazgeçilmezimdi.

''çok konuşma da bizimle gel.'' arkadan bir kaç adam daha geldi ve kollarımdan tuttular olayın şokuyla dilim tutuldu adeta. efkar yokken bana herşeyimde yardım eden burak! tecavüzcümün adamıymış ve ben burda olduğumdan beri en yakın insanlardan biriydi...

beni siyah bir arabaya soktular kısa bir yolculuğun ardından beni lüx bir evin önüne getirdiler. yol boyunca tek bir kelime bile etmemiştim, etmeyecektim de...tekrar kollarıma yapıştılar.beni sürüklüyorlardı. ben ise önüme bakmaktansa ihtişamlı evi süzüyordum asık suratımla...

içeri girdik salon tamamıyla boştu. neden buraya salon demiştim ki zaten... ne alaka? burak eline telefonunu aldı. 'lanet olası pislik hayatımı mahveden şerefsize nasıl yardım eder?'

''kız burada mask (mesk) - o ne lan öyle- seni bekliyoruz.''

ardından bana döndü. pis pis gülüyordu. zaten pisliğin önde gideniyidi. bunu bana, efkara, masumcuk bebeğime nasıl yapardı?

iki adam daha geldi ellerimi bağladılar, oysaki o zaman karnıma sarılmak için çıldırıyordum. bu annelerle bebekleri arasında bir bağ gibidir. siz nereden bileceksiniz ki? neredeyse 4 ay doluyordu. karnım açıkçası hayvan kadardı. onuğ...

''evet çilek hanım.. mu hahahahaha'' chucky! ama o ne chucky ne de bir başkasıydı, o benim tecavüzcümdü ve ona neden mesk dendiğini şimdi anlıyordum. suratındaki çirkin maskeyle daha çirkin manzaraları kapatıyordu.

''senden korkmuyorum piç''

''aslında benden deli gibi korkuyorsun. ama merak etme beraber üstesinden geleceğiz bu korkuların.'' lanet girsin ya onca adam vardı kapının önünde niye bağırmadım ki... ama bi sessizdiğ.

''kapı?'' bana dunukça bakıyordu. nereden mi anladım? gözleri... gözler yalan söylemez ki insana!.

''kapıdaki adamlara ne yaptığını soruyorum sana!''

''hı şu mesele. uykusu gelmiştir diye düşünüp biraz uyumalarını sağladık sadece. ne kadar masum - senin alaylı sesini.....- bana ne olacak diyeceğine, onlara ne oldu diyorsun.''

sustum, kafamı öne eğdim. bir şekilde kim olduğunu öğrenmeliyim. ama sesi o kadar da tuhaf gelmiyordu. tanıdıktı. ama kim ???


hiç hata yapmadıysanız bir şeyler başaramadınız anlamına gelir...

ben çok hata yaptım, gerçekten başardığım şeyleri merak ediyorum....



IssızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin