5

132 8 0
                                    


Kendini sikimden kurtarmak için gösterdiğin mücadeleye bayıldım. Dokunmam günahtı ve sen de günakarsın, haksız mıyım canım?

"Hadi ama Xenovia, beni hayal kırıklığına uğratıyorsun." Diye iç geçirdim, kanepeye yaslandım ve ellerin hala arkanda kelepçeliyken beni süzmene izin verdim. "Yapabileceğin tek şey bu mu?" Dudaklarımı yalayarak parlak gözlerine baktım. "Eğer bu kadar işe yaramazsan, belki de seni dışarıya atmalıyımdır değil mi?"

Başını sallayarak bana doğru eğildin, dudaklarını tenimde hissedebiliyordum ve şansım yaver gitti. Dudaklarının bir sırıtmaya dönüştüğünü hissettim. "İnan bana, benim gibi bir kaltağı daha da bulamayacaksın." Dedin kendinden emin bir şekilde yavaşça öne doğru ilerleyerek. "Yani oldukça itaatkârım, sence de öyle değil mi?"

Bir şey istediğini sesinden anlayabiliyordum. "Söyle bana o güzel kafanda ne olduğunu tatlım." Hâlâ alkolün kokusunu alabiliyordum.

Ben sıkı çalışmaya değer veren bir adamım ama şu anda tek istediğim tembel olmak ve ben senin altında otururken bana sürtmene izin vermekti. Hissetmek istediğim tek şey kalçalarının vücuduma dayanmasıydı, senden zevk almak istiyordum sadece zevk. "Seni kelepçelememe izin ver, kontrolün bende olmasını istiyorum." Dedin, gözyaşların kurumuştu ve yüzün perişan haldeydi.

"Hayır."

"Ne?" Görüyorum ki reddedilmeye alışkın değilsin. Her zaman insanların seninle aynı fikirde olmasını sağlamanın yollarını buldun, bu nedenle kaçınılmaz soru ortaya çıktı. "Neden olmasın?"

Gülümseyerek sol tarafımdan alkol şişesini aldım. "Çünkü ben öyle dedim." Başka anlamı olmayan basit bir cevaptı. "Şimdi devam et, bir dahaki sefere kontrolü sana bırakabilirim." Dedim güvenle, seni tutacağımı bilerek.

Seni sevgilim olarak değil sürtüğüm olarak tutacağım. Bana efendin olarak hitap edeceksin, zihniyetim romantizme uygun değil, hayatımda romantizme yer yok. Sahip olduğum tek şey şehvet ve bunu böyle tutacağım.

"Öyle diyorsan..." Diye fısıldadın, öne eğilip dudaklarını benimkilere bastırırken, "Mhm..." inlemelerini işitiyordum. Çıplak göğüsün benimkine çarpıyordu. "Ben senin iyi sürtüğünüm, değil mi?"

Tabiki öylesin. Benim güzel sürtüğüm, dediğin gibi.

"Evet bebeğim." Ben de sana katılıyorum, övüyorum ve kalçanı tutuyorum. Sen sikimin üzerinde zıplarken başımı geriye attım, terlerimiz bizi kaplıyordu ve dudaklarım içimde tuttuğum inlemeleri dışarı çıkarmak için yalvarıyordu. "Siktir..." Diye titrek bir nefesle fısıldadım.

Gülümsemeni görebiliyordum, daha doğrusu gururlu bir gülümsemeydi. "Mhm, adımı inlemeyecek misin?" Dedin ve boynumla çeneme öpücükler bırakmaya başladın. "L-lütfen." Diye kulağıma çok yakın bir şekilde inledin. İnlemen bile kahrımı ağrıttı, saatlerce uğraştığımız halde senden daha fazlasını istiyordum.

Saat 02.21'i gösteriyordu. "Xenovia..." Diye alçak bir sesle fısıldadım, sen çaresiz bir sürtük gibi bana sürtünmeye devam ederken tırnaklarımı kalçalarına batırdım. O kadar yakınım ki, hareketin neredeyse beni boşaltmaya yetiyordu. Bacaklarım hafifçe titriyordu. "Kahretsin... Sikime boşal sevgilim."

Ne kadar süre devam edebiliriz? Seni tutan kelepçeleri çözdüm, yere düşme sesin geldi. "Bununla kendini yormuşsun gibi görünüyor." Diye göğüsümün üstüne düştüğünü fark ettim.

Seni sırtüstü yatırıp hemen bir kutu mendil aldım ve elbiseni temizlemeden önce kendimi temizledim. "Yarın seni benim için dans ettireceğim, zaten bu konuda en iyisisin." Parmak eklemletimi kullanarak yüzünü ovuşturdum.

Kalmayı planlamıyordun. Başından beri plan buydu, bu yüzden yanımda, tanımadığın bir odada uyandığında aklına gelen tek kelime kaçıştı.

Gece hızla geçti ve tek istediğin dışarı çıkmaktı. Şort ve gömlek giymiştin, giyecek ayakkabı bulamamıştın. Hiç ses çıkarmadan yataktan kalkıp kapıyı açtın ve dün geceki aynı bina tarafından karşılandın.

Karmaşık yönü yoktu, geniş ve oldukça boştu. Çıkış gözünün önündeydi.

Bu yüzden uyandığımda üşüdüğüme şaşırmadım. Yanımda uyuyan kadın artık yerinde değildi. Sessizce dışarı çıkmakla akıllılık ettin, bu yüzden seni alkışlayacağım ama seni her zaman arayacağımı unuttun mu?

Artık düşmanlarımızın gözünde bir hedefsin. Benim adamlarımdan kaçabilirsin, eminin onlarınkinden de kaçabilirsin ta ki ben seni tekrar kollarıma alana kadar, tamam mı?

"Koko!" Diye haykırdım, o bana bakıp burnunu kırıştırmadan önce iki hap attım.

Alay ederek etrafına baktı. "Boynun." Diye işaret etti. "Harika bir gece geçirmiş olmalı." Kokonoi sesinde belli belirsiz bir tiksinti ile konuştu. "Herkes yerine otursun, birkaç dakika önce adamlarımızdan haber aldım."

"Bir çete bizi arıyor, yöneticileri hedef alıyor ama onlar sadece berbat bir çete. Sorun olmayacak."

"Ah, Gargantua'ya saldırmak için ne zaman yola çıkıyoruz?" Diye sordu yönetici Haitani Ran.

Koko tabletini kaydırıp sandalyesine yaslandı. "Bu gece saldırıyı Sanzu yönetecek." Diye yanıtladı. "Yeni keskin nişancılarımız var, lütfen bundan yararlanın."

Toplantının sonuna kadar kelimeler bulanık görünüyor. "Tamam patron nereye gidiyoruz?" Ran arkamdan takip etti, kardeşi Rindou da onun yanındaydı. Bu gecenin heyecanı içimden geçiyor, belki bunu eğlenceli hale getiririm.

"Yamazaki Xenovia'yı bul, onun fahişeliğinden yararlanacağız." Dedim ve bir hapı havaya fırlatıp ağzımla yakaladım.


°°°

686 kelime👾

𝐓𝐎𝐎 𝐌𝐀𝐍𝐘 𝐍𝐈𝐆𝐇𝐓𝐒 // ⍟𝐒𝐀𝐍𝐙𝐔 𝐇𝐀𝐑𝐔𝐂𝐇𝐈𝐘𝐎⍟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin