9

73 9 0
                                    


Dün kötü yakalandım, kıskançlığım mı bu romantik duygulardandı yoksa uyuşturucu mu kafama bulaşmıştı?

"Uyku vakti!" Gömleğimi ve boxerımı giyerken seni kendime çekip çığlık atmana sebep oldum.

"Aynı yatakta uyumuyoruz." Dediğinde kaşlarım çatıldı, alayın bana kelime seçimini sorgulattı.

"Seks yaptık ve sen aynı yatakta uyumayı red mi ediyorsun?" Kaşlarımı kaldırdım, seni yakalayip yatağa itmeden önce dilimi şaklattım. Sen altımda ve bacaklarım iki yanda olacak şekilde düştüm. "Benimle kalıyorsun, kalmayı reddetmeni kabul etmeyeceğim."

Gözlerini devirerek usulca güldün ve beni hazırlıksız yakaladın. Gülüşün her zaman böyle miydi? Bu sefer sanki vücudum sana odaklanmış gibiydi, seni güldürdüğümü bilme hissini seviyordum... Göğüsüm mideme düşüyormuş gibi hic hissetmedim, uyuşturucuyu sevdiğimi sanıyordum, ben de şaşırdım.

"Pekala, iyi geceler. Bırak beni." Dedin ve ben diğer tarafta kalırken gecemizi bu sözlerle bitirdin.

Uyanmak hiç bu kadar güzel olmamıştı. Gerçekten başka bir gün yaşamak üzere olduğum nadir bir duygu. Orada yatıyordun, yüzünü yastığa bastırmış, paylaştığımız battaniyeyi ellerinle gevşek bir şekilde tutarak uyuyordun.

Ayağa kalktım ve hazırlanmak için ilk önce banyoyu kullandım. Sadece duştan sonra mutfakta buluşmak içim boynuma bir havlu asılıydı, bir diğeri ise belime gevşek bir şekilde dolanmıştı. Sen ellerinde bir fincan kahve tutarken sana doğru yürüdüm, "Ah? Günaydın uyuyan güzel." diye takıldım.

Su damlacıkları hâlâ yavaşça göğüsümden vücuduma doğru süzülüyordu. "Senin karın kaslarına hiç hayran kalamadım." Diye mutfak kapısına yaslandın. Gözlerinin beni taradığını hissedebiliyordum, sadece kendine olan güvenine sırıtmama izin veriyordu. Kupadan bir yudum almadan önce, "Günaydın, bu vücuda lanet olsun." diye ıslık çaldın.

"Ve senin o kıçın..." Ben de senin özgüvenine karşılık vererek yaklaştım. Dirseklerin mermer tezgâhın üzerindeydi, vücudunun alt kısmı dışarıl çıkmış, gömleğim sırtına doğru çıkmıştı.

"Acele edip duş alsan iyi olur, açım." Elim kalçalarına yaslandı ve odaya geri dönmeden önce kalçana yumuşak bir tokat attım.

Mor düğmeli bir gömlek seçip onunla kombinlemek için siyah bir pantolon aldım. "Haruchiyo." Adımı dilin üzerine çıkardın. "Ne giymem gerekiyor?" Diye sordun, vücudunu saran havludan başka hiçbir şeyin olmamasından rahatsız olmuştun.

Gülümsedim ve farklı bir düğmeli gömlek çıkardım, tam olarak beyaz olanı. "Aylar önce fahişelerimin birinden Kokonoi'ye senin bokunu almasını, şunu ve bunu almasını sağladım." Dedim ve bir etek fırlattım sana alay ettiğini duyarak.

"Şu an alışverişe gidiyoruz o yüzden acele et."

Ve böylece kendimizi alışveriş merkezinde bulduk, o güzel benliğinle ne kadar çok yeni kıyafetin olduğuna gülümseyerek etrafta dolaştık. "Sonra pasta yapalım." Dedin bana gülümseyerek beni süpermarkete çekerken. "Benim de canım lolipop istiyor."

"Eve döndüğümüzde başka bir şey emmene izin vereceğim." Alnına bir öpücük kondurdum sonra elindeki inanılmaz miktardakı alışveriş poşetlerini alıp arkandan takip etmeden önce onları el arabasına koydum.

"Tabii, belki bizim yapmak üzere olduğumuzdan farklı bir pastak da yiyebilirsin. Değil mi?" Tatlı bir gülümsemeyle bana döndün, dişlerini ortaya çıkardın sonra da seni takip etmeme izin verdin.

Senin bu yönünü, şehvetli sözler söylemeni ve bana bir melek gibi bakmanı seviyorum.


°°°

452 kelime👾

𝐓𝐎𝐎 𝐌𝐀𝐍𝐘 𝐍𝐈𝐆𝐇𝐓𝐒 // ⍟𝐒𝐀𝐍𝐙𝐔 𝐇𝐀𝐑𝐔𝐂𝐇𝐈𝐘𝐎⍟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin