14

54 8 1
                                    


Benim hakkımda her şeyi kullanabilirsin, daha fazlasını istediğim açıktı bu yüzden kapıyı açtığımda Haitani kardeşler karşıma çıkınca tetiği çekmek istedim.

"Dondurma?" Ran tatlı ikramın bulunduğu poşeti kaldırdı. "Xenovia nerede?"

Kardeşler eve girdiler, kendilerini içeri davet etmişlerdi. Ran hemen poşeti tezgahın üzerine koyduktan sonra yatak odamızın kapısına doğru yürüdüler. "Xenovia?"

"Vay be!" Ran bana baktı, yatak odasının kapısı artık açıktı, çığlığıyla kardeşini şaşkına çevirmişti. "Yani siz seks mi yapıyordunuz?" Tek kaşını kaldırdı, gülmeden önce başını salladı. "Beklenirdi."

Gülümseyerek cevap verdim. "Evet, izlemek ister misiniz? Çünkü biz işin tam ortasındaydık da."

Rindou ıslık çaldı. "Kulağa harika geliyor Xenovia, dışarı çık." Diye seslendi, zaten canı dondurma için sıkkındı.

Kardeşler kendi kaşıklarını alıp dağıtarak rahatladılar. Odadan dışarı çıktın, bacakların hâlâ hassastı ve kafa karışıklığı içinde etrafa baktın. "Eğlendin mi?" Ran bir kaşık dolusu yeşil çay aromalı dondirmasını alıp ağzına yerleştirirken sordu.

"Evet, şimdi elimizdeki tatlar neler?"

"Çikolata, çilek, naneli çikolata, fıstık ve kahveli aldık." Ran tüm dondurma kaplarını tezgahın üzerine koydu ve sen soruyu sorduktan sonra yaklaşırken bana bir kaşık verdi. "Hangisini istersin?"

Bana doğru yürüdün, parmaklarını koluma doladın. "Kahveli lütfen." Eğildin, dondurmayı alıp açtın. "Siz ikinizi buraya getiren nedir?" Merakından sordun.

Sana baktığımda hâlâ siyah gömleğini giydiğini ve şortunun da üstünde olduğunu fark ettim. "Plan." Ran gülümsedi ve klasörü masaya koydu. "Peki plan nedir patron?"

Ağızlarında soğuk ikramları olan kardeşler dinledi. "Kaç tane Black Melasse üyesi olduğunu bilmiyoruz." Beni aşağı çektin, elindekinin tadına bakmam için kaşığı ağzıma soktun. "Teşekkür ederim sevgilim." Diye mırıldandım, çeteyle ilgili eksik bilgilerin olduğu bir kağıt parçasını ortaya çıkartmak için klasörü açtım. "Liderlerinin en son görüldüğü yer." Kağıdın üzerinde yazılı olan kelimeleri işaret ettim.

Böyle zamanlarda akıl sağlığımın bozulabileceğini fark ediyordum. "Onlardan önce biz saldıracağız." Diye konuştum. Rindou'ya baktığımda gülümsedim. "Sen ve ekibinin keskin nişancılara odaklanmasını sağlayacağım." Dosyayı masaya koydum. "Sen benim takımımda olacaksın, bunu Kokonoi ve Kakucho ile konuşmamız gerekecek."

Ne kadar tehlikeyi arzulasam da seni hâlâ istiyordum. Senin güvende olmanı istiyorum ve bunu yapabilmek için aklı başında kalmam gerekiyor. "Bitti, yatak odasında hap kullanacağım." Diye elimi salladım ve senin sesin tarafından çağrılmadan önce yatak odasına doğru yürüdü..

"Haruchiyo." Tatlı ses tonunun yerini kızgın bir ton aldı. "O şeyi yatak kdasında yapmana ne demiştim, kahrolası kıçını buraya getir."

Elin koluma dolandı ve beni tekrar yerime çekti.

Rindou dudaklarını birbirine bastırdı, kahkahasını bastırdı, patronuna saygısızlık etmek istemiyordu. Öte yandan Ran güldü ve başka tarafa baktı." Hadi ama Sanzu, artık bir karın var ve burada patron o."

Yemek yerken mutfakta kaldın, elinde kaşık tutuyordun. Sanki diğer Bonten yöneticileri tarafından rahatsız edilmeden önce oral seks yapmanın tam ortasında değildik. "Birlikte bir şeyler yapmalıyız." Dedin kaşığı lavaboya koyup kabı çöpe atarken. "Ne yapmalıyız?"

"Akşam yemeği pişirmeye başlamalısın, açlıktan ölüyorum."

"Daha az önce dondurma yedik."

"Bu bir yemek değil Rindou."

Somurtarak sana baktım. "Seks yapmalıyız." Diye şakacı bir şekilde öneride bulundum ancak sen bana fırlatırken yakalamak zorinda kalacağım bir spatula aldım.

"Haruchiyo!"

"Evet, akşam yemeği."

Kardeşler yardım sözü verdi. Lanet yalancılar, onların tek yaptığı sen makarna yaparken oyalanmaktı. "Sanzu, sıra sende." Ran çırpıcıyı bana uzattı. Ucuyla avucumun üzerinde dengeledim. "Bir... İki... Üç... Dört..."

Bir itilme hissettim ve çırpıcıyı düşürmeme neden oldu. "Hey!"

Makarnayı bitirip kocaman bir tabağa koyarken, "Hepiniz, hepiniz açlıktan öleceksiniz." dedin. Masaya koyarken sadece bir tabak aldın, bizi dışarıda bıraktın. "Tüm mutfak aletlerini yerine yerleştirerek işe başlayabilirsiniz."

Makarnanın kokusu karnımı acıktırdı ve onu ağzına alma şeklin de işe yaramadı.

Mutfak aletleri her yerdeydi; kepçe, çırpma teli, oklava, bıçaklar ve aklımıza gelebilecek hemen hemen her şey vardı. "Öyleyse... " Gözlerimi kıstım, başımı salladım ve ayağımın yakınındako oklavayı tekmeledim. "Patronunuz olarak ikinize bunu düzeltmenizi emrediyorum."

Haitani kardeşler bana inanamayarak baktı. "Ne oluyor?"

Gülümseyerek uzaklaştım ve kilitli bir torbadan iki hap çıkardım. "Bir tabak al, balkona çıkalım." Dedin ve tabağını alıp mutfaktan balkona doğru ilerledin.

Belki de istediğim buydu. Yıllarca yaşadım ve hiçbir zaman umutsuzca istediğim bir şeye sahip olmadım, bu uğrunda umutsuzca savaştığım şey, istediğim şey seninle anılar yaratma süreciydi. Belki tehlike olmadan hayat o kadar da kötü değildir. Sende huzuru buldum ve artık daha fazlasına ihtiyacım var.

Hangisiydi? Hangi parçan bana barışın için yalvarttı? Bana meydan okuduğunda bu güvenin miydi? Yoksa aksiyona olan açlığın mı? Başlangıçta vücudundan daha fazlası değildi, beni şehvetin ve dokunuşunla sarhoş etmiştin.

"Hey Ran." Diye fısıldadım, makarna almak için çatalımı döndürürken tabak hâlâ elimdeydi. "Yarın yüzük alışverişine gidiyoruz." Bu sözleri tam da senin kendinin ve Rindou'nun tabaklarını lavaboya koymak için mutfağa koymaya gittiğinde söylemiştim.

Çiğnediği makarnayı yutarak başını salladı. "Tamam."

Sadakatimin sana bağlı olacağını kim bilebilirdi? Striptizciden başka bir şey olmayan, heyecanın peşinde koşan bir kadın ve içlerinden birisi benimle son buldu. Kendimi kaybettiğimin belirtilerine rağmen dudaklarımın köşesinde hasta yara kerim varken bile benden korkmadın.

"Bu iyi bir makarna." Diye mırıldandı Ran.


°°°

763 kelime👾

𝐓𝐎𝐎 𝐌𝐀𝐍𝐘 𝐍𝐈𝐆𝐇𝐓𝐒 // ⍟𝐒𝐀𝐍𝐙𝐔 𝐇𝐀𝐑𝐔𝐂𝐇𝐈𝐘𝐎⍟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin