Bartu acilen gelmemi söyleyerek bana bir konum atmıştı . Bende şuan o adrese doğru gidiyorum. Varacağım adrese 45 dakikalık bir mesafem kalmıştı . Bartu'nun bu kadar uzakta ne işi var ? Taksideydim ve telefondan Ali'yi aradım .
"Alo Ali sana bir adres atacağım acilen oraya gel ! " dedim .
"Tamam da ne oldu ? Sen iyi misin ? " dedi sesi telaşlandığını belli ediyordu .
"Benim değil ama Bartu'nun başı galiba dertte..!" dediğim an Eda'nın sesini duydum .
"Ne oluyor lan ?! Ne Bartusu...? " ahh Eda'nın orada ne işi var ? Hani o Yazgı'laydı... Onun buraya gelmemesi gerek çünkü olası bir tehlike de onun orada olması güvenli olmaz !
"Bak Eda , biz Ali ile gidip ne olduğunu çözelim . Sana haber vereceğim , tamam mı ?" Eda'nın burnundan verdiği solukları duyabiliyordum . Öfkelenmişti .
"Tamam değil ! Tabi ki de geleceğim . " dedi ve telefonu suratıma kapadı .
Ben neredeyse adresin işaret ettiği noktaya ulaşmak üzereydim . Umarım kötü bir şey yoktur .
Kalbim şuanda kulaklarımda atıyordu . Kendimi en son ne zaman bu kadar korkmuş bir halde bulduğumu hatırlamıyorum .
Artık gelmiştim . Taksiye parasını ödeyip indim . Burası Eyüp Sultan'daki eski bir sanayi fabrikasıydı . Etrafı inceleyerek ilerlemeye başladım . Pek işlek olmayan bir yerdi burası anlaşılan etrafta ne bir bina nede bir dükkan vardı .Yavaş adımlar ile fabrikanın içine girdim . Kapkaranlık ve kocamandı . İlerledikçe kendimi daha da gergin hissetmeye başladım . Sanki koskoca bu fabrikayı ölüme terk etmişler gibiydi . Ölüm sessizliği vardı . Sanki koskoca semtte burası kimsesiz kalmıştı .Daha fazla bu karanlıkta yalnız kalmak istemediğim için " Bartu!! " diye seslendim . Cevap yoktu . Telefonumu çıkarttım cebimden fenerini açtım ve etrafa tuttum . Duvarlar küf tutmuştu . Tavana yakın kısımlar rutubetliydi , felaket bir koku ve havasızlık vardı fabrikanın içinde .
O sırada bir duvarın köşesinde oturmuş boşluğu seyreden Bartu'yu gördüm. Hemen yanına gittim ve ona sarıldım , ama o bir tepki vermedi . Ondan ayrıldım ve suratını ellerimin arasına alarak bana bakmasını sağlamaya çalıştım ama o hala tepkisiz bir şekilde boşluğa bakıyordu .
"Bana bak ! " dedim ona , beni takmadı bile .
"Bana bak Bartu ! " diye kükredim resmen bu sefer . İsmini söylerken sesim titredi resmen . Benim kardeşime ne oldu böyle , ne onu bu hale getirdi ? Kim yaptı benim Barutuma bunu, kim ?
Bu sefer bana baktı . Ama o nasıl bir bakış... insan bir derdi olduğunu ancak böyle bir bakışla anlatabilirdi , konuşmadan .
Gözleri doldu ve çenesi titremeye başladı . Anladım ki , kendini ağlamamak için zor tutuyordu . Kafasını göğüsüme yasladım ve anında ağlamaya başladı . O ağlayınca sanki gök ağladı ve bende o yağmurda ıpılıslak oldum . Kendimi çok çaresiz hissediyordum . Çünkü benim canım dediğim adamın canı yanıyordu şuan ve benim canımdan can gidiyordu... Hiçbir şey yapamıyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum Değiliz
Teen FictionHerkesin bir sırrı vardır fakat bazılarımızın ki derin ve ıssızdır . Masum değiliz , hemde hiçbirimiz ! Bu hayatımızın sonuna kadar böyle kalacak . Biz kötü hayatlara sahip olan ama , masumiyete sahip olmayan insanlarız ! Peki biz kötü insanlar mıyı...