Yine bir sabah... Ve yine günün bir türlü aymadığı o an . Gerçekten hayat yüzümüze gülmüyordu ve biz onun bize sırıtmasına bile muhtaçtık . Sanki gülüyor gibi oluyor arada ama orada da yüzümüze değil, halimize gülüyor olduğunu anladığımız an, yine tüm moraller sıfıra iniyordu . Ama artık birşeyleri akışına bırakmak istiyordum . Sonuçta hayat ipleri kolaylıkla eline alabileceğin bir uçurtma değil . Bırak öylece süzülsün . Kim bilir, belki de yolunu bulur .
Gözlerimi ovuşturarak yatakta doğrulup oturdum . Bartu, hala uyuyordu . Onu uyandırmak istedim ama bir türlü elim ona gitmedi . Bende çareyi, başka bir yola başvurmakta buldum . Yataktan çıkıp giysi dolabının önüne geldim ve kapağını açıp sertçe geri kapadım . Ve tahmin ettiğim gibi Bartu anında uyandı . Tamam, bu kesinlikle yanlış bir insan uyandırma tekniğiydi ama her daim çalışırdı . Diğer türlü naz yapıp uyanmayabilirdi fakat bu sese uyanmasında göreyim onu .
" Noluyo lan ? " diye kalın ve uyku mahmuru sesi ile konuşmaya başladığı an, bir süredir göremedim ve görmeyi çok özlediğim bir Bartu vardı karşımda . Öfkeli ve sevimli...
" Aaa günaydın . Uyandın mı, ya sen ? " yalan dolu bir şaşkınlıkla ona döndüm ve yavaşlatılmış gibi olan kalkışını izledim . Etrafa bir göz gezdirdi ve derin bir iç çekti .
" Bugün okula gitmesem ? Evde yatsam, olmaz mı ? Hiç halim yok . " yatağın üzerinde tüm vücudunu esnetmişti resmen, uykulu olduğu her halinden belliydi . Dün gece ağladığı için ekstra bir yorgunluğu da vardır tabi . Ama malesef ki, devamsızlığımız sınırlar dolaşırken okula gitmemezlik olmazdı . Aslında, devamsızlık falan bahane . Ben onu evde tek bırakmak istemiyordum ve okulda olursa kafası daha çok dağılır biraz toparlar en azından diye gelmesini sağlamak istiyordum .
" Olmaz ! Geleceksin.." vee yine oflamaya başlamıştı .
Bartu'nun okul üniformasını yatağa bırakıp odadan çıktım . Ali'nin odasına girdim ve onu da uyandırdım . Ardından mutfağa gidip kahvaltı hazırladım . Öyle aham şaham birşey olmadı elbet ama idare ederdi işte .
Odama gidip okul kıyafetlerimi giydim ve tekrar mutfağa gittim . İkiside henüz mutfağa gelmemişlerdi . Bende cebimden telefonumu çıkartıp Eda'yı aradım .
" Eda uyanmıştın değil mi ? "
" Evet, evet ben uyandım hatta birazdan evden çıkacağım . Siz yeni mi uyandınız ? "
" Yani sayılır . Giyindik ve kahvaltı edeceğiz . "
" Tamam çabuk olun . "
" Tamam bay bay . "
" Karen ! "
" Efendim ? "
" Şeyy... Bartu nasıl ? "
" Dün gece biraz konuştuk, içini açtı . Sonra biraz ağladık . "
" Ağladınız mı ? "
" Evet bu sefer de biz sümüklü olmayı seçtik . Ne o erkek adam ağlamaz mı ? "
Kinaye yaparak sormuştum bunu . O da bunu bildiğinden sadece gülmüştü .
" Merak etme Bartu iyi . He beni sorarsan eğer ilk bulduğum uçurumdan muhtemelen atlarım . "
" Yani her zaman ki gibisin ! " dedi ve ikimizde gülmeye başladık .
" Hadi bay bay Karamel ! "
" Sana da bay bay Cadaloz ! "
Ali mutfağa girdi .
" Eda ile mi konuşuyordun ? "
" Evet öyle uyandımı falan diye . Hadi otur yemeye başla, bende Bartu paşamızı alıp geleyim ! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum Değiliz
Novela JuvenilHerkesin bir sırrı vardır fakat bazılarımızın ki derin ve ıssızdır . Masum değiliz , hemde hiçbirimiz ! Bu hayatımızın sonuna kadar böyle kalacak . Biz kötü hayatlara sahip olan ama , masumiyete sahip olmayan insanlarız ! Peki biz kötü insanlar mıyı...