YENİ BİR GÜN

217 18 26
                                    




"Sahipsiz olan vatanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır."

Mehmet Akif Aksoy

.

.

.

Ameliyat yaklaşık 4 saat sürmüştü. Hastanın durumu ne kadar ağır olsa da herkes çok iyi iş çıkarmıştı, istediğim gibi geçen bir ameliyat olmuştu. Ameliyathanenin kapısına doğru yaklaştığımda bir kadının ağlama sesi geliyordu, bir şeyler konuşuyordu ama anlayamıyordum.

Ameliyathanenin kapısı açıldığında ağlayan kadın hemen benim yanıma geldi. Kollarımdan tuttu ve hemen konuştu. "Ne olur yalvarırım sadece yaşıyor deyin bana gerisi önemli değil ben kabulüm." Gerisi önemli değil, aslında dışarıdan iki kelime gibi gözüken o kadın için her şeyden önemliydi. Tam konuşacakken ben konuştum, bu sefer destek vermek istercesine ben onun kollarını tuttum.

"Hastanın durumu gayet iyi bacağındaki kurşun bizi biraz zorladı ama hastamız çok dayanıklıydı, bacağında kalıcı bir hasar kalmayacaktır ama iyileşme süresi hastaya bağlı, hayati tehlikeyi atlattı ama yine de tedbir amaçlı yarına kadar yoğun bakıma alacağız hastayı tekrardan geçmiş olsun." Kadının kızaran gözleri parlamıştı. Birden bana sıkıca sarıldı bunu beklemiyordum ne kadar şaşırsam da belli etmemeye çalıştım. Kadın benden küçüktü hastanın kardeşi ya da eşi falan olmalıydı çünkü elinde yüzük vardı. Benden ayrılıp hemen konuştu. "Çok teşekkür ederim, bana dünyaları verdiniz. Onu görebilir miyim?"

"Siz hastanın neyi oluyorsunuz?" Eğer birinci derece 'den akrabası değilse veya birinci dereceden akrabasının izni olmazsa yoğun bakıma ziyaretçi alınmaz, tabi ki de özel durumlarda doktor izni ile hastayı görebiliyordular prosedür gereği bu soruyu sormam gerekiyordu. "Ben nişanlısıyım 2 dakika bile görsem elini tutsam yeter." O 2 dakika onun için çok önemliydi keşke yıllar önce benimde, onu görebilecek 2 dakikam olsaydı ama ben o zamanlar sadece onun cansız bedenine sarılabilmiştim. Kendimi eskileri düşünerek yıpratmamak için hızla cevap verdim.

"Görebilirsiniz, adınız nedir? Birazdan sizi içeri almaları için bilgi vereceğim."

"Adım Ela. Tekrardan çok teşekkür ederim doktor hanım." Bunu söylerken çok mutluydu ama çok solgun görünüyordu.

"Bu benim görevim Ela Hanım teşekkür edilecek bir şey yok, hemşireler gelene kadar biraz oturun." Gözleri parlıyordu, tebessüm ettim ve merdivenlere doğru yürümeye başladım. Ben Ela ile konuşurken Doğan Abi'nin, Güntekin diye hitap ettiği bana gereksizce sesini yükselten yüzbaşı, o süre zarfında bir kez olsun bile gözlerini benden ayırmamıştı. Bunun farkındaydım ama o tarafa hiç bakmamıştım, eğer baksaydım, kendimi tutamayıp o ameliyata girerken şaşkınlıktan diyemediğim her şeyi söylerdim ve o kaba adam' da altta kalmazdı. Ya soyadı Güntekin'di ya da lakabı, Doğan Abi'nin ona bu şekilde seslenmesine şaşırmadım desem yalan olurdu. İlk günümden sorun çıksın istemiyordum ve onla aramda bir tartışma çıkması orada bulunan tüm hasta yakınlarını etkilerdi.

Aşağı kata inince ameliyatta görev alan ameliyat hemşirelerinden birini gördüm. Bu hemşire ameliyata giren diğer kadın hemşire' den ve benden daha büyüktü. Kadının yanına doğru giderken beni fark etti ve bana doğru döndü ne söyleyeceğimi anlamak için konuştu. "Hocam?"

"Cihangir Soykamer'in nişanlısı Ela Hanım ameliyathanenin önünde bekliyor onu yoğun bakıma yönlendirebilir misiniz 5 dakika'yı geçmesin." Kafasını olumlu anlamda sallayıp konuştu. "Tabi ki de hocam." Durdu ve düşündü bir şey söyleyip söylememek arasında kararsız kalmış gibiydi sonra birden konuştu. "Hocam yanlış anlamazsanız, siz gelmeden önce tüm hastane sizin başarılarınızı konuşuyordu hepimiz pazartesiyi bekliyorduk sizin ile tanışmak için şimdi sizinle ameliyata girince daha çok konuşmaya başladılar gerçekten 'de dedikleri kadar varsınız. Benim adım Gülbahar, tanıştığımıza çok memnun oldum hocam."

KÜLDEN IŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin