Aynı gün öğle arasından önceki teneffüste yine aynı kırık bankta oturuyorduk.
"Çıkışta ne yapıyorsun?"
"Hey! Dışarı mı çıkacağız?hayret verici bu ilk teklifin!"
"Hayır aptal. Ben eve gideceğim. Senin ne yapacağını merak ettim."
Gözlerini devirdi.
"Ne eğlencelisin ama! Eve döneceğim ders beden eğitimi. Antrenmanım var dinleneceğim."
Zil çalınca soyunma odasına geçtim. Eşofmanlarımı giydikten sonra sıraya girdim.
Yine azar işitecektim. Voleybol oynamak istemiyordum ama beni zorla takıma koymak isteyen bir öğretmenim vardı. Ne hoş ama!
Atakan bana bakıp sırıtıyordu o da biliyordu az sonra olacakları. Yanına geçtim.
Esra Hoca yanımıza ulaşınca;
"İris?!"
"Evet hocam?"
"Neden üzerinde voleybol takımının forması yok?"
"Çünkü bırakmaya karar verdim hocam. Oynayamıyorsam zorlamaya gerek yok."
Zorlasam olurdu ama istemiyordum ve topa elimle hakimiyet sağlayamıyordum. Sıranın diğer ucundan bir kahkaha sesi duyuldu.
Ahu. Sınıfımızın fingirdeklerindendir kendisi.
"Yetenek özürlü Olduğunu kabullenmelisin o zaman!"
Umrumda değildi o. Ama Atakan kulağıma eğilip;
"Haydi şu kıza göster bakalım yetenek özürlü kimmiş!"
"Hayır. Buna gerek yok."
"Ne yani Şunun laflarının altında mı kalacaksın? Hah! Sen bu değilsin bebeğim."
"Dibimde şeytan gibi söylenmeyi kes!"
Güldü
"İyi sen bilirsin."
Kaşlarım çatıldı.
"Hocam takım formasını giyinip gelebilir miyim?" Dedim. Ve bunlar ağzımdan isteksizce dökülmüştü.
Tekrar dolabımı açıp mor Şort ve sarı sporcu atletini giydim. Salona döndüğümde Atakan göz kırptı. Sadece dudaklarımı oynatarak
'Senden nefret ediyorum!' Dedim. Bana bir öpücük yolladı. Kafamı iki yana salladım.
"Atakan takımı topla yan tarafa geç!" Evet. Atakan Bet basketbol takımının kaptanıydı.
"Filiz sende egzersizlerden sonra antrenmanı başlat!" Esra hocanın komutlarıyla hareket ediyorduk. Filiz'de voleybol takımının kaptanıydı. Filiz'in komutuyla koşmaya başladık. Çok değil 5 dakika sonra yerde acıyla kıvranmaya başladım. Ahu çelme takmıştı.
"Ay! Çok pardon yanlışlıkla oldu ya!" Dedi yapmacık hareketlerle. Gözlerimi devirdim.
Bileğim kırılmış bile olabilirdi.
Filiz Yanıma koştu
"Ne oluyor?" Dedi
"Önemli bir şey yok bileğimi burktum." Dedi ki Atakan'da geldi
"Ne oldu?"
"Bileğimi burktum. Yok bir şey."
Ayağa kaldırmaya çalıştı ağzımdan 'ah' diye bir inleme çıkınca
"Of! Ne yaptın kızım sen kendine?" Dedi. Şu an cidden acıdan Ölmek üzereydim. Beni hemen kucağına aldı.
"E beceremiyorsan oynama demiştim." Dedi ahu
"Sen işine bak lan!" Diye çıkıştı Atakan. Kız neye uğradığını şaşırdı birden. Geri çekilip kaşlarını çattı. Filiz revire gitmemiz için izin almıştı. Koridorda Yürürken
"Şşş?"
"Hı?"
"Iı şey Ahu var ya..."
"Hı var."
"Şey.. ben onunla yatmıştım"
Gözlerim pörtleyecekti.
"Ne? sanki daha önce de yaptığımı bilmiyordun!"
"Hayır bilmiyordum. Sadece Flört ediyorsun sanıyordum!"
"Saçmalama kızım! Flörtten nasıl zevk alabilirim?"
"İğrençsin!" Dedim suratımı buruşturarak. Revire varmıştık. Beni sedyeye bıraktı az sonra hemşire geldi
"Ne oldu?"
"Ayağımı burktum."
"Uzat bir bakayım." Dediğini yaptım.
Biraz eliyle müdahale etti.
"Çok zorlamışsın.morarır bu. Biraz buz tutarız sonra bandaj sararım ama Yarin okula gelme dinlen. Liflerine de zarar vermiş olabilirsin." Hemşirenin uzun bilgilendirmesinden Atakan bayılacak duruma geldi. Hemşirenin getirdiği buzu bacağımda sabit tutamayınca Atakan el attı. Arda -Atakan'ın takım arkadaşı- içeri daldı
"Oğlum niye telefonunu yanına almıyorsun kaçtır çalıyor!"
Atakan ekrana baktı bana gösterdi. Annemdi.
Telefonu ben açtım
"Efendim?"
"Neredesin İris? Seni kaç kere aradım haberin var mı?"
"Spor salonundaydık anne. Duymamışım."
"Bir daha tekrarlanmasın! Ayrıca nöbet listesi değişmiş bu akşam yokum yemeği dışarıdan iste."
"Tamam. Görüşürüz."
Atakan merakla bakıyordu
"Önce telefonlara bakmadık diye kızdı sonra nöbette olacağını söyledi." Diye özet geçtim
"Senle kalmamı ister misin?"
"Nasıl istersen. Aslında iyi olur."
O sırada hemşire geldi elinde krem ve bandaj vardı. Krem soğuk olduğundan ürperdim. Kremi pamukla yayıp bandajı sardı.
"Rapor yazıyorum eve geç yarın da gelme."
Atakan'la tekrar aşağı döndük üzerimi değişip çıktığımda Filiz'i gördüm. Gülümsedik.
"Daha iyi misin?"
"Evet. Sağ ol. Rapor aldım Atakan'la eve gedeceğiz."
"Tamam. Ahu adına özür dilerim." Dedi utana sıkıla. Şaşırdım
"Ah hayır sorun değil hem senin hatan değildi. Özür dileyeceğin bir durum yok."
Böyle mi denirdi bilmiyorum. İletişim problemi olan biri için son derece iyi konuşmuştum. Bence. Ardından takımdaki kızlardan biri gelip onu çağırdı.
"Kendine iyi bak sonra görüşürüz."
"Görüşürüz."
5 senenin ardından yeni bir arkadaş mı? Hazır olduğumu sanmıyorum.
Çantamı alıp çıktım. Atakan kapıda bekliyordu. Yürürken zorlanıyordum ve çok yavaştım Atakan bana bakıp gözlerini devirdi. Yanıma gelip bir anda kucağına aldı.
"Küçük Hanım sizi bekleyemem." Dedi. Güldüm. Arda arkamızdan yetişip çantaları arabaya koydu ben de arabaya binince eve gidebilirdik. Radyoyu açtı. Müzik zevklerimiz birebir aynıydı. Şu an çalan şarkı da 'Lykke Li- Until We Bleed' di. Eve varınca neni tekrar kucağına aldı. Cebimdeki anahtarı ona verdim kapıyı açıp içeriye taşıdı beni salondaki üçlü bej rengi koltukta bıraktı. Kendisi de yanımdaki koltuğa oturdu. Az sonra
"Şu takım kurucu kız... Yeliz?"
"Filiz." Diye düzelttim onu
"Ha aynen. Çok güzel değil mi?"
"Ne bileyim."
"Aptal dikkat etmedin mi?"
"Kızlar ilgi odağım değil."
"Sanki erkekler çok çekiyor ilgini!"
Ona ters bir bakış attım.
"Haydi ama İris yalansa yalan de. Hayatındaki tek erkek benim. Kaç tane erkek arkadaşın oldu? Onu geçtim benim dışımda kiminle konuşuyorsun? Hiç kimse. Neden? Buz gibisin. Ben konuşmazsam tek kelime etmezsin tüm gün. Öyle değil mi?"
Önce şaşırsamda sonra hak verdim ona. Haklıydı bir o vardı. Babam bile yoktu!
Annemle sevgiliyken hamile kalmış babam benle kendisi arasında bir seçim yapmasını istemiş annemden. Annem beni seçmiş. İlk aşkından vazgeçmiş. Okulunu dondurup bana bakmaya başlamış. Tüm akrabalarımız sırt çevirmiş bize. Ben biraz büyüyünce tekrar okuluna devam etmiş en yakın arkadaşı Leyla Abla ile bana bakmışlar. Benim için çok şeyden ödün vermişti ve pişmandı.
İç çekerken kafama darbe aldım
"Ağzına vuracağım şimdi ne oldu?" Demesiyele gözümde biriken yaşlar süzüldü be bir kaç damlası boşluğa düştü. Atakan bana bakıp suçlulukla sarıldı bana. Ben de kollarımı ona doladım.
"Hani dedin ya 'Hayatındaki tek erkek benim' diye sen bırakma beni tamam mı?"
"Tamam tamam bebeğim. Bırakmak yok ağlama ama tamam?" Daha sıkı sarıldım ona.
"Yeter bu kadar duygusallık bünyem kaldırmıyor lütfen. Ayrıca açım ne yapacağız?"
"Annem yemek bırakmamış dışarıdan isteyeceğiz."
"Toplaması kolay bi şey olsun. Pizza isteyelim direk." Dedi esnerken. Onayladım onu. Arayıp sipariş verdi.
"Atakan bu akşam burada kalsana?"
Daha çok soruydu bu
"Daha okulda tamam dedim ya eşek hem çok şanslısın bu gece 'Atakan'la fantastik bir gece' klasiği olacak!" Dedi gururla. Ona gülerek baktım.
"Tabii önce bir şeyler yapalım ne yapmak istersin?"
"Bilemedim. Sohbet falan etsek?"
"Oo yine çok eğlenceliyiz bakıyorum!"
"Of Atakan!"
DVD'lere bakmaya başladı
"Bunlar ne lan hep belgesel film yok mu sizde?"
"Ben internetten izliyorum burayla ilgilendiğim yok biliyorsun."
Gözlerini kısıp baktı.
"Haa dur geçen bi film almıştım. Eski bir film ama güzel arabada unutmuştum bak çok şanslısın!" Deyip çıktı evden az sonra çantaları da alıp gelmişti. Onun ardından pizzacı geldi. Atakan bizim evi kendi evi gibi bildiğinden her yere girebiliyordu. Mutfağa gidip kola şişesiyle bardak getirdi filmi taktı. Sanırım şu an dünyanın en rahat insanıydım.
"Filmin adı ne?"
"Mavi En Sıcak Renktir. Lezbiyenlikten bahsediyordu sanırım."
Her şeyi halledip yanıma oturdu. O kadar yavaş yiyorduk ki.
Filmin ortasına doğru Lykke Li' nin 'Follow River' şarkısı çalınca ikimiz beraber eşlik edip güldük. Zaten film bitince yemeğimizi de yeni bitirmiştik.
"Ohaa! Sonu sonu hiç beklediğim gibi değildi!"
"Benim de neden Emma Adele'e geri dönmedi. Çok saçma!" Dedi kafasını iki yana sallayarak. Sonra esnedi. Hayır sorun esnemesi değildi. Esnemesinin yarım saat sürmesiydi.
"Uyuyalım be çok uykum var."
"Evet 'fantastik' gecenin sonuna geldik ha?"
Dedim alayla
"Alay etme lan. Yoruldum bugün!"
"Tamam şaka yaptım zaten."
Beni odama kadar taşıdı yatağa yerleştirdi. Yatın okula gitmeyeceğimizi hatırlatıp uzun mavi koltuğa uzandı.
"Hey ne yapıyorsun orada?"
"Uyuyacağım."
"Saçmalama Atakan! Gel buraya!"
"Olmaz kızım öyle yan yana kardeşimsin benim."
"Tamam işte gel bak zaten tüm gün beni taşıdın belin tutulur gel haydi." Resmen yalvarıyordum.
"Olmaz."
"Haydi Atakan bak köşede uyursun gel haydi hem farklı yorgan örteriz haydi!"
Yatağım çift kişilikti sorun olmazdı ki!
"Pekâlâ nerede 'farklı yorgan'ın?"
"Dolabın üst kısmında aç bak."
Yorganı alıp yanıma uzandı. Yanağımı öpüp iyi geceler diledi 'Hayatımdaki Tek Erkek'.Oy ve yorumlarınıza ihtiyacım var :)