Bugün annem gelecekti. Beni okuldan babam aldı beraber annemi almaya gidecektik. Tuhaf bir histi; biraz buruktum ama heyecanlıydım da. Annemle babamı ilk kez yan yana görecektim. Hava alanında biraz bekledikten sonra görüş açıma, küçük mor bir valizle annem girdi. Özlemiştim onu, kokusunu, arada bir annelik yapmasını. Yanıma gelince kollarımı sardım; "Hoşgeldin." Sesimde neşe vardı sanki. Bu tonuna ben bile alışık değildim. Çoğu zaman ifadesiz olurdu. "Hoş buldum canım." O'da bana sarılmıştı.
Bir ara duraksadı. Kendimi geri çekip yüzüne baktım, gözlerini bir yere sabitlemişti, baktığı yere baktım; babam. Birbirlerine bakıyorlardı. Belki annem hâlâ seviyordu onu ama babam sevmiyordu. Buna emindim. Hayatı, eşi, Semih onlar mükemmeldi. Eminim babam hiç bir zaman annemi aramamıştır hayatının bir köşesinde hatta belki de onu bir hata olarak görüyordu. Babama yaklaşıp "Gidebiliriz." Dedim kafasını yerden kaldırıp bana baktı. Annemi görmek bile istemiyordu belki de.
Beraber annemi babamın ortaklarından olduğu otele bıraktık. Babamın anlattığına göre dedem çok hırslı azimli bir adammış ve babam hep onu örnek alıyormuş. Dedemin ona bıraktıklarına mislice eklemiş. Pek umrumda değilmiş gibi dinlesemde merak ediyordum.
Eve döndüğümüzde direk odama geçtim. Üzerimdekilerden kurtulmak için hamle yapacakken telefonum çalmaya başladı. Atakan arıyordu.
"Efendim?" Dedim tişörtün düğmelerini çözerken.
"Nasılsın,ne yapıyorsun?"
"İyiyim. Sen?"
"İyi. Beni özledin mi?"
"Tabii ki özledim." Dolaptan eşofmanlarımı çıkardım.
"Öyleyse yarın oradayım. Şu an valiz topluyorum." Sesi öyle heyecanlıydı ki. Yatağa oturdum.
"Neden bugün annemle gelmedin ki?"
"Şebnem Teyze'de mi orada?" Atakan annemi pek sevmezdi ve korkardı otoritesi yüzünden ve bu sesinden anlaşılıyordu. Şu an eminim ki suratını da buruşuktu.
"Evet." Dedim gülümseyerek. Bu duruma defalarca şahit olmuştum.
"Im.. Ben sonra gelsem olmaz mı? Mesela haftaya?" Diye geveledi.
"Olur tabi ki. Hem bende ailemin kopuk bağlarını keşfetmeyi düşünüyordum." Dedim alayla ama o benden daha umursar gibi göründü ve "yanında olmayı dilerdim." Dedi. Buruktu. Belki benim kadar, çoğu şeye şahit olmuştu.
"Yanımdasın zaten. Her şey somut değildir ki." Sırf konuyu dağıtmak için
"Bu hafta nereni kırdın, incittin bakalım?" Diye sorunca Güldüm.
"Abartma, duyanda her gün bir yerimi kırıyorum sanar." Kahkaha atışını duyunca istemsiz gülümsemem genişledi.
"Aynı ay içinde hem ayağını burkup hem de kolunu kırdın ve daha öncede defalarca sakatlandın."
"Im, tamam belki biraz sakarım." Dedi kabul ederek.
"İris, biraz sakar olan benim sen bildiğin hiç bir duyu organını kullanmıyorsun kızım." Deyip yine kahkaha attı.
"Üf tamam ya sakarım işte, dikkatsizim de." Deyiverdim.
"Seni çok seviyorum. Şimdi kapatmam gerek. Sonra görüntülü konuşuruz tamam mı?"
"Tamam. Görüşürüz." Deyip kapattım.Az evvel dolaptan çıkardığım eşofmanlarımı giyindim. Sonra aşağı indim. Sofra hazırlanıyordu. Sıla'da Merve'ye yardım ediyordu. Boş durmanın hoş durmayacağını düşünerek onlara yardım etmeye çalıştım. Zaten bir kaç şey taşıyınca bitti. Babam yukarıdan Semih'i çağırınca oturduk. Ben neredeyse 20 dakikada yiyip kalktım. Alışmışlardı zaten hemen bitirip kalkmama. Odama çıktım, o kadar yorgun hissediyordum ki biraz kitap okuyup hemen uyudum.
Sabah kahvaltıdan sonra hemen üstümü giyindim ve yanıma çantamı alarak aşağı indim. Babam hazırdı ve gazete okuyordu hâlâ. Boğazımı temizleyip, "Şey, ben hazırım. Gidecek miyiz?" Kafasını kaldırıp bana baktı. Sanki aklına yeni gelmiş gibi, "Evet, hadi gidelim." Dedi ve oturduğu yerden kalktı. Araba da ikimizde konuşmadık. Sonra annemin bizi beklediği kafeye girdik. Cam kenarında bir masadaydı, ben direk ona doğru yürüyüp babamı arkada bıraktım. Oturmadan bir kez daha sarıldım. Sonra babam geldi. Beraber oturduk. Annem, "Nasılsın bakalım?" Diye sordu bana. Gülümsemeye çalışarak, "iyiyim anne ama bir an önce başlayın istiyorum; nasıl tanıştınız? Nerede tanıştınız? Beni neden kabul etmedi her şeyi bilmek istiyorum. Lütfen." Bir an birbirlerine baktılar. Annem yutkundu sanki nasıl başlayacaklarını bilmiyorlardı ki garson imdatlarına yetişti. Onlar kahve istedi bense sadece ılık su. Siparişler gelene kadar masada ölüm sessizliği vardı. Sadece birbirimize bakıyorduk. Annem kahvesi gelince bir yudum aldı ve, "Üniversitedeydik. Arkadaş ortamında tanıştık. Aslında baban burada okuyordu ve sürekli bizim okula, Eskişehir'e geliyordu. Arada bir konuşuyorduk sonra bir anda samimi olmaya başladık, hoşlanmaya başlamıştım. O'da bana ilgi gösteriyordu. Sonra aramızda güzel sandığımız bir şeyler olmaya başladı. Numaralarımızı aldık, sık sık konuşuyorduk ve Eskişehir'e daha çok gelmeye başlamıştı. Seviyordum onu. Ama bunu sadece kendim için diyebilirim çünkü baban zaten evliydi." Deyip sustu. Gözlerinin dolduğunu gördüm ama biliyordum ki asla ağlamazdı özellikle babamın yanında.