5- HATIRLAMAK

13K 1.7K 993
                                    

Bölüm şarkısı: Broken- Krobak

Geçen sene bu aylarda çığlıklarla gözlerimi açmıştım, ilk annemin daha sonra da kız kardeşimin sesini algılayıp odadan çıktığımda gecenin bir saatinde ikisinin de çığlık çığlığa ağladığını gördüm.

Yirmi yaşındaki kuzenim şehit olmuştu.

Bir alt sokağımızda oturan halamın oğlunun şehadet haberi gece vakti gelmişti, annemleri babama bırakıp üzerime bir şey almadan ayakkabımı giyinip sokağa fırlamıştım. Tüm mahalle dışarıdaydı, insanlar bağırışlara uyanmışlardı.

Halamın evine vardığımda kalabalığın yeni yeni toplandığını gördüm, yerde çığlık çığlığa ağlayan halamın yanına koşarken hemen karşı sokaktan gelen kişiyi görünce duraksamıştım.

Cihan, soğuk havaya rağmen beyaz kısa kollu tişörtü ve gri eşofmanıyla gözlerinden uyku akarken aynı benim gibi büyük bir hızla, yanındaki arkadaşlarıyla halamın evinin önüne gidiyordu.

Düşman olmamıza rağmen benden bile önce evden çıkıp oraya gelmişti, üç gün boyunca kapının önünden ayrılmamış her şeye yardım etmişti. Belki de ailedeki insanlardan daha çok.

Şimdi ise o halam bile onun gazi olmasına, aklını kaybetmesine üzülmüyordu.

O bile üzülmekten karşımda bana kırgın biçimde bakan Sezer'in üzülmemesine şaşırmamam gerekiyordu.

"Abicim anlıyorum," dedi Sezer, beni düşüncelerimden aniden çıkardı. Ona dikkat kesildim. "Bu halinden zevk almıyorsun onun bak bu sıkıntı değil. Ama sen üzülüyorsun amına koyayım."

Dehşet bir şaşkınlıkla, suçlar gibi konuşmuştu. İstifimi bozmadan yüzüne baktım.

Neden benim düşmanlığım diğer insanlar için daha büyük bir problem oluyordu ki? Hak verdiğim bazı konular vardı, bana hep 'Sen kimseye kin tutamıyorsun, Cihan istisna.' derlerdi, şimdi dönüp bakıyordum. İstisna değildi, ona olan kinim artık yok gibiydi.

Tabi bunu söylemeye ve göstermeye çekiniyordum. Neden çekindiğimi ben bile bilmiyordum. Yıllardır sırf ikimizin düşmanlığı yüzünden insanlar birbirine düşmüş, yüzlerce kavga olmuşken şimdi çıkıp ateşkes ilan ettim demek onlara haksızlık gibi geliyordu.

Öyle boktan bir durumun içindeydim ki cevap vermeden önce oflayıp alnımı kaşıdım. Sezer gözlerini bana dikmiş her hareketimi dikkatle izliyordu.

"Sikeyim, üzüldüğüm için kendimi suçlu hissediyorum resmen." sonunda kendi ağzımla itiraf ettiğimde birkaç saniyelik sessizlik oluştu. Sezer zaten bildiği şeyi benden duyunca sıkıntılı nefes aldı.

"Biliyordum üzüldüğünü, bakışlarından bile belli. Üzülme, merhamet etme desem de anlamayacaksın. Ama sana şunu söyleyeyim Yiğit, en azından insaf etme."

"Bir şey yaptığım yok zaten." dedim yalnızca.

"Sen şimdi ona iyi olacaksın ama emin ol birkaç aya iyileştiğinde yine eski haline dönecek, seni öldürmek için sokağın başında işten dönmeni bekleyecek."

Eskiden yaşadığımız olayları örnek vererek konuşuyordu, bana hatırlatmak için. İşe yarıyordu, anlık öfkem yeniden harlanıyordu ama ateş o kadar zayıftı ki hemen geri sönüyordu.

"Her neyse, biliyorum ne demek istediğini. Merak etme sen."

"İyi bakalım." dedi emin olamayarak.

Oturduğumuz banktan dakikalar sonra kalktık, hava kararmadan mahalleye konuşa konuşa yürürken en azından kırgın arkadaşımın gönlünü aldığım için biraz rahattım.

"Yarın işin var mı Aynur abla gelecek sabahtan."

İsim olsa bile artık yoktu çünkü her geldiğinde beni yanında görmezse kendisini karşılamaya giden insanlarla beraber dükkanı basıp beni oradan çıkarıyordu. Hayatımda gördüğüm en deli dolu insandı. Gurbette olduğu için buraya ayrı düşkündü.

"Yok, karşılamaya giderim."

Önceden onu havaalanından almaya bir Cihan, bir ben giderdik. Kendi sıramızı şaştığımız hiç olmazdı.

Mahalleye vardığımızda kahvenin önünün dolu olduğunu gördüm, yine herkes yığılmıştı kahveye. Önünde bir dolu çocuk vardı, kendi aralarında oyun oynuyorlardı.

Kahvenin önüne varmıştık ki Cihan'ın oturduğu binanın dış kapısı açıldı. Tesbihimi sallayıp göz ucuyla oraya baktım, yine kız kardeşi kolundan tutmuştu. Cihan'ın üzerinde siyah tişört, altında ise aynı renkte kargo pantolon vardı. Saçları uzamaya başlamıştı.

Kafası yine eğikti, kardeşi tutmasa da kendi başına yürüyebilirdi. Kardeşi sadece yalnız olmadığını hissettirmek için koluna giriyor olmalıydı.

Kardeşi kafasını kaldırıp Sezer'i görünce ilk duraksadı, sanki abisini geri içeri götürecekti. Ardından gözleri bana değdiğinde rahatladı sanki, yüzünden bile anlaşılıyordu.

Rahatsız olmuştum bu duruma.

İkisi yürümeye devam ederken bize doğru geliyorlardı, Sezer hiç sesini çıkarmadı. O da buluşmaya korkuyordu sanki, ben yanında olduğum için.

Rahatsızlığım ikiye katlandı, kaşlarım çatıldı.

Çocuklar gülüşmeye başladılar, aylar önce abi diyerek peşinde dolandıkları adama. Cihan sakince yürürken hemen biraz gerisinde çocuklar hareketlenmeye başladı. Saniyeler sonra fark ettim ellerindeki torpilleri.

Kaşlarım daha da çatıldı, dudaklarım aralandı onlara seslenmek için. Ama hiçbir şey demeden geri sustum.

Zaten çocuklar saniyeler içinde torpilleri bir bir yakıp onun arkasına fırlattılar. Hepsi bir bir, ses çıkararak patladı.

Cihan sesleri duyduğu anda kafasını hızla kaldırdı, boğazından korku dolu bir inilti kaçtı. Kolunu kardeşinden kurtarıp kolunu kardeşinin kafasına koyup eğdi, kendini siper etti.

Nefes nefese etrafına baktı, elini beline doğru attı. Silahını arıyordu sanki.

Yüzünde birkaç saniyede olsa eski Cihan'ı gördüm, eskisi gibi güçlü duruyordu.

Çocuklar kahkaha atarken silahının olmadığını anlayınca kardeşine sıkı sıkı sarılmaya, onu hayali ateşten korumaya devam etti.

Bunu izleyen bazı insanlar gülerken, bazıları ise çocukları kovalamaya başlamış Cihan'ın yanına gitmek için hareketlenmişti.

Halamı gördüm uzaktan, iki tane kadın vardı yanında. Bu olana gülüyordu.

Hiç istifimi bozmadan birkaç adımda yerde korkuyla kardeşine sarılmış adamın yan tarafında bir elim cebimde, bir elimde tesbih öylece durup baktım.

Mahalleli yanlarına gelmeden önce kafasını kaldırdı Cihan.

Benimle göz göze geldi.

Saniyelerce gözlerimiz ayrılmadı, sanki uzun zaman sonra beni yeni görmüş ve hatırlamıştı.

O yerde kafasını kaldırmış bakarken, ben yukarıdan gözlerimi ona doğrultmuştum.

Cihan düşmanı ile uzun zaman sonra karşılaşmıştı.


MECZUP Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin