Gecenin bir yarısı tek başıma, soğuk havayı içime çekerek mahallede yürürken arkamda bıraktığım sokak ışıkları kapanıyor hemen önümdekiler açılıyordu.
Elim donsa da tesbihimi çevirmeye devam ediyordum, stresimi azaltıyordu. Düşüncelerimi dağıtmamı sağlıyordu.
Düşmanım düştüğünde bir tekme atmam gerekiyorken günlerdir düştüğü için üzülüyordum. Bu öyle kolay bir şey değildi benim için.
Özellikle askerdeyken bu hale düşüp, gazi olarak döndüğü için daha ayrı üzülüyordum. Belki olayın içinde bu yön olmasaydı, vicdanımı rafa kaldırabilirdim.
Şimdi bunu yapamıyordum.
Karanlık sokağa döndüm, ışık açıldığı sırada karşı taraftan gelen bir beden görünce hafifçe kaşlarım çatıldı. Hızlı yürüyen beden yaklaştıkça yüzünü net gördüm.
Cihan.
Çatık kaşlarım havalandı, adımlarımı durdurdum. Bu saatte yanında kimse yokken dışarıda ne işi vardı?
Ayakları çıplaktı, üzerine bir ceket bile geçirmemişti. Bir şeyden kaçıyormuş, yetişmeye çalışıyormuş gibi hızlı yürüyordu.
Yaklaştıkça benim önünde olduğumu bile fark etmiyordu, kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Tamamen dibime geldiğinde aslında acıyla korkuyla cılız bir şekilde inlediğini gördüm.
Dışarıda olduğunun farkında bile değildi belki de.
Yanımdan geçip gidecekken geriye doğru bir adım atıp önüne çıktım, kollarına elimi koydum.
"Cihan."
Kollarını benden kurtarmaya çalışıp yoluna devam etmek istediğinde bu sefer daha sıkı tuttum, ona sesleniyordum ama cevap vermiyordu. Onu tuttukça siniri ve korkusu daha da büyümüştü.
Orantısız gücüyle beni itmek istediğinde geriye doğru bir adım attım ama yine de bırakmadım, şimdi boğazından acı dolu feryadını daha sesli duyuyordum. Nefes nefese kalmış, hızlı hareketler yaparak elimden kurtulmaya çalışıyordu.
"Cihan," dedim sert sesimle, elimden kurtulmaya çalışan adama sesimi duyurmak için. "Kendine gel."
"Bırak, bırak..." dedi, uzun zamandır ilk defa konuşuyordu. "Öldürme, öldürme."
Kaşlarım çatıldı, kafasında kiminle konuşuyorsa ona yalvarıyordu sanki.
"Hayır hayır, boyun eğme." dedi bu sefer.
Ağlamaya başladı, soğuk havayı ciğerlerine öyle çekiyordu ki can çekişiyor gibiydi. Gücü tükenmiş gibi kendini yere bırakır gibi oldu, uyuşturucu krizine girmiş gibiydi. Yere düşmesine izin vermeden sıkı sıkı tuttum.
Boğuluyor gibiydi.
O sırada karşı taraftan koşarak, ona seslenerek gelen kız kardeşi ve babası nefes nefese kalmıştı. Beni gördüğünde kız kardeşi adımlarını yavaşlattı, soluklanmak için.
Babası sinirle üzerime koşarken Cihan'ı bırakmadan olanların şaşkınlığıyla adamın gelişini izliyordum. Cihan kendisine zarar vermesin diye belinden sıkıca sarılmış, beni aşıp gitmesine engel oluyordum.
"Cihan!" dedi babası azarlar gibi, oysa az önce korkmuş ifadesi vardı. Beni görünce yine sinirlenmişti.
Yanımıza geldiğinde oğlunu kendine doğru çekti, Cihan'ın boyu ondan daha uzundu. Babası ani hareketleriyle ona daha zarar veriyordu sanki.
"Sana mı kaldı oğlumu tutmak lan?" dedi yanında kendinde olmayan oğlunu tutmaya çalışırken, hâlâ bana laf yetiştiren adam.
Az önceki halimden sıyrılıp vücudumu dikleştirdim, dağılan gömleğimi ve ceketimi düzelttim. Hissettiğim üzüntünün aksine babasına pis pis güldüm.
"Eve kilitle o zaman dayı, kaçmasın."
Babası sinirle oğlunu bırakıp benim üzerime yürüyecekken kızı araya girdi, hem abisini hem babasını tutarken ağlar gibi çekiştirdi.
"Baba nolur, abimin durumu hiç iyi değil. Kendinde değil, eve götürelim. Sırası değil."
Babası gözlerini benden ayırmazken, etrafında dönen olaylardan haberi olmayan krize girmiş Cihan ağzından acı dolu bir ses çıkardı. Babası kendine gelirken oğlunu sıkıca tuttu, bana bakıp kafasını tehdit eder gibi sallayıp arkasını döndü.
Kızıyla beraber zorla yürüyen oğlunu sıkıca tutarak evlerine götürürken, olduğum yerde onları izledim.
"Hay senin aklını sikeyim ben, bela oldu başımıza." Babasının sesini duydum, Cihan'ın beline vurduğunda dişlerimi sıkıp bir adım attım ona yetişmek için.
Kendimi durdurmak zorunda kaldım, öfkeden deliye dönmüş bir halde arkasından bakarken tesbihimin boncukları sıkıyordum.
Kızın babasına kızarak bağırdığını duydum.
Babası kendinde olmayan Cihan'ı sinirle götürürken arkasından gidip ona bir yumruk atmamak için kendimi sıktım.
Kasılan vücudum, tesbihin dağılan boncuklarıyla kendine geldi. Boncuklar sokağa dağılmışken ben büyük bir öfkeyle karanlık sokağa bakıyordum.
****
Babası çok kötü aq
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP
Novela JuvenilMahallede düşmanının askerden dönmesini bekleyen Yiğit, hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır.