Tek değil, birlik olursak yapabiliriz. Tek başıma geçemem, yanımda olman gerek. Seçmeleri tek geçemeyiz, birlik olmamız gerek. Aynı hayat gibi. İnsan hiçbir şeyi tek başaramaz, birinin yanında olması gerek. Bir kere beden bile dayanamaz. Yanımda ol, sakın gitme o yüzden.
"Stüdtoya vardık." "Şu karşısı" dedi Caner.
"Nasıl yani yeri değişti mi?" Dedi Serhat.
"Evet oğlum." Dedi Caner oğlumu argo şekilde kullanarak.
"Gelin, şuradan." Dedi Serhat.
"Tamam geliyoruz!" Dedim heyecanla.
Stüdyoya doğru yürüyorduk. Serhat ve Caner bizim önünüzdeydi. Onlar burayı biliyordu çünkü.
"Oha çok büyük!" Dedim.
"Tabii ne sandın?" Dedi Serhat. Bir beş saniye boyunca stüdyoda durduk. Sonra Caner'in Telaşla bağırması duyuldu kulaklarımızda.
"BİR DAKİKA SAAT KAÇ?!" Dedi Caner telaşlı bir şekilde.
"10 DAKİKA VAR!" Dedi Ege.
"Hadi acele edelim!" Dedim koridora koşarken.
Seçmelerin nereden olduğunu bilmiyordum ama aklımdan 'Galiba şırası gibi görünüyor Ela, oraya gitmelisin.' Demişti.
"Nereye gidiyor yine bu koşa koşa?!" Dedi Serhat.
"İstediği yere koşar ve bence doğru yapıyor." Dedi Ege ve benimle beraber o da koşmaya başladı. Arkamızdan bağırdılar;
"Önce sola sonra sağa dönün, önünüzde uzun bir koridor olacak oranın sonu seçmelerin yapıldığı yer!"
"Tamamdır!" Diye bağırdım sesimi duyurmak amacıyla. 20 saniye boyunca koştuktan sonra bir sahne gördük. Cidden aşırı büyüktü. Size yemin ederim ki sanki farklı bir dünyaya açılmıştık.
1 dakika boyunca sahnenin büyüklüğünü ve bizim burada nasıl performans göstereceğimizi sorguladık. O anda bir ses duyduk.
"Ve şimdi Pirana grubunun seçmelerinden Ela Kızılay ve Ege Demirel!" Demişti sunucu. İkimizde kalakalmıştık. Nasıl olabilirdi? Seçmeler daha yeni başlamamış mıydı? Hızla sahneye koştum. Ege de benimle koştu. El eleydik. Kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı. Bir anda kendimi elimde mikrofon, binlerce insan bana bakıyor ve ben büsbüyük bir sahnedeyken buldum. Ne yapacaktım? Ne konuşacaktım?
"Ee öncelikle hepinize geldiğiniz için çok teşekkür ederiz ikimizde. Ege ve ben, yani. Seçmelerde gayet güzel bir performans sergileyeceğimizi düşünüyorum. İkimizinde ayrı performansları olacak. Umarım juriler beğenir. Ben Ela Kızılay, 14 yaşında ve 8. sınıfım bu arada. Ege'yi zaten tanıyorsunuzdur o kaydını erken girmişt-" Bir anda sözüm kesildi. Jurilerden biri sözümü kesmişti, biraz uzatmış olabilirdim evet.
"Artık başladak mı Ela Hanım. İlk siz başlayın isterseniz."
"Tabii ki siz nasıl isterseniz." Dedim ve açacağım müziği görevliye söyledim. Açacağım müzik 'Yaşlı Amca'nın 'Yıldızlara Bak' şarkısıydı. Müzik açıldı, sahnedeydim. Kenardan Serhat ve Caner'in koşarak geldiğini gördüm. Tam her şey güzel gidiyordu, kendime güvenim tamdı. İçimde yine de bir terslik olacağını hissediyordum. Şarkının sözleri gelmeye başladı;
Sonuna geldik,
Çocuk aklı ermez hiç
Her ayrılığa
Görmez olmasın gönül,
Unutmasın hikayeyi...
Tam bu sözleri duyarken başım biraz dönmeye başladı. Bir anda kalbime bir ağırlık indi. Nefes alamamaya başladım. Size yemin ederim, o an neler oldu bilemedim. Gözlerim karardı, başım zaten aşırı şekilde dönmeye başladı, bana ilgi çekmeye çalışıyor gibi şeyler söyleyeceksiniz ama gerçekten bayılmak üzereydim. Fakat yine de kendimi ayakta tutmaya çalıştım. Kafamdan milyonlarca düşünce ve endişe geçiyordu. Daha fazla dayanamadım.
"Kendini bırak, zorlama. Bayılacaksan da bayıl, en fazla ne olabilir ki?" Dedim içimden. Bıraktım kendimi. Tam bayılacakken Serhat, Caner ve Ege'nin sahneye atladığını gördüm. Her yanımızda kamera vardı. Seçmelerde ve sahnede olduğumuz için canlı yayın yapılıyordu. Onlar ona rağmen beni düşünüp sahneye atlamışlardı. Ege beni tam yere düşecekken tuttu, Serhat ve Caner de konseptimiz buymuş gibi sahneye geçip dans etmeye başladılar. Gözlerimi açtım.
Yıldızlara bak,
Biz küçüktük
Diyordu şarkı, şarkının dediğini yaptım ve yukarıya baktım. Yıldız olmasa bile Ege vardı. Ege benim yıldızımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıt
Aventura14 yaşındaki Ela, müzik öğretmeninden aldığı kağıtla hayatında yeni bir sayfa açmak ister,fakat bazı işler ters gider...