✧5. hafta
Hyunjin, eve döndüğünde, bunu fark etmemiştim. Saat çoktan gece yarısına geliyordu ve ben banyoda ağlamakla meşguldüm.
Hyunjin'in yokluğu, karnımdaki sen, vermek zorunda olduğum karar iyice bastırıyordu omuzlarımdan aşağıya doğru. Ve bir de, bulantı ilaçları işe yaramıyordu artık. Hiçbir şey yiyemiyor, bomboş midemi de boşaltıyordum sürekli.
Banyonun kapısı bir anda Hyunjin tarafından açıldığında, berbat bir haldeydim.
Sırtımı klozetin yanındaki mermer duvara dayamıştım. Gözlerimden şarıl şarıl yaşlar akıyordu. Saçım başım dağılmış, son bir saatimi öğürerek geçirdiğimden sırılsıklam olacak kadar terlemiştim. Beni bu halde gördüğünde, endişelenmişti elbette.
Hızla yanıma çöktü. Sifonu çekemeden yığıldığım için klozetin içinde son çıkarttıklarım vardı. Bir klozete, bir de bana baktı. Ateşimi ölçmek istercesine elini alnıma koydu. "Hasta mısın Felix?" Diye sordu. Telaşlı ses tonunu, belki de ilk defa duyuyordum.
"Hayır." Dedim, ne kadar gücüm kaldıysa kullanarak. "Neredeydiniz?"
"Dün gece enerjimi atmak için koşmaya çıktım. Geldiğimde uyuyordun. Sabah da erkenden işe gittim. Biraz yoğun olduğundan, mesaiye kalmam gerekti." Dedi bir çırpıda.
Ya çok iyi bir yalancıydı, ya da telaşla hemen anlatmıştı olan her şeyi. Bilmiyordum, daha önce ona hiç sormamıştım.
Yüzüme yapışan saçları avuç içiyle geriye doğru sıyırdı. "Ateşin yok. Ne oldu?" Diye sordu aynı ses tonuyla.
Vücudum titriyordu. Yorgun ve bitap düşmüştüm. Ama Hyunjin'i görmemle biraz kendime geldim. Yanımda olması iyi hissettiriyordu. Kafamı kaldırdım, zor da olsa gözlerimi onun gözleriyle buluşturdum. "Özür dilerim..." Dememle, yeniden ağlamaya başlamam bir oldu.
Yanaklarımı iki elleriyle kavradı, kendisine yaklaştırdı. "Felix, ne olduğunu söyleyecek misin? Neden özür diliyorum?"
"Söyleyemedim..." Dedim, sayıklamaya benzer bir şekilde.
Ben böyle belli belirsiz konuştukça, Hyunjin'in endişesi giderek artıyordu. "Neyi söyleyemedin Felix? Ne oluyor, bir şey söyle artık çıldıracağım."
"Hamileyim ben..." Dedim kalan son gücümle. Karşımda, dağ gibi alfa donakalırken kafamı onun omzuna yasladım. Hareket etmiyordu, hissediyordum. Ama ben onun omzunda hüngür hüngür ağlıyordum.
Bilmiyordum tabi.
Hyunjin, o geceki konuşmayı çocuk istemediği için yapmamıştı. Broşürü gördüğünde, internetten araştırmıştı. Erkek omegaların doğum ve doğumdaki ölüm oranlarını gördüğünde, bana bunun olmasına izin veremeyeceğini düşünmüştü. Çocuk sahibi olmaktan değil, bir anlık zevk için beni böylesine zora sokmaktan korkmuştu. Bunu bana uzunca bir süre söyleyememişti pek tabi. Ama sorun değildi, beni önemsediğini biliyordum.
Banyodan çıkmadan yüzümü, terli vücudumu ıslak bir havluyla temizledi. Beni kucağına aldı, yatağa taşıyıp uzandırdı. Zaten öylesine bitkindim ki, öylece uykuya daldım.
Yine de, rahatladım. Bugün, babana ilk defa seni söyledim, minik oğlum.
✧
5 hafta, 1 gün
Sabah, gözlerimi Hyunjin'in "günaydın." Diyen sesiyle araladım. İster istemez içimde bir korku vardı. Saatin kaç olduğuna bakmak için kafamı yanımdaki masaya çevirdim. Yataktan doğrulacakken, eşim buna engel oldu. "Ne yapıyorsun?" Diye sordu, tebessüm ederek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pregnant Diary | Hyunlix [Omegaverse] ✓
FanfictionSevgili bebeğim, Ben, babalarından birisi Felix. Bugün sana olan hamileliğimin 4. haftası. Öğrendiğimin de 2. günü. Büyüdüğünde okuman için sana bu günlüğü tutmaya karar verdim. Unutmadan, ekleyeyim güzel oğlum. Bu sadece sana hamileyken tuttuğum ba...