5. Maske

25 1 2
                                    

Kadın yavaşça kapıdan içeri girerken o da oturduğu yerden kalkıp ciddi bir yüz ifadesi takındı. Kadın onu gördüğü an kaşlarını çatıp "Bir daha karşılaşmayacağımızı söylemiştin. Neden hala buradasın?" Dedi sinirli bir sesle. O ise kafasını yana yatırarak "Konuşmazsan bir daha karşılaşmayız demiştim." Dedi. Kadın derin bir nefes vererek konuşmaya başladı. "Dediğin gibi yaptım zaten." O ise sadece kaşlarını kaldırıp başını salladı. Kadın bu işten ve karşısındakinin konuşmamasından sıkılmış olacak ki "Artık karşıma çıkma. Polise bir şey anlatmadıysam oğlum için." Dedi ve onun konuşmasına izin bile vermeden kapıya doğru ilerledi. "Aferin." Dedi sakin bir sesle fakat sesinin sakin olması kadının içten içe korkmasını engelleyememişti. "Ama ben her zaman işimi sağlama alırım." Diye devam etti ve kadının arkasına döndüğü için göremediği silahın tetiğine bastı. İçi bile sızlamamıştı veya tetiğe basarken titrememişti kanla bulanmış elleri. Onun görevi başkasının üzerine basarak zirveye oturmaya çalışanları ortadan kaldırmaktı ve bunu yaparken karşısına çıkıp onu durdurmaya çalışacak kişileri de öldürmekten çekinmezdi. Durmayacaktı. İnsanların hakkını yiyip böbürlenenleri yok etmeden durmayacaktı.

⚫⚫⚫

"Alo Engin Karahan'la mı görüşüyorum?"

Gece gelen nottan sonra hızlıca eve gidip savcıyı aradım. Amacım başkomiserin numarasını almaktı. Telefon bir kez çaldıktan sonra kapandı. Görünüşe göre gece beşlere kadar çalıştığını ballandıra ballandıra anlatan savcı uyumaktan başka bir şey yapmıyordu. Güya gecelere kadar çalışıp kendimizi vermediğimiz için dosyalar geç kapanıyormuş. O an sanki savcı karşımdaymış gibi dilimi dışarı çıkartıp "yav he he!" Dedim. İkinci çalışta da aynı şey oldu. Üçüncü çalışta ise telefon düşüncelerimi kanıtlayan bir şekilde açıldı.

"Yav ne var gecenin bir yarısında arıyorsun kardeşim?" Sesi hem kızgın hem de uykuluydu. Ciddi bir ses tonuyla;

"Çok özür dilerim sayın savcım. Ben başkomiser Engin Karahan'in numarasını isteyecektim dosyayla alakalı konuşmak için. Sizi de uykunuzdan uyandırdım. Kusura bakmayın." Bir anda aklına daha önce dedikleri gelmiş olacak ki toparlamaya çalıştı. "Yok Sefa Hanım ne kusuru? Bende diğer komşuların dosyalarına bakıyordum belki gözümüzden kaçan bir şey vardır diye. Gözüm kapanmış." Son cümlesini söylediği an kendimi tutamayıp bir kahkaha patlattım. Kendimi susturmaya çalışırken yanda duran portmantoya devirdim. Onu tutmaya çalışırken yere kapaklanınca inledim.

"Sefa Hanım her şey yolunda mı?"

"İyiyim iyiyim." Ayağa kalkıp sessizce bir küfür savurdum.

"Siz bana numarasını verin. Erkenden konuşalım."

"Tabi tabi" dediğinde bende portmantonun devrilmesiyle yere düşen kalemle kağıdı elime aldım.

"Tamamdır savcım görüşmek üzere." Savcıya konuşması için zaman tanımadan telefonu yüzüne kapattım. Bahse girerim uyuklamaya başladı bile.
Numarayı tuslamaya başladığımda Engin'in yüzü geldi aklıma. O sorguyu ben aldım demesi, bıyık altından gülmesi. Her halinden sinir olmamdan mutlu olduğu belli oluyordu. Bu adamla bir daha karşılaşmak bile istemezken dosyayı onunla birlikte çözmek zorunda kalmam sinirime dokunmuştu.

"Alo Engin Karahan'la mı görüşüyorum?" Dedim. O ise beklediğim gibi sakin bir ses tonuyla cevap verdi. "Evet ben kiminle görüşüyorum?"

"Avukat Sefa Akçıl. Numaranızı savcıdan aldım. Katilin dosyasiyla ilgilenmek için konum atacağım. Yarın sabah orada buluşalım eğer sizin için de uygunsa." İtiraf etmeliyim ki uygun değil demesini isterdim.

Cinayet: Katil kim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin