6. Avcı ve Avı

30 1 5
                                    

İki kere tıklattığım kapıdan ses gelmeyince çantamdaki anahtarı çıkarttım ve kilide soktum. Yavaşça içeri girerken gözlerim Anka'yı aradı fakat ölüm sessizliğinden anlaşıldığı gibi evde değildi. Kapıyı kapatıp salona geçtiğimde kendimi koltuğa attım. Hala üzerimde olan çantamdan telefonumu çıkartıp rehbere girdim ve Anka'yı aradım.

"Alo?"

"Anka ben eve geldim. Nerelerdesin?"

"Markete gittim ya. Evde hiçbir şey yoktu. İnsan bir su bile koymaz mı ya?" Gülümsedim.

"Tamam, hızlı ol. Konuşmamız lazım."

"Ne ile ilgili?"

"Yılbaşı partisi ile ilgili."

"Tamam tamam. 15 dakikaya oradayım."

Telefon kapandığında hızlıca koltuktan kalktım ve telefonu masanın üzerine bıraktım. Odama girdiğimde açık olan pencereyi kapattım ve perdeleri çektim. Işığı açtıktan sonra giyinmek için dolaba doğru ilerledim. Altıma sıcacık tutan gri bir eşofman, üstüme ise boyunlu, aynı renk bir kazak geçirdim. Sabahtan beri tokaya hapsolmuş saçlarımı tokayı çıkartarak kurtardım. Dağınık bir topuz yaptıktan sonra ışığı kapatıp salona geçtim. Masaya koyduğum telefonu alıp tekrar koltuğa serildim. Babaannemi evine götürüp yemeğini yaptıktan sonra basına Şebnem'i dikmiştim. Ne kadar istemese de babaannemi ikna etmeyi başardıktan sonra oradan çıkmış eve gelmiştim. Şimdi ise iki gün sonra yapılacak partiyi düşünüyordum. Er ya da geç bu parti yapılacaktı ama bu kadar hızlı olması beni endişelendiriyordu. Tek bir hareketimle bütün planı suya düşürebilirdim. En önemlisi katil bana sürekli not gönderdiğine göre beni elbette izliyordu. O yüzden ona bir değişiklik olduğunu çaktırmamalı, normalde nasıl davranıyorsam öyle davranmalıydım. Kapının hızlıca açılıp kapanmasıyla düşüncelerimin arasından sıyrıldım. Anka gelmişti. Anka'nın oflaya puflaya içeri gitmesi hoşuma gitmiş olacak ki kendimi yüzüne doğru sırıtmaktan Alıkoyamıyordum.

"Sen anca yat zaten. Ama bu ilk ve sondu. Ben bir daha alışveriş falan yapmam." Dedi sinirli ve net bir ses tonuyla. Dalga geçmediği belliydi ve bu hali beni daha çok güldürüyordu. Hala sırıttığımı görünce gözleri yuvalarından çıkacakmış gibiydi.

"Kime diyorum ben?" Ayağındaki terlikleri çıkarttı ve bana doğru fırlattı fakat hızlı davranıp yastığı kendime siper edince kurtuldum.

"Tamam tamam. Bir dahakine birlikte yaparız." Diyerek sakinleştirmeye çalıştım ve bana doğru fırlattığı terliği iade ettim.

"Sen benimle konuşacaktın?" Dediğinde hemen partiyi hatırlattı. Yattığım koltuktan doğrulup Anka'ya döndüm.

"Babaannemi evine götürürken başkomiser aradı," Ee dermiş gibi baktığında durmadan devam ettim.

"Parti iki gün sonra kendi evinde olacakmış."

"Nasıl bu kadar hızlı ayarlandı ya?" Bilmiyorum dermiş gibi dudaklarımı büzdüm.

"Asma artık suratını. Kimseye bir şey olmayacak Sefa." Omzumu silktim.

"Ama bunun bir garantisi yok. Eğer güzel oynayamazsam her şeyi mahvederim. Ayrıca hepimizi bir araya toplamak ne kadar mantıklı onu düşünüyorum."

"Bunu sen kabul ettin." Haklıydı. Ama bir yandan da bu fırsat bir daha elimize geçmeyebilirdi. Belki de sadece bu yüzden kabul etmiştim.

"Öyle fakat," duraksadım. Neden kabul ettiğimi ben bile bilmiyordum ki. O an öyle yapmam gerektiğini hissettim ve kabul ettim. Bu hep böyle olmuştu. O an ne hissedersem öyle yapardım.

Cinayet: Katil kim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin