Selamlar. Bölüme başlamadan önce birkaç şey söylemek istiyorum. Öncelikle Okyanus 1 haftada 3.000 okumaya ulaştı. Hepinize teşekkür ederim. Ama yine de emeklerimin karşılığını almadığımı düşünüyorum. Bir önceki bölüm 630 okuma ama yalnızca 90 oy var. Elbette kitaplarımın hiçbirini oy için yazmıyorum. Ama yine de böyle kısa bir sürede çok okunan kitabımın oylarının da yüksek olmasını istiyorum ve bence haksız da sayılmam. Bu yüzden artık sınır koymak zorundayım. Merak etmeyin, sınır geçildiğinde çok bekletmeden bölüm atarım. Şimdiden teşekkür ederim.
Bir de kafa karışıklığı durumları olmuş. Bazılarınıza ulaştım bu konu ile alakalı. Öncelikle şunu söylemek isterim ki daha yolun başındayız, zamanla, bölüm bölüm bazı şeyler açıklığa kavuşacak. Yine de elimden geldiğince kafanızın karışmasını engellemeye çalışıyorum. Yine sorularınız olursa bölümün sonunda instagram hesabım var. İstediğiniz zaman, istediğiniz saatte yazabilirsiniz. Seviliyorsunuz.
Sınır: 180 oy ve 25 yorum.
...
...
4. Bölüm
Sıcak dudaklarını sertçe dudaklarıma bastırırken ne yapacağımı bilemeyerek anlık bir şokla gözlerim irice açıldı. Tam onu itmek için kollarımı kaldırdığında göz göze geldik. Gözleri alev alevdi. Kendimi geri çektiğimde gözlerimiz hala ayrılmamıştı.
"Gençler, kaçamak yapmak için biraz yanlış zaman sanki," dedi bir adam. Sesi benim arkandan geliyordu ve Okyanus bu yüzden susmamı istemişti.
Eğer o fark etmeseydi ya da beni bir şekilde susturmasaydı her şey mahvolabilirdi ve buradaki serüvenim daha başlamadan bitebilirdi. Ben utanmış gibi arkamı döndüğümde kilolu, beyaz saçlı, takım elbiseli bir adamla karşı karşıya geldik.
"Vay, bu güzel kız da kim?" Okyanus hemen kolunu belime yerleştirdi.
"Özel bir konuğum diyelim." Ben kibarlık olsun diye adama gülümserken Okyanus'un sesi buz gibiydi. Anlaşılan bu adamı pek sevmiyordu.
"Sevgilini diğer herkesle tanıştırmak istemez misin? Eminim yöneticinin sevgilisini tanımayı herkes ister." Bunu daha çok öneri gibi değil de Okyanus'u köşeye sıkıştırmak ister gibi söylemişti ve bu benim hiç hoşuma gitmemişti.
Okyanus'un belimdeki eli sertleşirken ben de ne söyleyeceğini bekliyordum. Eğer şuan ben konuşursam işleri çıkmaza sokabilirdim.
"Ben de bunu yapmayı planlıyordum. Hadi gidelim sevgilim," diyerek başımın üstünü öptü. Bozuntuya vermemek adına gülümsedim.
"Gidelim sevgilim ama ben sana bir şey söyleyecektim," diyerek bakışlarımı adama çevirdim. Ne demek istediğimi anlayıp yanımızdan uzaklaşınca endişeyle Okyanus'a döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUS
Jugendliteratur"Tam olarak tanışmamıştık. Ben Yazel. Yazel Akyol. Yukarıdaki mezarın sahibi. Aynı zamanda büyük bir merakla beklediğin kadın." Ben, o adımı bu cümlelerimle atmıştım ve uzun, belki de upuzun yolculuğumu başlatmıştım. ...