4.BÖLÜM

21 3 1
                                    

MERHABAAA biraz geç bölüm atıyorum üzgünüm

Gözlerimi ağır bir baş ağrısı ile açtım. Lanet olası bu perdeleri kim açmıştı? Gözlerimi zorlukla açık tutmaya çalıştım. Yavaşça kafamı yastıktan ayırdım.


Kafamı yastıktan ayırınca baş ağrım arttı. Kafamın sanki biranda yere düşürecekmişim tutuyordum.
Kafamı daha fazla tutamayacağımı anladığımda kafamı yastığa attım. Bakışlarımı tavana diktim.
Dün olanları düşündüm evet kabul etmiştim ama içimde beni rahat bırakmayan bir his vardı. Ya beni yarı yolda bırakırsa ya beni kalbimde ki büyü için evlenmek istiyorsa  Aklıma bütün kötü olasılıklar gelirken  hiç iyi bir düşünce gelmemişti.

 Bir tarafım reddetmediğimden dolayı bana söverken diğer tarafım ise doğru yaptığımı söylüyordu. Arada kalmıştım ne yapacağım hakkında fikrim yoktu.

 
Bu düşünceler beni boğarken kapı açılmıştı. Oydu. Kabul etmiştim niye gitmiyordu. Üstünde resmi bir kıyafet vardı. onu hiç böyle görmemiştim.
İçindeki beyaz gömlek, iki düğmeli siyah ceket ve siyah dar ve genişin ortasında pantolonuyla mükemmel duruyordu. 

Onu incelediğimi fark edince dudakları yukarıya kıvrıldı" eğer incelemen bittiyse konuşmaya başlayalım" dediğinde hemen gözlerimi üzerinden çektim.

 Utandığımı fark edince gülümsedi.
Sesimi düzelterek " gidiyor musun tamam dikkatli git görüşürüz" deyip tam kafamı yastıkla buluşturacakken eliyle engelledi "yanlış söyledin o gidiyorsun değil  gidiyoruz" dedi. Kaşlarımı çattım ben niye geliyorum? "ne diyorsun hem doğru söyledim gidiyorsun" dedim. Şuan eli yatmamam için kafamı tutuyordu. Kaşlarını itiraz eder şekilde kaldırdı" hayır gidiyoruz dedemden sabah mektup geldi" deyip vücudumu dikleştirdi. Esneyerek" o mektup sana gelmiştir. Hem yorgunum ayağa kalkacak halim bile yok hadi görüşürüz" deyip. Kafamı yastıkla buluşturdum.

 Etrafta ses yoktu ama gitmiş de değildi. Tam kafamı ona döndürecekken kendimi havada bulmuştum. 

Şaşkınlıkla "hey ne yaptığını sanıyorsun hemen beni bırak" dediğimde beni takmayarak kapıya döndüğünde gözlerim sonuna kadar açıldı hemen aceleyle omuzlarını tuttum " tamam giyinip geleceğim lütfen bırak beni böyle dışarıya çıkarsak yanlış anlaşılır" dedim. Sırıttı" son dediğin olmasıydı bırakacaktım ama vazgeçtim" deyince sinirim tepeme çıktı. Bu da nazikten anlamıyordu.


Dişlerimin arasından" eğer beni şimdi hemen bırakmazsan şu beyaz vazoyu kafana yersin" dediğimde yavaşça ayaklarımı yerle buluşturdu. Bunu yapabileceğimi biliyordu. Elimle kapıyı gösterdim ellerini teslim olmuş şekilde kaldırarak dışarıyı çıkmıştı.

 
Oflayarak dolabı açtım. Elime gelen kahverengi elbiseyi aldım. Üstümü giyindikten sonra kahverengi saçlarımı ördüm. 

koşar adımlarla odadan çıktım. Hemen merdivenlerden indiğimde merdivenin korkuluklarına yaslanmış Alexanderi gördüm.
Gözleri bana dönmüştü. Beni inceliğinde fark ettiğimde onun yaptığı gibi sırıtarak" incelemeyi bitirdiysen gidelim" dedim. Gözlerini üzerimden çekmeden" hayır bitirmedim" deyince o utanması gerekirken yine utanan taraf ben olmuştum.


Bir basamak daha yaklaşıp beni daha dikkatli  incelediğinde yanaklarım yavaş yavaş alev alıyordu. Hemen arkamı ona dönerek yürüdüm. O ise arkamdan" hey daha bitirmemiştim" deyip yanımda yürümeye başladı. Yüzümü ondan saklamaya çalışıyordum.


Arabanın oraya geldiğimizde kapımı açtı. Teşekkür bile etmeden hemen içeriye geçtim. Kahretsin ki karşı karşıya  oturuyorduk. Ceketinin iç cebinden çıkardığı siyah ince çerçeveli olan gözlüğü takarak kafasını kitaba gömmüştü.
Kafamı pencereye çevirdim. Gözlerim kapanmak için yalvarıyordu.
Kafamı hafifçe bir yere dayadım. Yine o derin düşüncelerin içine daldım. Birisinin koluma dokunmasıyla o derin düşüncelerin içinden çekilmiştim. Alexander" istersen biraz uyu yol çok olmasa da uzun" esnedim" yastık var mı" dediğimde kıkırdadı. Bu kıkırdama bir yerden tanıdıktı: " yastıksız uyumaz mısın" kafamı salladım" uyuyamam" dedim. Elindeki kitabı kenara bırakarak ceketini çıkarttı" al" kafamı iki yana salladım" üşümüyorum yastık istiyorum" dedim. gözlerimi yarım açıktı.


Gülerek" o zaman dizime yat daha ne diyim" değinde dalga geçmesini sallayarak kafamı sallayarak kitabı eline vererek dizlerine kafamı koydum ve daha demin çıkardığı ceketle üstümü örttüm her yerim onun kokusu sarmıştı

. Kokusu sanki uyku ilacıymış gibi direk gözlerim kapandı. Gözümün tamamen kapanmadan önce gördüğüm en son şey boğazındaki çıkıntının aşağıdan yukarı gittiydi.
Kaç saattir savaş veren gözlerim tamamen kapanmıştı.

 BU BÖLÜM KISA OLDU. NEYSE DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZZZZ 

KANLI KALP Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin