The Rose Blooming in the Fire

117 39 96
                                    

Günümüz Jungkook'undan

   
    Taehyung'un odasına doğru ilerlediğim sıralarda zemin katta etkisini pek fazla etmeyen duman, tamamiyle 3.katı etkisi altına almıştı. Kelimenin tam anlamıyla da göz gözü kesinlikle görmüyordu. Durmadan artan duman seviyesi ve bir çok gaz bileşenleri ile birlikte aralarında en tehlikeli boyuta gelen karbonmonoksit gazını solumak, ciğerlerimi neredeyse parçalayacak  boyuta getirse de, üzerimdeki hırkayı çıkararak kendi çapımda acemice bir maske yaptım.

    İlerlediğim koridorlar boyunca önüme çıkan kapılar da durdurak bilmiyor, sürekli birini geçsem de bir diğeri önüme çıkıp beni uğraştırıyordu. Adımlarımı hızlandırmaya çalışırken önüme tekrar çıkan bir şifreli kapıyla duraksamak zorunda kaldım,pes etmedim. Şifreyi girdim ve ilerlemeye devam ettim. Tanrı aşkına bu hastanede ne zamandan beri bu kadar çok kapı vardı? Her şeye rağmen daha fazla uğraşmamak adına merdivenlere doğru ilerledim. Taehyung'un odasının olduğu kata kadar önümde yaklaşık bir kaç merdiven vardı. Koşmaktan dolayı bacaklarım ise hafiften ağrımaya başlamıştı ama şimdi kendimi düşünecek halde değildim bu yüzden ağrıyı göz ardı ettim.

     En sonunda Taehyung'un odasının olduğu katın merdiven kapısını ittirerek açtım. Odasının koridoruna doğru ilerlerken dumandan dolayı adımlarım yavaştan sekteye uğramış ve ne kadar göz ardı etmeye çalışsamda bacaklarımdaki ağrılar tekrar baş göstermeye başlamıştı. Son koridoru da döneceğim sırada önümde aniden biri beliriverdi. Dumandan dolayı önümde duran kişinin yüzünü pek seçememiştim ama kucağında birisiyle zar zor yürümeye çalışıyordu. Ben onu gözlerimle tararken bir anda dengesini sağlayamayıp yere doğru afalladı. Hemen yanına ilerledim. Göz yaşlarının yol çizmiş olduğu yabancı bakışlarını endişeyle yüzüme çıkardığında her gün diyaliz için gelen hasta olduğunu farkettim. Endişeyle karışık şaşkın ifademi saklayamadığım sözler dudaklarımdan dökülürken hala şaşkınlığım devam ediyordu.

"Jimin? " dedim. Onun burda ne işi vardı ki? Diyaliz randevusu bu sabahtı. Neden eve gitmemişti ki? Tam bu soruları tek tek sıralayacağım esnada yüzüme bakan dolu gözlerini bir anda çekip kucağındaki bedene çevirdi. " Yalvarırım ona yardım edin." dedi ağlamaklı sesiyle. Bakışlarımı Jimin'in üzerinden çekip kucağındaki bedene çevirdiğimde kafamdan koca koca kovalarca kaynar sular döküldü. Taehyung'du , Jimin'in kucağındaki hareketsiz bedenin sahibi. Şaşkın ve bir o kadar dalgın olan bakışlarım yerini hırslı ve ağlamaklı ruh haline bırakmıştı.

    Taehyung'un güzel yüzünü incelediğim anda oksijen tüpünün yanında olmadığı için ne kadar zor nefes aldığını düşündüğüm sıralarda jiminin hıçkırması ile bir rüyadan uyanmışçasına irkilmiştim. Hemen kendimi toparlayıp onu jiminin kucağından çekip aldım. Kucağımda taehyung olmasına rağmen jimininde kolundan kaldırıp ona destek olarak yürümesini sağladım.

...

    Yavaş adımlarla çıkış kapısına nihayet gelmiştik. Bahçede çok sayıda hasta vardı, ambulanslar neredeyse doluydu. Çıktığımız gibi taehyungu boş ambulanslardan birine yerleştirmek için boş yer aramaya başlamadan önce jimini boş bir banka oturturmuştum. Sonrasında yangın geniş çaplı yere etki ettiği için çoğu hasta ambulanslara doluşmuştu haliyle.

    Kısa çaplı bir araştırmanın sonunda boş bir ambulans bulmuştum. Kucağımdaki taehyungu hemen oksijen cihazına bağlamak için hızlı davranarak oksijen tüpü arıyordum. Koltuğun sağ tarafında bulduğum tüpü hızla hazırlamış taehyungu bağlamıştım. Fakat taehyungdan ses gelmeyince hemen tüpü kontrol ettim. "Siktir bitmiş." Ambulansın açık kapısından başımı çıkardım. Etrafı ufak çaplı bir taradığımda kardiyoloji hemşiresi soobin görüş alanıma girmişti.

    "Hey soobin!" diye ona seslendim. Fakat beni duymamış olmalı ki bir tepki göstermedi bir kez daha seslenmeye çalıştım bu sefer yüksek bir şekilde "Soobin, hey, Soobin!" bu sefer beni duymuştu hemen hızlı adımlarla bulunduğum ambulansın önüne geldiğinde "Efendim Bay Jeon" dedi meraklı ses tonuyla. "Bana bir tüp oksijen kapıp gelebilir misin?" dedim aceleyle. "Bay jeon dolu oksijen tüplerimiz şuan yoğun bakım ünitesi hastaları için kullanılıyor." dedi yumuşak ses tonuyla. Bu haber benim tepemin tasını attırmaya yetecek kadar olduğu için kendimi  okkalı bir siktir çekmekten alıkoyamadım. "Başka tüpümüz yok mu Soobin? Bu hastanın hayatı o tüpe bağlı çünkü. " dedim korkuyla karşık endişeninde yer edindiği fakat sakin tutmaya çalıştığım ses tonumla." Bir tane olması gerekiyor efendim hemen getiriyorum." dedi hemşire.

    O gittikten sonra vakit kaybı olmasın diye ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Taehyung'a acilen oksijen bağlanmazsa herşey için çok geç olabilirdi. Soobinin gelmesini beklerkense ona suni teneffüs yapmam gerekiyordu. Çekingen bir tavır kapsamıştı bütün vücudumu bir anda anlamlandıramamıştım. Acaba suni teneffüs yapacağım için gerilmiş miydim yoksa taehyung'u bu yolla dolaylı olarak öpeceğim için mi çok heyecanlanmıştım? Saçma sapan düşüncelerimi göz ardı edip hayat kurtarma odaklı olan düşüncelerimi zihnimde tutmaya başladım.

     Taehyung'un hayatı küçük bir tüp oksijene bağlıydı işte onu ayakta tutmak için gerekli olan tek şey bir tüptü. Bu yüzden suni teneffüs yapmazsam ölebilirdi de bunu göz önünde bulundurarak mesleğimin görevlerinin getirisini uygulamak adına adımladım. Çok geçmeden kurumuş dudaklarımı onun ince, yumuşak dudakları ile birleştirdim. Ciğerlerime biriktirdiğim havayı ona doğru tempolu şekilde üflerken bunu bir kaç defa tekrarladım. Nefessiz kaldığım esnada geri çekildim ve biraz soluklandım ondan hala bir tık yoktu. Acaba fazla duman mı soludu diye düşünüyordum.

     Çok korkmuştum ona bir şey olacak diye bu fikir aklımdan bir daha geçtiğinde tekrardan onun ciğerlerine biriktirdiğim havayı yollamaya çalışıyordum. En sonunda ciğerlerimde kalan son nefeside ona üflediğimde baygınca gözlerini araladı bu esnada ise Soobinin hemşire elinde tüple ambulansın kapısında belirdi. Aceleyle elinden tüpü kaptığım gibi taehyunga bağladım. Gözümden bir damla yaş düşerken gülümsedim ve derin bir soluk aldım. Çok geçmeden itfaiye araçları olay yerine ulaşmış, sıra sıra dizilerek yangını söndürmeye başlamışlardı bile.

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Selamlar selamlar selamlar hacılar hocalar nasılsınız bakalım? Uzun bir süredir görüşememiştik. Umarım hepiniz iyisinizdir hep iyi olun. Aslında bu bölümü 14 şubatta atmayı istemiştim fakat teknik sorunlardan ve özel hayat dosyalarından  dolayı paylaşımda bulunamadım. Bugüne kıyak küçük bir soru cevap yapalım.

Bu bölümle ilgili olan görüşlerinizi buraya alabilirim 👉

Bu fic haricinde ne tür konuları ele almamı istersiniz? Bunun cevaplarını da buraya alabilirim 👉

Bugünün Taekook'u jk'in sbs çekimlerinin kamera arkasının 14 şubatta yayınlanması üzerine ;

Sağlıcakla kalın, taekookla kalın, hepinizi morluyorum canlarrrr stay golden my lovesss muahhh 💜💝💐

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sağlıcakla kalın, taekookla kalın, hepinizi morluyorum canlarrrr stay golden my lovesss muahhh 💜💝💐

İg:fleurciet_143

merry christmas my love | tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin