hilal* 2

38 8 8
                                    

Kalbime çok ağır bir sancı yerleşti. Altı sene önce onu son gördüğümde de biliyordum Ahlas'ın askeri okul kazandığını, hayatının aslında hep böyle tehlikelerin içinde olacağını. Ama insan gözünün önünde olmayınca anlamıyormuş korkunun boyutunu. Şimdi ise gözümün önünde patlama yaşanan bir yerde kalmıştı Ahlas ve ben biliyordum kalbimin bu korkuyu kaldıramayacağını. Ahlas o gün benim hayatıma tekrardan girmişti, ve eğer bu patlamadan sağ çıkarsa kendisiyle beraber hayatıma başka bir duyguyu daha temelli getirmiş olacaktı: sevdiğin için korkmak. 

"Çıkın, hadi bahçeden çıkın." Serkan etrafı kaplayan toz dumana rağmen hızla ayağa kalkıp hemen arkamızda kalan çifti bahçe kapısından çıkmaları için yönlendirmişti bile. "Hilal, hadi." Etrafta esnaflardan ve sivillerden oluşan bir kalabalık oluşmaya anında başlarken Serkan'ın kolumdan hafifçe tutmasını geri çevirdim. "İçeride kaldılar. Serkan bir şey yapalım." dedim ama bunun dünyanın en mantıksız cümlesi olduğunun farkındaydım. Orada eğer Ahlas gibi aklımı başından alacak biri olmasaydı gayet makul bir şekilde Serkan gibi davranabilirdim ama bu şu an için imkansızdı. Elimi kolumu bağlıyordu sanki yaşananlar. 

Serkan beni hiç dinlemeden kolumdan daha sıkı tutarak bahçe kapısından dışarı çıkarttı beni. Bu sırada cebinden telefonu çıkarıp hemen bir numarayı aramaya başlamıştı bile. "İtfaiyeyi arıyorum, yapabileceğimiz tek şey bu şu an. Hemen ardından da polisi arayacağım." dedi ve hemen ardından telefonu açan kişiye bilgileri vermeye başladı. Gözlerim tekrar ateşler dolu olan kafeye çevrildiğinde elimi göğsüme bastırıp sakinleşmeye çalıştım. Askerdi o, ne yapacağını muhakkak planlamış olmalıydı değil mi? Kendini bile bile tehlikeye atacak değildi ya. Mutlaka çıkardı oradan, çıkmalıydı. 

"Peki ya içeride kaldılarsa?" dedim korkuyla Serkan'a tekrardan dönüp. Onun da zihninden aynı şeylerin geçiyor olduğunu yanan mekana bakışından belliydi. "Bilmiyorum Hilal. İtfaiyenin gelmesini beklemekten başka çare yok. Dua edelim de içeride başka sivil kalmamış olsun." Duasının kapsamı beni hiç tatmin etmezken derince bir iç çektim sadece. Serkan bizim arkamızdan çıkan çifte iyi olup olmadıklarına dair sorular sorarken etrafa doluşan kalabalık ise büyükçe bir gürültü oluşturmaya başlamıştı. Göğsümün tam ortasına alevlerden oluşan bir acı düşüp kendine bir yer edinirken sadece onu tekrar görmeye dair hayallerimin nasıl bu güne hiç benzemediğini düşündüm. Ben toz pembe hayaller kurarken hayat bunun yakınından dahi geçmemişti. Ve ben Ahlas Ali'nin buradan çıkamama ihtimalinin tersini düşünemiyordum bile. 

Çığlık çığlığa buraya doğru koşturan kadına bakışlarımı çevirdiğimde tesettürlü, lacivert bir şal bağlamış bir kadın gördüm. Restoranın bahçe kapısına doğru adımları yavaşladığında korku dolu gözleri alevlere kaydı ve şaşkınlıkla ellerini ağzına kapattı. "Hasan! Hayır, hayır!" diye konuştuğunda tam bir adım atıp koluna dokunacaktım ki buna fırsat vermedi. Tereddüt dahi etmeden direkt bahçe kapısından içeri girdi. Bu hareketi bir anlık şok uyandırsa da kadının ne yaptığını idrak ettiğim anda ben de koşarak peşinden gittim. Serkan'ın arkamdan "Hilal!" diye bağırdığını duymuştum bile. "Hey! Dur, dur. Gidemezsin." diyerek kadının kolunu yakalayıp onu durduğumda birkaç adımlık bahçe yolunu çoktan geçmiştik. Beklediğimin aksine kadın duraksamak yerine gayet güçlü bir şekilde kollarımın arasından kurtulmaya çalıştı. "Kocam içeride! Orada çalışıyordu. Bırak, belki çıkartabilirim onu. Bırak!"

"İtfaiyeyi aradık. Gelirler birazdan. İçeri giremezsin, lütfen." dedim ama kadının pes etmeyeceği anlaşılıyordu. Durduramayacağımı anladığımda bize yönelmiş olan Serkan'a yardım etmesi için işaret yapmamla beraber koşarak yanımıza geldi. Onun yardımıyla zorla da olsa kadını bahçe kapısından dışarı çıkardığımızda kulaklarıma dolan itfaiye sireninin verdiği bir rahatlık vardı hafifçe. Kadın ayakta duramayıp yere çökerken kalabalıktan birinin uzattığı su şişesinin kapağını açıp eğilerek ona uzattım ben de. "İç lütfen. Bak itfaiye geldi. Sakin olmalısın."

AMA BUGÜN DOLUNAY VARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin