2

637 44 150
                                    

kerem'den

altayla alışverişe gidiyor oluşumuz her ne kadar garip gelse de, sanırım bu sırık ve ferdi bizden kolay kolay ayrı kalmayacaktı.

neyse en azından işime yarıyor, canıma minnet.

"sen onları taşıyabildiğine emin misin kedicik?" diye seslendi altay.

"sarı lacivert bir kafes kuşu taşıyabiliyorsa ben hayli hayli taşırım canım." dediğime gülerek apartmanın girişine doğru yöneldi.

zile bastık, diyafondan gülme sesi geliyordu. Allahım düşündüğüm şey olmasın. neyse ki sevilen bir kulmuşum ki biraz sonra kapı açıldı.

arda ve ferdi, ne olduğunu sorguladığım bir biçimde sanki kaza geçirmişler de öyle kalmışlar gibi gülüyorlardı. siz gülün tabii altay dozunu ben alıyorum.

mutfağa poşetleri yerleştirmeye girdim, peşimden de altay girdi.

"tamam altay o kadarına da zahmet etme ben hallederim. işim bitsin bir şeyler içeriz isterseniz?"

"yok canım ne zahmeti, evdeki işlerle aynı yani. olur bana uyar, ferdiye de zaten uyar gibi gözüküyor ama." diyerek salona bir bakış attı.

"tamam o zaman sen de salona geç işimi bitirip gelirim."

"yok yok iyiyim ben ya. sen takıl öyle."

"ha illa göz hapsimdesin diyorsun?"

"öyle de denebilir." diyerek güldü.

son poşeti de yerleştirdikten sonra poşetleri topluyordum ki telefonum çaldı. arayan barış'tı. barış benim erkek arkadaşım, her ne kadar değilmiş gibi gözükse de.

taşınırken burada olmamasına çok içerlemiştim, altay ve ferdi bile buradayken onun olmaması can sıkıcıydı. kafamı salladım ve telefonu açtım.

"barış?"

"sevgilim, nasılsın iyi misin, yerleşebildiniz mi?"

"iyi olmaya çalışıyorum. malum çok yorulduk, şimdi de bitirdik sayılır. yeni komşularımızla kahve içeceğiz."

"yorulmuşsundur tabii hayatım. yeni komşularımız dedin, kimlermiş?"

"altay ve ferdi. garip bir tanışma oldu ama iyi anlaşacağız gibi duruyor." gülerek altaya baktım. üzerime doğru gelmeye başladı. bir hinlik yapacağını anlayıp kaçtım gülerek, o da peşimden geliyordu.

"ba-barış. ya altay bir dur valla panik oldum he." koşarak arkamdan geliyordu. evimiz saray gibi geniş olmadığından koşabileceğimiz alanlar da bitmişti. koltuğa atladım, altay da peşimden atladı.

"barış ben seni sonra arayacağım." diyip bir şey demesine izin vermeden kapattım.

altay sonunda beni bırakmış, ben de nefeslenmeye çalışıyordum.

altay'dan

keremin telefon konuşması nedensizce içimde iyi olmayan şeyler uyandırdı. huzursuz oldum o sevgilisiyle konuşurken. hatta belki huzursuzluk çıkma pahasına da olsa o an karışmak istedim. yaptığım belki doğru değildi ama iyi hissettirmişti.

Allah aşkına ne yapıyordum ben, keremle dip dibe resmen onu sevgilisinden uzaklaştırarak kendime çekiyordum. uzaklaştım ve balkona çıktım.

arkamda dumura uğramış bir keremi bırakarak bir sigara yaktım.

ferdi

arda ile ilk gördüğümde hissettiğim gibi bir anda çok iyi anlaşmıştık. onda beni çeken bir şeyler vardı ve bu şeyler öyle güçlüydü ki daha şimdiden kapılmış hissediyordum.

the couple nextdoor | alker×arferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin