kerem'denuyandığımda altayların evindeydim. salonun dizaynından kolaylıkla fark etmiştim. uzun zaman sonra rahatça bir uyku çekmiştim. altayın sweatshirtü ve üzerimdeki yumuşacık battaniyeyle oldukça konforluydum.
erkeksi, keskin ama bir o kadar da saf bir esanstı kokusu, sakinleştiriyordu. ağrıyan başımı ovdum, dün çok ağlamış ve atak geçirmiştim. tüm bu olanlar başımın ağrısıyla çıkıyordu bedenimden.
mutfaktan gelen sesin altayın olduğunu düşünerek yanına doğru gittim. neredeyse duyulmayacak ayak sesimi fark etmiş, bana dönerek gülümsemişti.
"günaydın uyuyan güzel, nasılsın?"
"bilmiyorum, bok gibiyim galiba. çok mu çirkinim? göz altlarım mahvolmuştur kesin." diyerek söylendi kerem.
altay ona yaklaşarak önce gözünün altını, sonra da yanağını okşadı.
"çirkinlik senin yakınından bile geçmeyecek bir ifade kerem, kendinin hiç farkında değilsin. bir de benim gözümden baksan sana." son cümleyi fısıldayarak söylemişti.
"sana göre öyleyim altay, sen öyle görüyorsun." diyerek dudak büzdü kerem.
"ben seni buna inandıramayacağım anlaşıldı. neyse, kahvaltıda ne seversin, ne yapayım?"
"zahmet etme altay, bir şeyler söyleriz."
"olmaz öyle kerem, sen benim misafirimsin. şimdi söyle bakalım, ne seversin?"
"menemen mi yapsak?" diye sordu kerem.
"olur. ama bana yardım etmen gerek."
"tamam olur." diyerek ellerini yıkadı kerem.
altay hızlıca domateslerin kabuğunu soymuştu, soğanları da küçük ve ince şekilde doğramıştı. kerem onun bunları nasıl bu kadar çabuk ve güzel doğradığına hayret etmişti.
"altay, benim annem öyle yapamıyor. nereden geliyor bu yetenek?"
"meslek sırrı." diyerek göz kırptı.
"hadi oradan. manita düşüreyim derken yemek yapa yapa şef oldum demiyosun da." diyerek güldü kerem.
"aa iftira. annem öğretti bana, küçüklüğümüzden beri iş öğretir. başkalarından beklememeyi, ileride eşimize yardım etmemiz gerektiğini falan aşılamak için."
"ne kadar güzel düşünceli bir annen varmış."
"yaa öyledir. geldiğinde tanıştırırım sizi, eminim ki seni çok sever."
demesiyle keremin gözleri dolmuş ve ağlamaya başlamıştı. altay anında onu sarıp sarmalamış, sırtını sıvazlamaya başlamıştı.
"özür dilerim yanlış bir şey söylediysem."
kerem burnunu çekerek cevapladı. bu sırada bedeni hala altayla sarılı durumdaydı.
"hayır hayır seninle ilgisi yok. sadece...aklıma barışın ailesine gideceğimiz geldi." histerik bir şekilde güldü.
"kerem, anlıyorum. ben de yaşadım çok zor bir şey ama elbet geçecek. ölecekmişsin gibi gelse de geçtiğinde komik gelecek. bırak yardım edeyim sana bu süreçte."
"altay, iyi ki varsın." diyerek bir cesaret yanağından hafifçe öptü kerem.
altay bu hareketin karşısında afallamıştı. kerem onun bu haline güldü.
"şimdii, ben ne yapayım? biber mi doğrayayım?"
"şey, olur." diyerek şokun etkisinden anca çıktığında yanıtladı altay.
![](https://img.wattpad.com/cover/362222224-288-k147357.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the couple nextdoor | alker×arfer
General Fiction"tek göndermeyeyim daha yenisin burada. kaparlar falan aman yani bodyguard gibi düşün." "ya ya aman ne bodyguard. senden olsa olsa ya duba ya da sokak lambası olur, sırık."