Kapının açılmasıyla bir anda uyandım, içeriye gelen kişi Çağrıydı yüzüme baktı ve
- Yeni mi uyandın, dedi
- Evet, dedim uykulu bir şekilde
- Yataktan kalk da hazırlan, dedi, o da yeni uyanmış gibiydi,
- Tamam, dedim bıkkın bir sesle sonra çantama ilerledim ve kıyafet bulmak için çantamı karıştırdım, içinden siyah bir kıyafet çıkarırken yere aileme yazdığım mektup düştü, onu vermeyi unutmuştum, çağrıya baktım, dikkatle beni izliyordu,
- Bu mektubu aileme ulaştırmam lazım, dedim gözlerinin içine bakarak, gözlerindeki acıyan bakışları gördüğümde önüme dönüp mektubu çantamın içine koydum ve elime aldığım kıyafetlerimi yatağın üzerine bıraktım,
- Akşam onu ailene vermeye gidebiliriz, ama ilk önce benim okumam lazım, dedi sakin ama kırgın bir sesle, neden kırıldığını ise anlayamamıştım,
- Okuyabilirsin, dedim ve çantamdan mektubu alıp ona uzattım,
- Şimdi hazırlan ve gidelim, sonra okurum ben onu, dedi ve mektubu alıp cebine koydu sonra da odadan çıktı. Üstümü giyindiğimde kapıyı açtım ve dışarı bir adım attım, Çağrı karşıdaki duvara yaslanmış bekliyordu, beni baştan aşağı süzdükten sonra çenesiyle koridoru gösterdi,
- Gidelim, dedi, onu takip ettim, ilk defa burayı dikkatlice inceleme şansım olmuştu, duvarda asılı olan manzara tabloları ve koridor boyunca serilmiş krem rengi halı öylesine hoş duruyordu ki. Koridorun sonuna geldiğimizde merdivenlerden indik ve aşağı kattaki bir odaya doğru ilerledik, Çağrı kapıyı açtı ve içeri girmemi bekledi, ben içeri girdikten sonra o da girdi ve arkasından kapıyı kapattı, içeride dikdörtgen bir masa ve beş tane sandalye vardı, Çağrı masaya ilerledi ve masanın başındaki sandalyeye oturdu, Hazal, Aren ve Cenk de sandalyelerine oturdular, Cenk ve Aren yan yana oturmuşlardı onların karşısına ise Hazal oturmuştu ve Hazalın yanındaki sandalye boştu, Çağrı bana döndü, aklımdakileri okumuşçasına,
- Evet, o sandalye senin, dedi, Hazal da bana döndü ve gelmem için işaret etti, onun yanına ilerleyip sandalyeye oturdum.
- Bu masada şuan toplanmamızın nedeni Sareyi tanımak ve kendimizi tanıtmak, dedi çağrı
- Ozaman ilk soruyu ben sorayım, dedi Hazal heyecanla sonra derin bir nefes aldı,
- Neden evden kaçtın ?, dedi bir anda, gözlerim doldu ve kafamı yere eğdim,
- Şey... , diyebildim sadece, ne cevap vereceğimi bilemiyordum,
- Ya da o soruyu boşver, dedi Çağrı ve Hazala uyarıcı bakışlar ile baktı, Hazal kırgın gözlerle bana doğru döndü,
- Sanırım yanlış bir soru sordum, özür dilerim, dedi ve başını eğdi, onlara bunu söyliyecek gücüm yoktu ama, kollarımdaki yaraları gösterebilirdim. Kıyafetimi dirseğime kadar sıvadım ve kollarımdaki yaraları görmesini sağladım, Hazal koluma baktığında şaşırdı, Cenk sanki bunu görmek istemiyormuş gibi kafasını çevirdi, Aren ise ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu,
- Sen, şiddet mi görüyordun, dedi Hazal, onun da gözleri dolmuştu, kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım,
- Ve bu yaralar heryerimde var, dedim, sesim titremişti, ilk defa yaşadıklarımı birine anlatıyordum, bu yaralar benim için normal birşey olmuştu ama aslında hiç de normal değildi.
- Annem bana hamileyken babam erkek olmamı istemiş, erkek olmadığımı öğrendiğinde ise anneme bebeği aldırmasını söylemiş, ama annem hep bir kız çocuğunun olmasını istediği için aldırmamakta ısrar etmiş, ben doğduğumda da hiç yüzümü görmek istememiş babam, ağladığımda beni susturmak için hep ağzıma vururmuş, dedim, gözlerimdeki yaşları tutmak daha da zorlaştı, kendimi açıklayabilmiştim, ilk defa bunu yapmıştım. Cenk bu konuyu konuşmaktan pek hoşlanmamıştı ve hemen konuyu değiştirdi,
- Nelerden hoşlanırsın peki ? ,dedi
- Dizi izlemekten hoşlanırım, dedim aniden, bende bu konuyu konuşmak istemiyordum,
- Yaa bende dizi izlemeyi çok severim, dedi Hazal
- Kızlar ve aşklı meşkli diziler, dedi ve gözlerini devirdi Aren,
- Resim çizmeyi de severim, dedim Arenin dediğini duymazlıktan gelerek
- Bende şarkı söylemeyi çok severim, hatta sana da söyliyeyim, dedi Hazal ve bir şarkıyı söylemeye başladı, Cenk kulaklarını kapattı ve yalvarmaya başladı,
- Hazal lütfen sus, kulaklarım kanıyor, dedi, Çağrı ve Aren de yüzlerini buruşturdular, halbuki çok da kötü söylemiyordu. Hazal bir anda sustu ve sinirle Cenk'e bakmaya başladı. Cenk ellerini kulaklarından çekti,
- Ohh, biran hiç susmayacaksın sandım, dedi, Hazal kollarını önünde bağladı ve çatık kaşlarıyla yere bakmaya başladı, Aren ise gülümseyerek Hazala baktı,
- Aslında okadar da kötü söylemedin Hazalcık, dedi, Hazal Arene baktı ve gülümsedi,
- Gerçekten mii ?, dedi, Aren kafasını salladı,
- Bence de çok güzel söyledin, dedim sonra bana döndü ve gülümsedi,
- Birşey sorabilirmiyim, dedi Hazal,
- Sor, dedim
- Cildin için ne kullanıyosun, çok pürüzsüz de, dedi gülmemek için kendimi zor tuttum,
- Sen ona bakma, aniden saçma sapan konular açmayı sever de kendisi, dedi Cenk, sonra Hazala döndüm,
- Aslında yüzüme birşeyler sürmeyi sevmem, ama evdeki malzemelerle birkaç kere yüz maskesi hazırlamıştım, dedim Hazalın sorusuna cevap olarak,
- Ben yüz maskesi yapmayı çok severim, bundan sonra seninle beraber yaparız, dedi heyecanlı bir şekilde. Hazalın hayat enerjisi çok yüksekti, yani hayatı seviyordu, dışarıdan böyle gözükmüyordu ama çok eğlenceli birisi idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgür
Ficción GeneralEvdeki baskıdan kaçan genç kız, beklenmedik bir kaçışın ardından kendini buldu. Ancak, kaçtığı yerde tanıştığı çocuğun aşkı, onu beklenmeyen bir maceraya sürükledi. İki genç, yaşadıkları zorluklarla yüzleşirken, aşkın gücüyle hayatlarını değiştirmey...