"Sevgilisiyim" dedi ve beni uzun çaplı bir şoka soktu.
Herkes tebrik etmeye başlayınca Emir bir şeyler diyordu ama ben duymuyordum. Allah'ım bu benim sonum olurdu. Kesin tüm manşetlerde
"Antrenör Emir ve ünlü boksör Tuana bu yılın yeni çifti."
"Ünlü boksörün sevgilisi, antrenörü çıktı."
"Antrenör, boksör aşkı."
Yazacaktı. Çünkü Zilan'da öyle olmuştu. O kadar çok manşet vardı ki Zilan bile şaşırmıştı. Çünkü yalan yanlış şeyler yazan da vardı. Herkes tebrik ettikten sonra ısınmak için salona doğru ilerlediler. Bende Emir'e ters ters baktım ve ısınmaya gittim...
Zilan'dan...
"Hocam, mola verelim lütfen. Çok yoruldum. Şu Allah'ın belası merdivenler çok dik ve benim bacaklarım artık yok oldu." dedim ama hoca olumsuz anlamda kafa salladı.
"Hayır Zilan, Enes'e bak o hiç ileniyor mu?" dedi. Kaşlarımı çatıp Enes'e döndüm ve "Hocam onun bacakları, benim bacaklarımın 5 katı ya. Yorulmaması normal." dedim ve hocaya kedi bakışları attım. Ama hocada ki inat kızların erkeklere ' trip atıcam' derken yaşadığı inatlık hocada da vardı.
"Tamam hocam, devam edelim." dedim ve Allah'ın belası merdivenleri çıktım. Enes'te yanımdan geçerken yanağımı öpüp şirketteki odasına geçti.
Yaklaşık 2 saattir aralıksız çekim yapmıştık. Hoca en son paydos verdiğinde kendimi yere atacak kıvama gelmiştim. Enes yanıma gelip beni birden kucağına alınca ağzımdan istemsizce bir çığlık kaçtı. Salak çocuk herkesin içinde ne yapıyordu böyle. Bugün Enes ile sinemaya gidecektik. Ben romantik bir film istiyordum ama o gerilim istiyordu. Gerçekten erkeklerde zevk denen hiçbir şey yoktu. Üstümü değiştirmek için karavanlarımıza gittik. Hemen altıma siyah ispanyol paça giydim. Üstüme de siyah bir bluz giydim. Ceket olarak da siyah belimin bitişinde olan bir deri ceket -Kesinlikle Tuana'nın değil- giydim. Makyajım zaten olduğu için dudağıma sadece gloss sürdüm ve çıktım. Enes'te çıkmış karavanın önünde beni bekliyordu.
Ona baktığımda altına siyah bir kot pantolon, üstüne de siyah bir sweat giydiğini gördüm. Yanına gidip koluna girdim ve arabaya doğru yürümeye başladık. Onun arabası ile gidecektik ve benim güzelim arabam burada kalıyordu. Arabaya binip AVM'ye vardığımızda inip Enes'in elini tuttum. Aslında böyle kalabalık ortamlarda olmamız iyi değildi ama gene de gidiyorduk işte. 2 gün sonra sevgililer günüydü ve o yüzden her yer çok kalabalıktı. Herkes hediye almak için bu günü düşünmüş gibiydi. Enes sabahtan beri tek kelime etmemişti. Bende şuan moralimi bozacak bir şey olabilir diye sormuyordum. Sinema yerine varana kadar bile bir sürü fotoğraf çekinmiştik ama Enes onda bile zar zor gülümsüyor gibiydi. VE cevabının kesinlikle moralimi düşüreceğini anlamıştık. Sinema salonuna vardığımızda Enes sürekli telefonuna mesaj gelmiş mi diye bakıyordu. Bir mesaj beklediği kesindi. Danışanın yanına gittiğimizde biletlerimizi verdik ve salon 2 ' ye doğru yürüdük.
Yerlerimize oturduğumuzda filmin başlamasını bekledik. Salondaki kişileri toplasan 10-11 kişi ya vardı, ya yoktu. Çünkü bir gerilim filmindeydik, 'Fall' duymuştum, güzele benziyordu o yüzden kabul etmiştim. Aslında bilinen bir filmdi ama neden bu kadar az kişi vardı merak ediyordum açıkçası. Film başladığında ilk başta biraz sıkılmıştım ama ortalara doğru iyice meraklanmıştım. Enes'e baktığımda tepkisizce ve dalgın bir şekilde filmi izliyordu. Birde ikide bir o lanet telefona! O bildirim geldiğinde, kim attıysa onun malum yerlerine sokmayı planlıyordum. Filmin tam en heyecanlı yerinde mola verildi. Hay sikeyim böyle işi gerçekten ya. Enes tekrar telefonuna baktığında beklediği bildirimi almış gibiydi. Ama bunun iyi bir bildirim olmadığı belliydi çünkü Enes'in anında rengi beyaza döndü ve alnında boncuk boncuk terler oluştu. Ağzından bir inilti kaçtı. Ne oluyordu? En sonunda dayanamayıp o iğrenç cevabı vereceğini bilsem de o soruyu sordum.
"Ne oluyor Enes, sabahtan beri konuşmuyorsun ve baya bir dalgınsın. Gerilim filmini bile doğru düzgün izlemedin ya." dedim. Enes bana baktığında yüzünde ki ifade içimi acıttı. Ne yapacağını bilmiyor gibiydi.
"Zilan..."
İlk defa adımdan bu kadar nefret etmiştim.
Çünkü adımı o kadar çaresiz, o kadar acılı bir şekilde söylemişti ki benim bile canımı acıtmıştı. O sırada Enes'in arkasından yere damlayan bir şey fark ettim. Ona baktığımda baya bir terlemişti ve ayakta duramayacak gibiydi. Yere damlayan şeye baktığımda o şeyin bir kan damlası olduğunu fark ettim. Kan mı? Enes'in arkasına geçtiğimde sırtına saplanmış bir bıçak gördüm.
Enes bıçaklanmıştı...
Enes bıçaklanmıştı ve bu benim hayatımda duyduğum en iğrenç kelimeydi...
( evett bomba bir bölüm bitişle merhabaaaaaa. Kısa oldu kusura bakmayın okullar başladı ve emin olun yazacak hiç bir fırsatım yoktu. Bulduğum an bölümü bitirmeye çalıştım. Sorry....)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNCU VE ARENA (Ara Verildi)
RandomBir oyuncunun ve boksörün hayatı ne kadar zor olabilirdi? ben Zilan TEKİN ve en yakın arkadaşım Tuana AKDOĞAN ile kafamızı büyük bok çukurlarına sokmuştuk ve bu kafalar bok çukurundan çıkamayıp daha çok batıyordu.