Lila ve Helen birbirleriyle uğraşırlarken, ben önümdeki servislere atıştırmalıkları diziyordum. Bu grubun en küçüğü ben olsam da, bazen en büyüğü benmişim gibi hissediyordum.
"Biraz daha birbirinizle uğraşırsanız, elimdeki bıçağı ikinize de saplayacağım!"
Bizimki de kafa be kardeşim!
İkisi de uslu uslu servisleri alıp masaya taşımaya başlamıştı. Bende bardakları alıp arkalarından gittim. Sınavlarımız bittiği için Helen bizi anlık bir kararla eve çağırmış, annesi ise bize çeşit çeşit ikramlıklar hazırlayıp gitmişti. Baş başa kalmamız gerektiğini söylemişti.
"Size bir haberim var!"
Önümdeki dolan bardaklardan gözlerimi çekip Diana'ya döndüm.
"Dökül bakalım." Lila bardakları dağıtırken Helen birden; "Ben evleniyorum!" diye bağırmıştı.
Gözlerimin bu kadar büyük olduğunu yirmi yıllık hayatımda ancak şu an anlayabiliyordum, elim açılan ağzıma giderken gözlerim Lila'ya döndü. O da benden farksız değildi.
"Ne?!" Elindeki bardağı masaya bırakıp gözlerini Helen'e dikti. "Daha birbirinizi ne kadar tanıyorsunuz?"
Helen kolasından bir yudum aldı; "Hemen yarın demiyorum ki Lila. Wolf ile konuştuk ve bu yaz küçük bir nikah ile sade bir düğün yapıp evlenmeyi planlıyoruz, daha var yani."
Lila'ya döndüm. Ben konuşmaya yelteneceğim sırada, kendisi söze girdi; "Bize sordun mu?"
Pardon?
Kola bardağına uzandım; "Mutlu olacaklar." aldığım yudumu yutarken gözler bana dönmüştü. Emindim. Paralellerin işe yarayan tek kısmı buydu, görmüştüm onları.
Lila'nın sinirli bakışları bana döndü; "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?!"
"Bağırıp durma!" Helen, yüksek sesten rahatsız olurdu ve Lila, annesinden zorla ayrılmış kedi yavrusu gibi cırlayıp duruyordu.
"Eminim işte. Biliyorum."
Helen bana döndü; "Sen ne saklıyorsun?"
Ama yani beni bu kadar tanıyor olmanız hiç hoş değil.
"Uzun hikaye." Ben onları geçiştirmeye çalışsam da bu pek mümkün olmadı, ikisi de beni yargılayan ve yıllardır arkadaş olduğumuz için gizli saklı olmamalı temalı cümleler kurmuş, Helen ajitasyon yaparken, Lila ise beni gaza getirmeye çalışıyordu.
"Tamam! Tamam anlatacağım!"
Helen çatalını masaya bıraktı; "Anlat bakalım prenses."
Sandalyede geriye doğru yaslandım; "İki ay önce, okuldaki Profesör Kalahan bize bir test yaptı. Enerji testi. Hatta bizim ekip yaptırmak istemedi ama ben ısrar edince, yaptırdılar."
"Seninki kesin en yükseği çıkmıştır. Yerinde durduğun mu var?" Lila, kendi söylediğine kıkırdarken elinin üstüne yavaşça vurup devam ettim.
"Bu testin sonucu, Noah ve Mira için hemen çıktı. Ama ben, Diana ve Rex'in sonuçları daha geç çıktı. Sonuçlar çıktığında, Rex ve benim ilişkim yeni bitmişti. Yani bir ay önce. Diana ve Rex'in, dengesiz enerji dedikleri normal insanlara göre stabil kalmayan bir seviyede çıktı. Benimkisi de en yükseği ve sabit tutması imkansız olan bir derecede çıktı."
Biraz duraksayıp, anlattıklarımın anlaşılması için soluklandım.
"Kalahan bana, duyguların enerjiyi etkileyip iyi sonuçlar ortaya çıkartmayacağını söyledi. Bu benim için 'hissetme' demek gibi bir şeydi. Tabii bu uyarı yapıldığında, benim sevgilimden ayrılmış olmam her şeyi alt üst etti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Bir Evrende
Roman pour Adolescentsİlk ve en önemli kural; her zaman ilk önce sen. Sonra çevren. İkinci kural ve senin kalbini korumak için uygulaman gereken en önemli kural; kimseye güvenme. Bu ailen bile olsa, her zaman bir şüphen olsun. Üçüncü kural; Sev, konuş, cesur ol ve asla...