5. Bölüm Kaçmak

13 2 0
                                    

Çocukken küçük bir ameliyat geçirmiştim. Fazla önemli bir şey değildi fakat tüm vücuduma anestezi verilmişti. Uyandığımda, acı hissetmiyordum. Sanki saatler önce ameliyattan çıkmamışçasına gülüyordum. 

Şu an da tıpkı böyleydim. Vücuduma değil beynime anestezi uygulanmıştı adeta. Gülüyordum, oturuyor kalkıyor, sadece yemek yiyemiyordum ama bu önemli değildi. Hayır. Umurumda bile değildi. Sanki ben hiç orada değilmişim gibi hissediyordum. Bedenen vardım ama ruhen kayıptan ibarettim. 

"Daha iyi gözüküyor."

"Hayır. Baksana, sanki hiç bir şey yokmuş gibi davranıyor asıl şimdi ne yapacağını kestiremiyorum." Diana'yı duymuştum ama duyduğumu umursamıyordum. Haklıydı, ben de ne yapacağımı kestiremiyordum. 

Günler geçmişti. Arkadaş kalmak gibi saçma bir fikre kapılmıştık ve arkadaş kalmak bile beni ümitlendirip ardından yerle yeksan etmişti. Benliğimi, Alina'yı Alina yapan özelliklerim sanki toz olup uçmuştu. 

Kurallar işte bu işe yarıyordu. Duvarlar bu yüzden vardı. Küçücük bir cesaretle attığım adımda, tüm duvarları kuralları ezip geçtim. Merkezi ben olan hayatımın merkezi şaşmıştı. Kurallar beni korurdu ama ben kurallara uymamıştım...

Kaçıyordum. Nefes alamadığım yerden, bulunmak istemediğim ortamlardan ve en çok kendimden kaçıyordum. En iyi yaptığım şey buydu. Kaçmak, ortadan yok olmak ya da kaybolmak. 

İçimdekileri söküp atmak imkansızdı. Ama o başarmıştı. Rex'i kendi gözümle gördüğümde yüzünde, gözlerinde ya da herhangi bir cümlesinde özlem ya da en ufak bir hasret göremiyordum artık. 

Tabii bana söylenilen başkaydı. Onun savaşı kendi içinde, o da özlüyor, o da üzülüyor ve daha niceleri... Ama ben göremez olmuştum. Yıldız gibi parlayan gözleri, artık saniyelik olarak üzerimde dolaşıp geçiyordu. 

Denedim. Kendi karakterime yakışmayan şeyler yapmayı denedim. Kaçtığım zaman kendimi iyileştirmeyi denedim. Anlatıp rahatlamayı denedim. Hiç biri Alina gibi hissettirmedi bana. 

Alina kimdi? Alina kimdi ve ona ulaşmak neden bu kadar zordu?

O bir deliydi. Bencildi, sınırları ve duvarları vardı. Canı ne isterse, ona ne doğru gelirse onu yapardı. Ve o asla altına imzasını atamayacağı bir şey yapmazdı. En önemlisi pişman olmazdı.

Onu geri getirmek, Rex'i geri getirmekten daha sancılıydı. Kalp Muhafızı kitabında aynen şöyle söyler; "Nehrin sularında yıkarken kendimi, önce dibe daldım sonra kendimi dipten çıkardım." ben bu dipten çıkacaktım.

Diana son bir haftadır bana düzenli olarak; "Sende bundan sonra sadece kendini düşün." diyordu. Tabii ki kimseyi dinlemediğim gibi onu da dinlememiştim ama şu an anlıyordum ki, bu iki hafta da yıprandığım kadar yıpranmamıştım hiç. 

Kendi içimdeki savaşımı kazanmak için kendimi dinledim. Arkama yaslanıp derin bir nefes aldım. Bana sevdiklerim yeterdi. Hayır. Bana ben yeterdim. 

Diana'nın okuldan önce attığı fotoğrafa baktım. Yüzümde ufakta olsa bir gülümseme oluştu. Küçük erkek kardeşinin tavşan dişlerini gösteren bir fotoğraftı bu. Lila'nın sohbetine girdim ve benim için endişelendiğini söyleyen bir mesaj vardı, kısaca iyi olduğumu yalnız kalmak istediğimi söyleyip çıktım. 

Helen, o gün planı iptal ettiğim için beni merak etmiş otobüsten indiğim durağa gelmişti. Ayrıldığımızı duyunca şok olmuş ve bana nasıl teselli vereceğini şaşırmıştı. Mira ise tamamen Rex'e sinirliydi ve onun karşısında üzgün olduğum her dakika, Rex'e daha da bileniyordu. 

Başka Bir EvrendeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin