Aradan geçen ayları umursamadan evden hiç çıkmamıştım. O gün Mingi'den bilinçsizce ne kadar dışarıda kaldığımı duyduktan sonra biraz korktuğumu kabul etmeliyim.
Bu sürede Chan hala arada yanıma gelip şirket ve grup hakkında haberler veriyordu bana. Habersiz dışarıya çıktığım günden beri üstüme daha az düşüyordu ve açıkçası bu beni çok rahatlatmıştı. Her ne kadar kafamdan geçen düşünceler iyi olmasa da kendimi dinleme fırsatı edindim. Benim için iyi ve kötü olana kendim daha iyi karar vermeye başladım.
Changbin'le tartıştıktan sonra bir daha hiç konuşmadık. Hatta bana hala öfkeli olduğunu hissediyordum. Benimle bilerek karşılaşmıyordu. Tanrım, tartışmamızın üzerinden neredeyse 4 ay geçmişti.
O olaydan sonra da 7 ay...
Minho ve Hyunjin sakatlıklarını atlatıp tamamen grup aktivitelerine döndükten sonra Japonya turnesi duyurulmuştu ve vakit neredeyse gelmişti, yakında hepsi gidecekti.
Seungmin, bana arada içmem için kahve getiriyor ancak sohbet etmeye çalışmıyordu. Aslında bu hepsinin ortak davranışıydı. Artık Felix bile beni bir şeyler yapmaya zorlamıyordu ki buna minnettardım.
Bir süre sonra bu davranışlarının ortak bir karardan geldiğini anladım çünkü şapşal Mingi bunu ağzından kaçırmıştı.
Minho diğerlerine yalnız kalmanın bazen daha iyi olabileceğini, terapistinin ona yalnız kalmak istemenin psikolojik bir iyileşme süreci olduğunu anlattığını söylemiş. Eh, pek iyileştiğim söylenemezdi. Kalbimde asla düzelmeyecek bir delik vardı sonuçta. Ama artık eskisine göre daha iyi uyuyor ve açlıktan ölecek kadar kendimi aç bırakmıyordum. Arada bir garip rüyalar görmeye hala devam ediyordum ama.
Jeongin'i yaptığı şeyden dolayı kısa süre sonra tamamen affetmiştim. Zaman geçtikçe bunu neden yaptığını anlamaya başladım çünkü. Diğerlerine kıyasla yanıma en çok gelen oydu. Beni merak ettiğini ve konuşmak istediğini anlıyordum ancak bu yaptığından dolayı Minho'dan sık sık azar yediğine emindim.
Jisung'a gelince...
Bu geçen sürede sadece 1 defa odama gelmişti. Evet eminim oydu. Saat sabaha karşı 5 gibiydi. Odama girdi, yatağımın kenarına oturdu, bekledi, bekledi ve gitti. Onun dışında o da aynı Changbin gibi yüzüme bile bakmıyor, beni koridorda görünce yolunu değiştiriyordu. Onlara değer vermediğim hakkında söylediği şeyleri hala çok net hatırlıyordum.
Changbin ve Jisung'un davranışı her ne kadar canımı yaksa da bir noktada bunu hakettiğimi biliyordum.
Karnımın guruldamasıyla yatakta doğrulup mutfağa gitmeye karar verdim. Ayağa kalkmadan önce yastığımın altındaki paketi son kez kontrol edip odamdan çıktım.
Genelde diğerlerinin şirkete gideceği gün Mingi geldiği için bugün evde olduklarını anlayabiliyordum. Sessizce arkamdan kapattığım mutfak kapısını bırakıp buzdolabından sütü çıkartıp bir kaseye kahvaltılık gevrek koydum. Herkes odasında olacaktı ki etraftan hiç ses gelmiyordu. Sütü de eklediğim kasemi alıp yine sessiz adımlarla ortak salona ilerledim. Burada duvar olması gereken bir taraf, camlarla kaplıydı ve ortasında da yine camdan yapılma bahçeye açılan bir kapı vardı. Tüllerin kapalı olmasını fırsat bilerek bahçede dolaşan Felix'e gözüm kaydı. Elindeki bir şeyleri yavaşça etrafa serpiyor etrafına bir sürü kuş topluyordu.
Koltuğa oturup televizyonu açarken hala arada ona bakıyordum. Şimdi de bahçedeki büyük ağacın altına oturmuş gökyüzüne bakıyordu. Cidden... Hiç sıkılmıyor musun Felix?
Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum ama elimdeki kahvaltılık gevrek henüz bitmemişti. Ben televizyon izlerken açılan bahçe kapısıyla irkildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memories | Stray Kids
Teen FictionKendimi onların anneleri gibi görmekten alıkoyamıyorum. Ve sadece Jeongin'den büyük olmama rağmen! Benim için endişelenmelerine gerek yok, her zaman onların yanında olacağım. Hayatta olduğum sürece...