7

23 5 27
                                    

-Hyunjinie, uyan artık. Size kahvaltı hazırladım.

Hyunjin gözlerini aralayıp uykulu bir şekilde ne dediğimi anlamaya çalışırcasına yüzüme bakıyordu. Saat neredeyse öğlen olacaktı. Diğerleri eve geleli bir saat oluyordu. Cidden, bu kadar gürültüde Hyunjin nasıl hala uyumaya devam ediyor?

Kapının açılması ile Hyunjin'in yatağından kalkıp yönümü kapıya çevirdim.

-Hala uyuyorsa bırak uyanmasın, biz yiyelim.

Chan'ın söylediklerini kafamla onayladıktan sonra kapıyı yavaşça arkamdan kapatıp merdivenlerden inmeye başladım. Hyunjin'e olanlar dışında herkesin keyfi yerindeydi. Ama son günlerde kalbim beni rahat bırakmıyordu. İçime düşen sıkıntı yaptığım şeylerden zevk almama engel oluyordu. Bir anda kalbim sıkışıyor sadece ağlamak istiyordum. Hyunjin'e olanlar da üstüne eklenince iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı duygu durumum.

-Misun, seninle bugün dışarıya çıkacağız. Sakın unutayım deme!

Şaşkın gözlerim mutfak masasında kahvaltısını yapan Changbin'i buldu.

-Anlamadım, nereye?

Omuzlarını silkip konuşmaya devam etti.

-Jongho bugün içmeye gitmemiz konusunda ısrar etti. Diğerleri Hyunjinle kalmak istiyor, o yüzden sen ve ben gideceğiz.

-Küçüğünü içmeye mi götüreceksin?

-Her konuda bir yetişkin olabiliyorken işine gelmeyen bir konuda küçük mü oluyorsun sen?

Seungmin alaylı bir tavırla saçlarımı karıştırmaya başladı. Ah Tanrım, bu numara bu sefer işe yaramayacak galiba.

-Katil olmamı mı istiyorsun? Saçlarımdan uzak dur!

Masadaki çatala hızla uzanıp Seungmin'e doğrulttuğumda yüzümde çirkin ama komik bir ifade oluşmuştu.

-Hey Misun, tamam en küçük sensin. Hatta benden de küçük.

Masanın diğer ucundan Jeongin gülerek ayağa kalktı.

-Bu kadar konuşacak enerjin varsa Hyunjin'e yemeğini sen götürebilirsin.

Tezgahtan daha önce hazırladığım minik tepsi ile Jeongin'e doğru yürümeye başladım. Tepsiyi önüne koyduğumda bana dil çıkartıp mutfaktan ayrıldı.

-Akşam ben de geleyim mi sizinle?

Jisung'un sorduğu soruyla Changbin'in yüksek sesi mutfağı doldurdu.

-Seninle gitmek isteseydim, seni çağırırdım!

Tanrım! Changbin ondan hoşlandığım için mi ona böyle davranıyor? O yüzden mi akşam benimle içmeye gidecek? Ya ağzından bir şeyler kaçırırsa? Sakin ol kızım.

-Tamam, gelmiyorum. Sadece sakin ol.

Jisung'un her ne kadar bozulacağını düşünsem de yüzündeki kocaman gülümsemesiyle konuşmuştu. Büyük yanaklarına reçelli ekmekleri doldurduğunda aynı bir sincaba benziyordu. Onu alıp cebime sokabilir miyim acaba?

***

Diz kapaklarıma kadar gelen penye bir şortun üzerine bol kot bir ceket giyip kapıda Changbin'i beklemeye başladım. Diğerlerini evde bırakıp dışarıya çıkmak kendimi kötü hissetmeme sebep oluyordu. Sabah üzerime düşen sıkıntı yine kendini belli etmiş ben buradayım diyordu üstelik. Hafif esen rüzgar topuz yaptığım saçlarımı dağıtıyor kötü düşüncelerimi de alıp götürüyordu adeta.

Memories | Stray KidsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin