Kahveciden çıktığımda elimde 8 kahve ile zar zor yürüyerek şirketin binasına girdim. Mingi'nin bu sabah gelmemesine rağmen diğerlerinin şirkette pratik yaptığını öğrendim. onlara bir sürpriz yapmak için pratik odasının kapısından yavaşça kafamı içeriye sokup beni fark etmelerini bekledim.
- Ya Misun!!! Neden buradasın?
Chan müziği kapatıp diğerlerinin de beni farketmesini sağladığında elimdeki kahve torbaları kaldırıp konuştum.
- Sürpriz.
Seungmin elimdeki torbaları alıp masalardan birine koyduğunda diğerleri de gelip kendilerine ait olan kahveyi aldı. Changbin bir köşede kahveler dikkatini çekmemiş olacak ki bana doğru bakıyordu. Yanına yaklaşıp yumuşak bir tonda konuştum.
- Sen içmeyecek misin?
- Chan neden dün çalışmayı bırakıp yanına geldi?
Sorduğu soruyu beklemiyordum. Şaşkın gözlerle ona bakarken şuan, burada verebilecek bir cevabımın olmadığını farkedip sustum.
- Ben de öyle düşünmüştüm.
Arkasını dönüp giderken sessizce söylemişti bunu. Dikkatle hareketlerini izlerken Changbin, Jisung'un yanına gidip ona bir şeyler fısıldadı. Jisung her ne kadar mutlu görünmese de torbalardan bir bardak da o almış içiyordu. O geceden sonra hiç konuşmamıştık onunla.
Odanın bir diğer köşesinde Jeongin, Chan ve Minho'ya hızlı hareketlerle bir şey anlatıyordu. Ben onlara bakarken Jeongin birden odağını değiştirip bana doğru koştu.
- Bugün çalışmayı erken bitireceğiz. Dışarıya çıkalım mı?
Sesindeki neşe ile gülümsememe engel olamadım. Kafamı olumlu anlamda salladığımda Jeongin, Minho'ya bir bakış atıp koluma girdi.
Herkes üstünü değiştirip arabaya bindiğinde Hyunjin, özellikle Felix'in yanına oturdu. Elimi ağzıma götürüp ufakta kıkırdadığımda yanımda oturan Changbin bana ters bir bakış atıp tekrar önüne döndü.
Changbin'in bir iyi bir kötü davranışları beni salak etmişti resmen.
Yaklaşık yarım saat sonra geldiğimiz sokak restorantında bulunan tek kişi bizdik. Ceketimi çıkartıp sandalyeye astıktan sonra oturdum. Felix Hyunjin'in elini bırakmadan köşeye oturduğunda Changbin tam karşıma oturarak yerini aldı.
Bu hali beni aşırı korkutuyordu. Sert gözleriyle siparişleri verip bir kaç şişe de soju söyledi.
Jisung o güzel kokusuyla yanımda oturuyor sessizce yemeğini yiyordu. Onun yanındayken gerilmemek elimde değildi. Köşede duran Felix'e baktıktan sonra tekrar Jisung'a döndüm. Konuşmak için bir adım atacaktım ki bu düşüncemden hemen vazgeçtim.
Kapıdan giren Mingi ve Jongho ile düşüncelerimden hızla ayrılıp gözümü ellerindeki pastaya diktim. Ellerimi birbirine vurup alkışlarken kimin doğum günü olduğunu anlamak için tekrar masaya döndüm.
Seungmin masanın diğer ucundan bana buruşturulmuş bir kağıt atarak gülmeye başladığında diğerleri de onun gibi gülmeye başladı.
Jongho kafama hafifçe vurarak konuşmaya başladı.
- İyiki doğdun!
Şaşkınlığımı gizlemeden ayağa kalktığımda diğerlerine bakıp tekrar oturdum. Ve tekrar ayağa kalktım.
Onlar bu halime gülerken ben de kendime engel olamayıp gülmeye başladım. Göz ucuyla herkese baktığımda Felix'in gülümseyerek ağladığını, Changbin'in de hala sert gözlerle bana baktığını görebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memories | Stray Kids
Teen FictionKendimi onların anneleri gibi görmekten alıkoyamıyorum. Ve sadece Jeongin'den büyük olmama rağmen! Benim için endişelenmelerine gerek yok, her zaman onların yanında olacağım. Hayatta olduğum sürece...