42. BÖLÜM~
.
.
.
.
.
." Girmesek mi ya?" Ayağımı suyun üzerinde çekingen bir şekilde gezindirirken arkamdaki Barın'a doğru seslenmiştim kararsızlıkla. Üzerindeki tişörtünü çıkarmış ve yanıma doğru geliyordu.
" Neden bebeğim?" Nihayet yanıma gelip bir kolunu belime sardığında başımı yukarı doğru kaldırdım ve ona baktım.
" Ocak ayındayız ve su buz gibi Barın."Gözlerini denize doğru çevirdi kısa bir süreliğine. " Zaten bunu bilerek giyinmemiş miydin?" Dedi üzerimdeki bikinimi kastederek.
Başımı salladım. " Evet, ama su fazla soğukmuş." Ben biraz daha sıcak olur diye bekliyordum çünkü hava soğuk değildi. " Üşüyor musun?" Kaşlarını çatıp vücut ısımı kontrol ederken hafifçe güldüm. " Hayır. Sadece denize girmek konusunda biraz kararsız kaldım o kadar."
Yüzüme gelen saçlarımı arkaya doğru ittim ve denize doğru bir adım daha attım, soğukluğuna alışmaya çalışırken. Su henüz ayak bileklerime geliyordu. Buraya ilk geldiğimizdeki kadar fazla dalgalı değildi deniz. Bulutların biraz daha geriye çekildiği ve güneşin doğumunu daha net görebildiğimiz sıralarda dalgalarda biraz olsun dinmişti.
Ben gözlerimi kısmış denize doğru bakarken beklemediğim bir anda ayaklarımın yerden kesilmesiyle birlikte dudaklarımın arasından kısık bir çığlık firar etmişti.
Kollarımı anında Barın'ın boynuna dolarken şimdi onun kucağındaydım.
" İnsan bir haber verir." Dedim kınarcasına ona bakarken. Afedersiniz ama ödüm bokuma kaçmıştı resmen. O bu halime hafifçe gülerken bir yandan da denize doğru ilerlemeye başlamıştı.
Hemen yanımızda iskele vardı ama ben su buz gibiyken denize iskeleden atlamaya cesaret edememiştim açıkçası.
" Ya ben alıştıra alışıra girecektim denize. Biraz yavaş yürü." Su çoktan Barın'ın diz kapaklarına gelirken tedirginlikle üzerinde olduğum denize bakıyordum. Beni bir anda kucağından bıraksa göt üstü buz gibi denize düşecektim. Bu yüzden kollarımı ona daha da sıkı sardım.
" Ben kime diyorum acaba?" Barın'ın saçını hafifçe çekip söylenirken denize de kaçamak bakışlar atıyordum. " Yavaş yavaş girince tadı çıkmaz ki güzelim." Savunuş biçimiyle birlikte kaşlarımı çattım. " Hiç de bile. Gayette güzel çıkıyor tadı. Araştırmanı öneririm."
Bu sırada su artık Barın'ın beline geliyordu ve benim de ayaklarım suya değmeye başlamıştı. Hızlıca ayaklarımı yukarı doğru kaldırırken Barın'a doğru baktım. Buz gibi olan su bizim romantik dağ ayısını hiç de etkilemiyor gibiydi. Yüzünde her hangi bir rahatsızlık ifadesi yoktu ve ilerlemeye devam ediyordu.
Bu kez de götümün soğuk suya deymesiyle birlikte kendimi can havliyle yukarı doğru kaldırmıştım. " Barın!" Nihayet durduğunda gözlerimi belerterek ona bakıyordum.
" Efendim sevgilim." Keyifle sırıttığında elimle başına vurdum sert olmayacak bir şekilde. " Tam dayaklıksın yemin ediyorum." Kaşları şaşkınlıkla yukarı doğru kıvrıldı. " O nedenmiş?"
Ciddi mi diye yüzüne baktıktan sonra derin bir nefes aldım. " Acaba neden?" Dedim gözlerimi devirirken. " Götüm dondu Barın, götüm!" Bu ani yükselişime karşılık başını yukarı doğru kaldırıp gür bir kahkaha atmıştı.
" Ya bak gülüyor bir de! Gülmesene oğlum. Bak valla döverim seni, sinir etme be-
Cümlem, bedenimin buz gibi suyla buluşmasıyla birlikte yarıda kesilirken nefesimi tutmuştum. Barın beni kendisiyle birlikte buz gibi soğuk suyun içine atmıştı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyefendi /yarı texting/ ~FİNAL~
Romance05**: Öncelikle yaşanan durum için sizden özür dilerim. Adamlarım adına da kusura bakmayın meslek icabı fazlasıyla ketumdurlar. Bayılttığınız adamıma gelecek olursak, hayır katil olmadınız. Ufak bir beyin sarsıntısı geçirmiş şu anda hastanede iyi ol...