Eve girerken Efsun'a dışarıda bir işim olduğunu söyleyerek çıktım. Yürürken telefonumu çıkarıp Bora'yı aradım. Artık bu konuyu onunla konuşmam gerekiyordu. Bora'yı aradım ve onu Efsun ile gittiğimiz kafeye çağırdım. Yaklaşık 20 dakika sonra Bora kafeye geldi ve yanıma oturdu. Biraz havadan sudan konuştuk. Bu konuşmadan sıkıldığım için şöyle bir soru yönelttim.
-Bora geçen gün birileri Efsun'a tehdit mesajı atmış. Bunu senmi yaptın?
Bora böyle bir soru sormamı beklemiyordu. Biraz şaşırdı ama sorumu cevapsız bırakmadı.
-Tabiiki ben değilim Serra. Bu konuda nasıl beni suçlayabilirsin. Böyle birşeye tahammül bile edemem bunu biliyorsun.
Böyle söyleyeceğini aslında tahmin etmiştim. Çünkü Bora'nın böyle bir yapamayacak kadar yufka yürekli olduğunu biliyordum.
-Özür dilerim Bora. Ama sen yapmadıysan kim yapmış olabilir. Efsun'un telefon numarasını tanımadığı kişilere vermeme gibi bir takıntısı olduğunu biliyorsun.
-Biliyorum Serra ama gerçekten ben yapmadım. Kimin yapmış olabileceğini tahmin dahi edemiyorum. Böyle birşeyi bana daha önce neden söylemediniz.
-Söylemediğim için üzgünüm. Ama olaylar bununla da sınırlı değil. Bu olayın ertesi günü Efsun beni okuldaki kafeterya ya çağırdı. Bana çok korktuğunu ve beni çok özlediğini söyledi. Aslında iki gün önce beraberdik. Ona ne olduğunu sorunca senin ona tehdit mesajları attığını söyledi. Bende buna inanmadım ama işte aklıma bunu yapabilecek başka biri gelmedi. Efsun ertesi sabah Danla ile buluşmuş Danla, Efsun'a senin Danla'nın abisi ile yakın arkadaş olduğunu ve Efsun'dan ayrıldıktan sonra çok üzüldüğünü söylemiş.
Buraya kadar beni bölmeden dinlemişti ama daha olayların başladığı kısıma gelmemiştim.
-Evet Serra Danla'nın abisi benim çok yakın arkadaşımdır. Efsun'dan ayrıldıktan sonra üzüldüğümde doğru. Hatta o kadar üzülmüştüm ki bir hafta boyunca okula gelmemiştim. Bunu biliyorsun.
-Evet evet biliyorum. Efsun Danla'nın yanından ayrılınca otobüse binmiş ve siyah kapşonlu birisinin onu izlediğini görmüş. Bakışlarından dolayı rahatsız olduğu için bir durak önce inmiş fakat otobüsten inmesi olayların daha kötü bir hale gelmesini sağlamış. Adam da Efsun ile birlikte otobüsten inerek onu takip etmiş. Efsun koşarken kendini bir anda Cezayir'in sokaklarında bulmuş. Her yerde sarhoş insanlar varmış. Efsun korktuğu için henüz inşaatı bitmemiş bir binaya girmiş. Daha sonra beni aradı. Benim evim Cezayir'e yakın olduğu için bana gelmek istediğini söyledi. Bende tabii dedim. Adamın onu aramak için başka bir binaya girdiğini görünce hemen saklandığı yerden çıkarak bana geldi. Daha sonra bana herşeyi anlattı. Kapşonlu kişinin de sen olduğunu düşünüyor. Senin önce ona tehdit mesajları attığını daha sonrada takip ettiğini düşünüyor. Ama ben o kişinin sen olmadığını düşünüyorum.
Gerçekten de bu kişinin Bora olmadığını düşünüyorum. Bora bunları duymayı beklemiyor gibiydi. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. O kadar şaşırmıştı ki kekeleyerek konuşmaya başladı.
-S-Ser Serra bunu kim yaptı. Ve bana neden söylemediniz. Polisi aradınız mı?
-Hayır, çünkü Efsun aramamı istemedi.
- Neden aramanı istemedi ki?
-Bilmiyorum söylemedi.
-Peki Efsun şuan nerede?
- Çok korktuğu için bende kalıyor. İstersen birlikte gidebiliriz.
-Hayır hayır şuanda beni görmesi onun için iyi olmayabilir biraz daha zaman geçsin sonra ben onunla konuşurum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARDIM ELİ (tamamlandı)
Ficção AdolescenteBilinmeyen bir gizemin çözülmesi gerekiyor. Serra ve Efsun'un başında büyük bir bela vardı. Peki bu gizemden ikisi nasıl kurtulacaklar? Angst değildir! Cinsellik yoktur!