3.Bölüm

16 4 4
                                    

Acaba Efsun'a yardım etmek konusunu arka plana atıp kendimle mi ilgilemeliydim. Çünkü benim durumum Efsun'dan daha kötüye gidiyordu. Ama Efsun'un yaşadığı şeyleride hafife almamak gerekirdi. Çünkü bir insanın peşinde seri katil olması ve onu takip etmesi çok kötü bir şey. Efsun'un yerinde olsaydım hemen polisi arardım. Acaba Efsun neden polisi aramamı istemedi ki? Bunu Efsun ile konuşsam iyi olur bence.

Son dersten sonra Efsun artık kendi evine gitmek isteğini söyleyince bende tamam dedim. O yüzden şuan da evde yalnızdım. Acaba Sahra'yı çağırsammı diye düşünmedim de değil yani. Kararımı verdim çağıracaktım. Hemen telefonumu çıkartıp Sahra'yı aradım. Telefon ikinci çalışında hemen açıldı.

-Alo. Nasılsın Sahra?

-İyiyim sağol Serra , sen nasılsın?

-Bende iyiyim teşekkürler. Acaba işin varmı. İşin yoksa bana gelebilir misin? Biraz konuşup sohbet ederiz.

-Peki olur hemen geliyorum.

Telefonu kapattığım anda zil çaldı. Yok artık bu kadar da çabuk gelemezdi değilmi?

Kapıyı açmaya gittim. Kapıda Begüm Abla ile karşılaşınca şaşırdım. Aa evet bugün temizlik günüydü. İçeriye davet ettim. Biraz oturup sohbet ettik. O an aklıma Osman Bey'in söyledikleri geldi. Acaba sormalı mıydım yoksa sormamalı mıydım?
Sormaya karar verdim ve sordum.

-Begüm Abla yanlış anlamazsan sana birşey sormak istiyorum.

-Sor tabii.

-Sen geçen hafta temizlik yaparken dışarıya çöp atmaya çıkmışsın ve kapıyı açık bırakmışsın.

-Evet, doğru.

-Acaba diyorum kapı açıkken içeriye birisi girmiş olabilir mi?

-Pek sanmam çünkü bahçede Osman Bey vardı eğer birisi girseydi o görebilirdi.

-Osman Bey o sırada arka bahçeye gitmiş o yüzden görmemiş. Ben senden önce ona da sordum.

-O zaman bilmem ben.

-Peki sen eve girdiğinde herhangi bir şeyden şüphelendin mi?

-Aslında çatı katından bir ses geldi kapı açılma sesi gibiydi.

Begüm Abla anlatmaya devam ederken gittikçe korkmaya başlamıştım.

-Bende üst kata çıkıp baktım. Odaları kontrol ettim fakat hiçbir şey yoktu. Pencere açıktı bende sesin pencere yüzünden geldiğini düşünerek aşağıya indim. Sonra arka bahçenin kapısını açıp Osman Bey'e çay götürdüm. Vallahi başka birşey bilmiyorum.

Şimdi anlamıştım Begüm Abla çöp atmaya giderken birisi içeriye girmişti notu kitapların arasına koyup saklanmıştı. Begüm Abla bahçenin kapısını açınca da çıkıp gitmişti.

Koskoca evde kameranın olmaması bizim için dezavantaj o kişi için ise çok büyük bir avantajdı. Evden çıkıp kamera almak için alışveriş merkezine gittim. En pahalı ve görüntü kalitesi en yüksek olan kameralarda 5 tane aldım. Bunlarda birincisi ön bahçeye, ikincisi arka bahçeye, üçüncüsü bodrum katına, dördüncüsü orta kata, beşincisi ise çatı katınaydı.
Eve geldikten sonra Sahra beni kapıda karşıladı önceden gelmiş ve kapıyı çaldığında açmadığım için, beni kapının önünde beklemişti. Belki işim vardır diye aramamış.

-Aa Sahra sen ne zaman geldin?

-Bilmem belki yirmi dakika falan olmuştur.

-Neden aramadın beni?

-Belki işin vardır diye aramadım.

İçeriye geçmeden önce kameraları Osman Bey'e teslim ettim. Sahra'nın arkasından bende eve girdim.

-Açmısın? İstersen noodle yapabilirim.

-Peki olur sen bilirsin.

-O zaman ben hemen hazırlayıp geliyorum.

Mutfağa gidip noodle için su kaynattım. Paketleri açıp suyun içine koydum ve soslarını döktüm. Tabaklara koyup tepsi yardımı ile içeriye götürdüm. Yanlarına birer tane de vişne suyu koymuştum. Afiyetle yedikten sonra sohbet edip Sahra'yı çalışma odama götürdüm.

-Sahra gel çalışma odama gidelim.

Ayağa kalkarak peşimden geldi.

-Geliyorum.

Kapıyı açıp içeriye girdik. Çalışma odamın duvarları boydan boya kitaplıktı ve içleri kitap doluydu. Her türden kitap vardı. Ben en çok polisiye roman sevdiğim için çoğunluğu o türe yönelikti. Sahra ya istediği kitabı alıp okuyabileceğini söyledim ve kahve yapmak için aşağıya indim.

O sırada kapı çaldı kapıyı açtım karşımda yan komşum vardı. Adı Rana idi. Aynı yaştaydık onun boyu benden biraz daha kısaydı. Ama çok tatlıydı. Çok kitap okuduğu için diksiyonu süperdi. Sarışındı ve yeşil gözleri vardı. Zayıf birisiydi ve gözlük takıyordu. Onu asıl tatlı yapan şey ise tavşan dişlerinin olmasıydı.

-Hoşgeldin Rana buyur.

Onu içeriye davet ettim ve oturdum yukarıdan Sahra ya seslendim. O da aşağıya indi ve sohbet ettik. Rana'nın asıl, gelme amacını, sonradan anladım.

-Serra sana çok önemli bir şey söylemeliyim.

-Evet, dinliyorum.

Daha sonra Sahra ya baktı belli ki yanında anlatmak istemiyordu. Sahra'nın yanımızda kalabileceğini onun bir zararı olmadığını söyledim. Zaten herşeyi biliyordu ve Rana'nın da anlatacağı şeyleri az çok tahmin edebiliyordum.

-İki ya da üç gün önce tam hatırlamıyorum ders çalışmak için odama çıkmıştım. Camdan bakarken senin evinin içinde siyah kapşonlu birinin dolaştığını gördüm. Begüm Abla evden çıktığında eve girdiğini ve arka bahçeden de çıktığını gördüm. Sana anlatmak için çok bekledim. Fakat camdan baktığım sırada beni gördü ve silahını gösterip, işaret parmağını dudaklarına götürüp susmamı söyledi.

Hayır benim yüzümden Rana da tehdit altındaydı. Şuan bana anlattığı için belki de onu öldürecek. O kişi her kimse onu bulmalıydım. Bunun için Rana ya ihtiyacım vardı.

-Rana ,senin ablan dedektifti değil mi?

-Evet öyle.

-Acaba bize yardım edebilir mi?

-Tabii edebilir.

-Çok teşekkür ederim.

-Rica ederim.

Rana eve gidince ablası ile konuşacağını söyleyip çıktı. Evine girene kadar arkasından baktım. Çünkü o adam her yerde olabilirdi. Nihayet eve girince bende kahvelerimizi alıp yukarıya çıktım. Sahra zaten olanları bildiği için fazla sorgulamadı. Ona okuldayken anlatmıştım. O yüzden Rana'nın anlattıklarına fazla şaşırmadı.

Sahra bir korku romanı aldı ve okumaya başladı. Bende polisiye roman okumaya başladım. Kitaplarımız yaklaşık 3-4 saat içinde bitmişti. Sahra'da artık evine gitmişti saat 12.30 olmuştu. Artık uyumam gerekti çünkü sabah okul vardı. Tam yatacakken bir ses duydum sanki bodrum katından geliyor gibiydi.

3. Bölümün sonuna geldik yorum ve oy atmayı unutmayın takipte kalın diğer bölümler çok yakında sizlerle olacak.

YARDIM ELİ (tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin