Arabada sessiz ve konuşmadan geçti. Yol boyunca yolu izleyip durdum.Bazen kelimelerin kifayetsiz kaldığı o an vardır ya işte o andaydık.
Beni öptüğü o an gözümün önünden gitmiyordu. Onun ablamı hayal ettiği benimse birgün gerçekten sevdiğim bir insanla yaşayacağım o anın büyüsünün bozulduğu ve hayal kırıklığına uğradığım andı.
Kalbim beni bilmediğim duygulara itiklemeye çalışırken yanımdaki adam başkasına aitti. Hemde çok sevdiğim ve onun için girdiğim bu yolun sahibine aitti.Ona kalbimi açsam da onun kalbi doluydu.
Konağa geldiğimizde sessizce arabadan inip içeriye girdik. Gözler üzerimizdeydi.
Berivan hanım öfkeyle "Oğul elalem bizi konuşup durur bu uğursuzların adı çıkmış mardinde sende bizim gibi soylu bir aşirete gelin diye bu gızı nasıl getirdin..."
Duyduklarımla yüzüm kızarıp başım yere eğilmişti. İnsanlar bilip bilmeden düşenin arkasından senaryolar yazardı bu sadece burada değil malesef her yerde aynıydı. Ablam kaçmıştı ve hakkımızda ileri geri konuşan insanlarla dolup taştığını farkındaydım. Öyle olup olmadığımızın bir önemi kalmıyordu.
"Yeter aney yeter zaten kendi acım bana yetiyor bir de sen gelip yarama tuz basma. Susun artık bırakın konuşsunlar elbet susacaklar..."
Ailesine karşı beni koruyordu.Beni bir tek kendine karşı koruyamıyordu.
Ablamdan hiçbir haber alamamak beni de endişelendiriyordu ama şuan arayacak durumda değildim. Ablamı tehlikeye atacak birşey yapmak istemiyordum. Yatağa uzanıp bugün yaşadığım aşağılanmayı unutmak istedim. Aklımdan tamamen silmek istiyordum.Yaşamamış olmayı dilemek istiyordum tüm bunları bazen onun ne kadar mükemmel bir adam olduğuna kanaat getirirken bazen de ne kadar bencil ve duygusuz bir adam olduğunu düşünmek ikilemde olmak hep aklında başkasının olduğunu bilerek yanında kalmak bir kadın için ne kadar zordu.
Sevmeyi biliyordu. Çokta güzel ifade ediyordu. Dudaklarından çıkan her bir cümle başka bir kadına olan aşkını dile döküyordu. Ben hergün acımla yaşamayı öğrenmeye başlıyordum.
——-HEVİN——-
Serhatla kaçmıştık. İstanbuldaydık ama hiçbir şey hayalimdeki gibi olmadı. Yapayalnızdım. Buraya geldiğimizden beri kumara merak saldı eve alkol alıp geliyordu. Dayak yiyordum. Evde kuru ekmeği zor buluyordum. Bana sormadan eve değişik tipli adamları getiyordu. Bazen acaba kaçmasaydım nasıl bir hayatım olurdu. Hataya düşmeyip nefsime hakim olmayı başarıp serhata mecbur kalmasaydım nasıl olurdu diye düşünüyorum. Bazen pişmanlıklar yaşıyorum. Hayatımı kendi ellerimle maf etmiş olmanın verdiği pişmanlıklar..
Bebeğimizi kaybettik.Doktor beslenmeden ötürü ve strese bağlı yada şiddete maruz kalmadan dolayı olabileceğini söyledi. Kaçarken aklımda bebeğimin karnımda varoluş sebebi vardı. Sevgi vardı. Aşk vardı.Elde edince serhatın aşkı da sevgisi de bitmişti.Buraya geldiğinden beri beni bir orosbu gibi görüyordu. Birlikteliğimizde bile yüzüme bakmıyordu.Beni öpmüyordu bile. Ben onun için ne ifade ediyordum bilmiyorum ama canım yanıyordu
Kardeşimden haber alamamıştım ve başına ne geldiğini bilmiyordum.Benim yüzümden ne yaşıyordu işkence mi çekiyordu canını mı yakıyorlardı bilmiyorum. Tek dileğim onun benim hayatımı yaşamıyor olmasıydı.
3 Ay SONRA
Aradan zamanlar geçmişti ama acısı halen ilk günki gibiydi. Aramızda hiçbirşey değişmemişti ama eskisi kadar yabancı da değildik birbirimize alışmaya başladık.Ablamı artık eskisi kadar sormuyordu beni sıkıştırmıyordu neredeler diye o da artık kadere mahkum olmayı kabul etmişti ama asla unutmamıştı. Halen uykusunda adını sayıkladığı evdeki çalışma odasında fotoğraflarını sakladığını biliyordum ama bende onun onu sevdiğini bilerek onunla yaşamayı kabullendim.. Evde esir hayatı da yaşamıyordum. İstediğim yere gidebiliyordum ve istediğimi alabiliyordum. Bana karşı saygı gösteriyordu.Birlikte sarılıp uyumak dışında bana dokunmaya kalkmadı. Şiddet uygulamadı. Küçümsemedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE (ELVİN)
ChickLitKüçücük bedenlere büyük hikayeler yazıldı. En ağır bedelleri en masumlar ödedi.