New City

2. Bölüm

'Istanbul-İzmir sayılı seferlerimizde uçağımız kalkmak üzeredir.'

Annem 'Aa uçak kalkmak üzere.' Diye abime ve bana seslendi.

Çarçabuk toparlanıp uçakta yerimizi aldık. Yan koltukta benim yaşlarımda son derece yakışıklı bir çocuk oturuyordu. Umarım Izmir'de bunlardan çoktur diye geçirdim içimden.

Ben bunlarla aklımı meşgul ederken hostesin uyarısıyla irkildim. Tabii taş çocukta bana baktı o sıra. Tanrım gözleri çok tatlı.

Ben yine kemeri takmamışım. Ah tabii aklım başımda değil ki.

O sırada abim 'Mal ya unutmuşsun kemerini bağlamayı.' Diyerek kemerimi bağladı. Aptal bi iyilik yapıyor, bir de sövüyor.

     Abimle laf dalaşı.
     Yakışıklı çocukla bakışmalar.
     Müzikler.
Derken yolculuğun sonuna gelmiştik.

Bu günlük babamın arkadaşının otelinde kalacaktık.
Annemle babamın taşındığımız evde işleri olduğu için eve gittiler.
Bizde Kuzey'in arabasıyla otele gitmeye koyulduk.

'Ne güzel yer değil mi?' Dedi abim.

'Evet güzel yer.' Dedim sessizce, gerçekten güzel bir yerdi burası.

Abim bana döndü ve 'Sim kartını kırıp attığını gördüm, ne oldu?' Dedi.

'Bir şey yok. Sadece eskiyi unutmak istiyorum. Hem babam demedi mi? Yeni insanlar, yeni bir hayat. Sen susta önüne bak kaybolursak görürsün.' Dedim.

O da 'Hey bücür, ben asla kaybolmam.' Dedi alaycı bir tavırla.

Umursamaz bir tavır takınarak omuz silktim.
Camdan dışarıyı seyrederken abim 'Vuhuuuu işte geldik küçük hanım.' Dedi sevimlice.

Abime dönüp şirin bi ifadeyle 'Bana çikolata almalısın şuan çok canım çekti küçük bey.' Dedim.

O da 'Istediğin çikolata olsun hemen alırım minik.' Diyerek göz kırptı.
Salak falan ama seviyorum ya. Canım abim benim.

Çantaları alıp otelin içine geçtim. Kuzey'de arabayı parkedip elimdeki çantaları aldı. Daha sonra oda işlerini halledip yanıma geldi.

'Minik 691 numaralı odada kalıcaz 3 odalı büyük olan oda beniiim!' Dedi gıcık bi tavırla.

'Hıı salak, sen anca sığarsın zaten.' Dedim iğneleyici ve şirin bir şekilde.

O da ' Ay canııım. Hohoo.' Diyip omuz silkti. Ne diyosa manyak ya.

Biz tartışırken 6. Kata çoktan gelmiştik. Odayı bulduğumuzda kapıyı açıp bavulları koyduk. Etrafta gözümü gezdirdikten sonra kendimi yatağa attım.
Abimde üstünü değiştirip yanıma geldi.

'Hadi kalk üstünü değiştir. Akşam yemeğini dışarda yiyelim burada bildiğim güzel bir mekan var.' Dedi.

'Ooo buralarıda bilirmiiiş.' Dedim çok bilmiş abime dönerek.

Abim anahtarı aldı  'Seni kapıda bekliyorum, çabuk hazırlan bücür.' Dedi ve çıktı.

Bende hemen banyoya gidip duş aldım. 5 dakika içinde duştan çıktım ve kurulandım. Daha sonra kıyafetlerimi yerleştirdim ve ne giyeceğime karar verince makyaj malzemelerimi alıp yeniden banyoya gittim.
Dudağıma parlatıcı sürdüm, gözüme ince bir eyeliner ve rimel sürdüm. Saçlarımıda açıp dalgalandırdım.

Güzel olduğuma karar verdiğimde banyodan çıkıp üstümü değiştirmek için odaya geçtim. Dışarısı sıcaktı. Kot şortumu giyip üstünede salaş bir bluz giydim.

Oda kartını alıp aşağı indim. Abim arabanın yanında duruyordu. Beni süzdü ve 'Vay kardeşlerin bitanesi.' Deyip yanağımı sıktı.
Arabaya bindik ve hareketli bir şarkı eşliğinde cafeye doğru yola koyulduk.

Cafeye geldiğimizde abim anahtarı çalışanlardan birine verip koluma girdi. Kıskanç, özürlü. Neyse canım abim beniiim.

Masaya geçtik. Abimle menüye bakmaya başladık. Kararımızı verdikten sonra garson geldi ve siparişleri verdik.
Biraz sohbet ettik ve resim çekindik. Biraz sonra garson yemeklerimizi getirdi.

Tam yemeğe başlarken siyah pantolonlu, beyaz salaş bir tişörtlü bir çocuk cafeye giriş yaptı. Ve arkası dönüktü. Of ben yüzünü merak ediyorum. Ne böyle bir şey mümkün mü? Aman Tanrım. Olamaz. Uçaktaki çocuk bu. Yine bana baktı ve göz kırptı.

Yemeğimi yerken gözü sürekli benim üzerimdeydi.
Abim benimde yemeğini bitirdiğimi görünce hesabı istedi.
Hesabı ödedikten sonra arabaya ilerledik. Abim anahtarı aldıktan sonra bana kapıyı açtı ve sevimlice tebessüm edip  koltuğa oturdum.
Otele doğru yola koyulduk. Ve sanırım bugünde böyle bitti.