5. Bölüm

72 12 10
                                    


Bu bölüm @MhmmdCetinkaya 'ya. :)

Sabah telefonumun sesiyle uyandım. Kimin aradığına bakmadan çalan telefonu uyku sersemi açtım.

'Alo?'

'Uyuyor muydun yoksa prenses?'

Meriç bu. Sabahın köründe ne için aradı ki beni?

'Ah evet, uyuyordum. Sabahın bu erken saati ne oldu ki?'

Uzun bir kahkahadan sonra 'Mel, saat 13.00 ve sabahın körü öyle mi?' Deyip tekrar gülmeye başladı.

'Uhm, demek ki alarmı farketmeyip uyumaya devam etmişim.' Dedim kıkırdayarak.

'Şey diyecektim. Kütüphaneye gidiyorum da, sende benimle gelsen?'

Ama ben tüm günümü evde geçirmek istiyordum.

'Meriç, evde vakir geçirmek istiyorum. Daha sonra sana eşlik etsem olur mu?'

'Tabi ki olur. Sonra görüşürüz o halde, kendine iyi bak.'

'Sende, görüşürüz.' Deyip telefonu kapadım.

Yüzümü yıkadıktan sonra odama geçip rahat bir kıyafet giydim.

Merdivenlerden inerken Açelya Teyzeyi gördüm.

O şirin gülümsemesiyle 'Günaydın kızım, annenler işteler. Abin ise arkadaşlarıyla dışarı çıktı.' Dedi ve eliyle hazırladığı kahvaltıyı gösterdikten sonra 'Kahvaltını hazırladım, aç kalma, ye hadi.'

'Teşekkür ederim Açelya Teyze, çok güzel görünüyor.' Deyip yemeye başladım.

Kahvaltımı yaparken bugün neler yapsam diye düşünüyordum.
Önce Açelya Teyze ve İbrahim Amcayla biraz sohbet ederim. Sonuçta artık bizim çalışanlarımız onları tanımalıyım.
Daha sonra evi daha yakından tanımak için odaları ve bahçeyi gezerim.
Sonra da yürüyüş yaparım. Ne de olsa bu kahvaltıyı ancak o şekilde eritebilirim.

Bu sırada kahvaltımı bitirdim. Dişimi fırçalamak ve ellerimi yıkamak için yukarı çıktım.

---
İşlerimi hallettikten sonra bahçede çiçekleri sulayan İbrahim Amcayı gördüm.
İbrahim Amca, 55 yaşlarında, hafif göbekli, beyaz saçlı, yanaklarının pembeliği ile tonton birisi.

Onun yanına gitmek için merdivenlere doğru ilerledim. Şarkı mırıldanarak yavaş adımlarla merdivenleri indim. Mutfak kapısından arka bahçeye çıktım.

İbrahim Amca işine fazlasıyla odaklanmış olacak ki beni farketmedi bile.

'Kolay gelsiiin.' Dedim elimi sallayıp gülümseyerek.

'Sağol Melissacığım. Korkuttun beni.'  Dedi ve güldü.

'Kusura bakmayın İbrahim Amca.'

---
Saate baktığımda bayadır İbrahim Amca ile sohbet ettiğimi farkettim. Müsade isteyip yanından ayrıldım.

Odama çıktım ve dolabımı açtım. Yürüyüş için uygun kıyafetler bakındım. Pembe, kalın askılı tişörtümü, altına da siyah taytımı giydim. Pembe kulaklığımı aldım. Pembe üzerine mor çizgileri olan Adidas markası ayakkabımı giyip evden çıktım.

Sevdiğim şarkıyı açtım ve yürümeye başladım.

Evimiz sahile bi hayli yakın olduğundan sahilde yürümek kaybolmamak için iyi bir fikir, değil mi?

Baya bir yürüdükten sonra müzik dinlemeye devam ederek bir banka oturdum. Deniz ve güneş.. Çok huzur verici. Yüzüme çarpan ılık rüzgarla gevşemiştim.

Biraz daha oturduktan sonra sahilden ayrılıp villamızın olduğu sitenin biraz ilerisinde büyük ağaçların ve yeşilliğin olduğu bir arazi vardı.
Kimsenin olmaması orayı büyüleyici bir yer yapıyordu. Patika bir yol vardı ve tam anlamıyla filmlerdeki doğal yürüme mekanlarına benziyordu.
Minik spor çantamıda alıp oraya gitmek için yola koyuldum.

Yola ulaştığımda aslında biraz tedirgin oldum. Korkutucu ve sessiz gelmişti bana burası.
Kulaklığımdaki müzik hareketliydi ve cesaret veriyordu. Tam da dinlenme yeri burası, havasıda mis gibi.

---
Arkamdan hızlı adımlarla iki kişi geliyordu sanki. Şuan buraya girmemin yanlış olduğunu anladım. Arkama baktığımda adamlar birden bana doğru koşup çantamı almak için hamle yaptılar.

Çantayı daha çok tutup almalarına engel olmaya çalışırken esmer olan aniden bir çakı çıkardı ve koluma bir darbe savurdu. Hissettiğim acı içimi sızlatıyordu. Çantamı alıp kahkaha atarak yanımdan uzaklaştılar.

Korkuyorum, hemde çok korkuyorum. Tanrım, şuan yanımda abim olsa ve beni kurtarsa bu durumdan.
Beni kan tuttuğu için yarama da bakamıyordum ama kanın aktığını hissettiğim için başım dönmeye ve midem bulanmaya başlamıştı.

Yere umudumu kesmiş bir şekilde oturmuşken ileride parıldayan şeyin yayına gitmeye çalıştım.

Telefonuuum! Sanırım o itiş kakışta düşmüş olacak.

Telefonumu elime alırken bedenimin daha çok uyuştuğunu hissediyorum.

---
Uyandığımda bir hastane odasındaydım, başımda abim, Kerim abi ve Meriç vardı.

'Beni hanginiz getirdi, sizleri aramaya çalışırken bayılmışım. Nasıl buludunuz beni?' Dedim, çok merak ediyordum.

Abim 'Bücür iyisin nihayet, kolunda bir kesik varmış ve doktorlar dikiş atıp halletmişler. Ha bu arada korkma estetik dikiş olduğu için iz falan kalmaz.' Deyip güldü.

'Abi beni kim getirdi? Hep üçüncü ağızdan konuştun.' Dedim merakım fazlasıyla artmışken.

Tanımadığım bir ses kulaklarımı doldurdu.

Hemşire.

'Hanımefendi kendinizi iyi hissettiğinizde çıkabilirsiniz. Önemli bir şeyiniz yok, arkadaşınız sizi hemen hastaneye yetiştirdi. Neyse geçmiş olsun.' Dedi tebessümle.

'Teşekkür ederim.' Deyip yutkundum.

---
Ben bayıldığımda benim yaşlarımda bir çocuk beni motoruyla turlarken bulmuş. Ve aldığı gibi hastane getirmiş.
Abimlerle konuşup gitmiş.

Nerede oturuyor? Nerede okuyor? Kaç yaşında? Hiçbir fikrim yok. Beni kurtardığı için ona minnettarım. Umarım karşılaşırız bir gün.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

New CityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin