yirmi altı

5.4K 591 130
                                    

"Siz derken ağabey?"

Alp'e benzeyen adamın, yani kardeşinin, sorusuyla salonu sessizlik kapladı. Basılmışız gibi hissettim. Gerçi öyleydi.

Dördüzlerin sadece birisi kızdı. O kız olan yüzünde masum sırıtışla bana bakarken diğerleri haylazca Alp'in üstüne atlamıştı.

"Amca!"

Üçünün bir anda bağırışıyla sessizlik kayboldu. Alp üstüne atlayan çocukları zorlanmadan kucaklarken gözlerimi kardeşinin sorgulayan bakışlarından, kardeşinin karısına çevirdim.

Kumral, dalgalı saçları beline kadar uzanıyordu. Hafif kemikli ama küçük bir burnu vardı. Dolgun dudakları ve yüzünün imzası olan kehribar iri gözleriyle parıldıyordu. Fazlasıyla zarifti. Dört tane bebek ondan nasıl çıkmıştı gerçekten merak ediyordum.

Kadının bakışları imâlı imâlı aramızda mekik dokuyordu. Dirseğiyle kocasının karnına vurup sırıtırken kulağına bir şeyler fısıldadı. Bunu yaparken hâlâ kapıda olmaları, zaten Seher yüzünden buz gibi olan evin daha da soğumasını sağlıyordu. Ancak buna odaklanamayacak kadar utanıyordum.

"Amca bu abla kim?" diye sordu küçük kız. Parmağıyla beni işaret ediyor, annesinden aldığı belli olan kehribar gözlerini merakla üzerimde gezdiriyordu.

Alp kucağındaki çocuklarla bana döndü. Yüzümdeki gerginliğe şahit olduğunda alt dudağını dişleyip bana masum bir sırıtış bahşetti.

"Özüm," dedi sadece. İstedikleri şey ismim değildi, buna emindim. Hangi sıfatla buradayım ben? Merak edilen buydu.

Tak diye bayılsam ne olurdu acaba?

"Özüm," dedi küçük kız. Kumral saçlarını işaret parmağıyla kaşırken "Üzüm gibi," diye mırıldandı.

Başkası yapsa hoşuma gitmeyen şey onun ağzından çıktığında fazlasıyla şirin gelmişti.

"Amcam," dedi Alp uyarırcasına. Ama gülüyordu da yeğeninin tatlı hâllerine. Ona sahte bir sinirle bakış atıp oturma odasının kapısından nihayet uzaklaşıp ileriye birkaç adım attım.

Alp'in kardeşi, karısıyla fısır fısır konuşurlarken Alp "Oğuz geçsenize içeri," dedi. Böylece kardeşinin ismini öğrenmiş oldum.

"Geçelim ağabey," dedi ayakkabılarını çıkartırken. Alp kucağındaki çocuklarla yanıma adımladı. "Rahatsız mısın?" diye sordu fısıltıyla. Üzerime eğildiği için kucağındaki üç çocuğun gözleri bendeydi. "Değilim." Onların bakışlarına karşılık verirken birisi parmağını uzatıp farklı bir şeymişim gibi bana dokundu.

Ardından annesine seslendi. "Anne!" Odadaki beş tane kehribar gözün odağı olmak beni tetiklerken "Çok güzel abla!" diye bağırdı. Yumuş yumuş olan içimle gerçekten güzel miyim deme hissimi yatıştırdım.

"Evet anneciğim, çok güzel abla." İkisi eve girip kapıyı kapattığında kadına dönüp gülümsedim.

"Havuç gibi."

"Bence portakal."

"Hayır, Darwin'e benziyor!"

"Bence Winx Bloom."

"Çok ayıp çocuklar!" diye çıkıştı anneleri. Hayatımda bu kadar benzetme sanatı kullanılan bir ortamda bulunmamıştım. Ve hiç bu kadar şeye benzetilmemiştim.

"Ama anne!"

Alp çocukları kucağından indirdi. "Ablanız hakkında düzgün konuşsanız iyi olur veletler." Onlara yalancı bir kızgınlıkla baktı. "Yoksa sizi Duman'a veririm."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kʼalp Gʼözüm | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin