İyi okumalar...
Yaklaşık 4-5 saattir yoldaydık. Ve araba tutan biri olarak bu yolculuk bana hiç iyi gelmemişti. Eve az kaldığını bildiğim için kendimi tutmaya çalışıyordum ama annemin bana olan homurdanmalarını duyunca bu konuda pek başarılı olamadığımı anlayabilmiştim. Yani ne yapabilirim sevmiyorum araba yolculuklarını. Sanırım eve varana kadar tüm iç organlarım birbiri ile karışacaktı
"Off anne ya, ne kadar kaldı eve varmamıza?". "Az kaldı kızım sabret biraz. Sanki ben çok meraklıyım 4-5 saatlik yolu araba ile gelmekten". Annem yine bana homurdanınca konuşmayı bırakıp camdan dışarıyı izlemeye koyuldum. İstanbul'da yaşamak ne kadar doğruydu bilmiyordum çünkü insan yoğunluğundan dolayı her çeşit insanın bulunduğu bir şehirdi. O yüzden başıma birşey gelmesinden korkuyordum. En iyisi bu düşünceleri bırakıp eve varana kadar uyumaktı. Ne de olsa annem beni kaldırırdı.
(20 dakika sonra)
"Kızım kalk hadi, geldik eve. Hay Allah'ım ya, ev ev diye tutturdu yolda, şimdi de uyanmıyor". Ağrıyan boynumu hafifçe kaldırıp etrafa bakındığımda saat ortalama 7 falan dı. Hava canlılığını yitirmiş ve geriye soluk bir grilik kaplamıştı. Dışarı doğru bakındığımda ise bir evin önünde durmuş koliler dikkatimi çekmişti. Ne yani bunları biz mi dizecektik?
"Anne, eşyaları biz mi dizeceğiz?". Annemin bana olan bıkkın bakışlarını görünce bir rahatlama gelmişti."hayır Kızım, onlar özel eşyalarımız, kıyafet falan yani".
Eve ailecek girdiğimizde evin mükemmel büyüsü karşısında gözlerim parıldamıştı. Babam İstanbul'a geleceğimizi önceden bildiği için bize özel bir ev tasarlanmıştı. Evet babam mimardı
Bu evde eski evimiz gibi bahçeli bir evdi. Fakat bu evin bahçesi neredeyse 2 katıydı, içeriye girince sizi geniş ama kısa bir koridor karşılıyor, ardından ise sade ama ferah bir oturma odası. Mutfağı ile birleşik olması benim ayrı hoşuma gidiyordu
Yukarı kata koşarak çıkıp kendi odamı bulmak için odaları karıştırdım. Ve en sonunda odayı bulduğumda adeta gözlerim dolmuştu.
Kapıyı açar açmaz kocaman bir yatak beni karşılıyordu. Duvarlarda çizdiğim portreler ve çizimler asılıydı. Duvarlar mor ile mavi tonlarının en açık haliydi. Odamda köşede duran kapıyı görünce hızlıca içeri girdim ve Babamın içeriye özel olarak yaptırttığı çizim odası beni benden alıyordu
"Beğendin mi bakalım odanı?". Babamın sesi ile hızlıca ona döndüğümde şaşkınlığımı gülerek izliyordu, koşarak ona sarıldım ve boğuk çıkan sesim ile konuşmaya başladım."baba, burası hayal ettiğimden çok daha çok güzel. Çok teşekkür ederim, iyi ki varsın". Babam onun tek kızı olduğum için beni ayrı olaraktan seviyor ve değer veriyordu. "Tamam kız tamam, biraz daha sarılırsak boğulacağım". Gülerek ondan uzaklaşıp beraber aşağı indiğimizde annemin mutfağı incelediğini gördük
"Ne oldu Hilal, yine mutfakta neler karıştırıyorsun?". Babamın sorusu ile bende merakla anneme döndüm çünkü mutfağı gerektiğinden fazla ciddi bir şekilde inceliyordu.
"Hangi dolaba hangi takımlarımı yerleştireceğimi düşünüyorum Arif, sen anlamazsın bu işlerden, ayrıca yarın konuştuğumuz okula git de Asel'in kaydını yaptır"."Tamam be Hilalim, az rahat ol" diyen babam hızlı adımlarla annemin yanına gidip yanağına öpücük kondurunca annem gülerek onu itti."saçmalama Arif, kocaman kızımız var bizim. Senin yaptığına bak". Ikiside bana doğru bakınca hızlıca uzaklaşıp."ben yokum. Siz devam edin" dememle Babamın kahkahasını duydum. Acaba benimde babam gibi bir sevgilim olur muydu?
Odama girip kendi kıyafetlerimi dolaba dizmeye başladım. Birkaç güne bir okula başlayacağımı bilmek beni hem mutlu hemde üzgün yapıyordu. Belki de bu kadar kafaya takmak yerine akışına bırakmam gerekiyordu.
Kıyafetleri dizmem ile diğer çekmeceye de iç çamaşırlarımı dizmeye başladım. Odadaki kutuları da atmam üzerine odam nihayet kendine gelebilmişti. Üstüme pijamalarımı giyip yatağa uzandım ve uyumaya çalıştım. Ve ortalamama 1 saatin sonunda gözlerimin kapandığını hissedebilmiş ve kendimi uykuya nihayet bırakabilmiştim.
...
"Hadi kızım, alt tarafı bir kıyafet giyineceksin". Diğer küpemi de sol kulağıma takıp aşağı indim. Bu kadar hazırlanma sadece okul kaydım içindi ama süslenmeyi seviyorsam ben ne yapayım değil mi?
"Geldim baba geldim. Hem alt tarafı 20 dakika bekledin yani". "Alt tarafı 20 dakika öyle mi? Kızım düğüne gitmiyoruz, okula kayıt yaptırmaya gidiyoruz". Babam yine sanki süslenmeyi sevmiyormuşum gibi konuşunca kapıyı açıp dışarı çıktım.
"Şuna bak. Birde hanımefendi bana trip atıyor. Bu kızı hep sen şımartıyorsun Hilal". Aslında babama bilerek böyle davranmak hoşuma gidiyordu, oda her seferinde kanıyordu, ya da kanıyormuş gibi
"Ay canım babam, lütfen artık kaydımı yaptırmaya gidebilir miyiz?". Çünkü cidden sıkılmaya başlamıştım. "Yürü kız, iki saattir ben ne konuşuyorum burda"
Okulu görünce aslında yolun o kadar da fazla uzun olmadığını görünce içim rahatlamıştı. Ama bugün hafta içiydi, yani öğrenciler de okuldaydı ve bana nasıl bakacaklarını henüz bilmiyordum. Umarım öğrenciler derstelerdir
Okula girdiğimizde hayal kırıklığına uğramıştım çünkü şuan teneffüs vaktiydi ve malesef birçok öğrencinin bakışına maruz kalacaktım. Aslında anksiyete gibi sorunlarım yoktu ama beni görmeseler daha iyi olabilirdi
Müdürün odasına doğru ilerlerken çoktan benim hakkımda konuşanlar olmuştu. Ne bekliyordum ki, burası liseydi. Babam müdürün odasını tıklayıp içeri girdiğinde bende arkasından girdim ve müdür bize küçük bir gülümseme sundu
"Merhabalar Arif bey, kızınızın kaydı için gelmiştiniz değil mi?". Bir dakika bu adam babamı nereden biliyordu
"Vaaay Gökhan, görmeyeli baya centilmen olmuşsun, ama ben senin okul zamanlarını bilirim. Bana yediremezsin bunları". Bir dakika bu adam Babamın okul arkadaşı mıydı?
Babamı gülerek yanıtladı. "Tamam tamam, sende daha çok olgun duruyorsun, birde güzel bir kızın olmuş. Adını da öğrenebilirsem kayıt işlemlerini yapabilirim". Bu adamı şimdiden sevmiştim sanırım
"Boş boş konuşmayı kes, ismi Asel. Asel Bilgiç". İsminin Gökhan olduğunu öğrendiğim adam, daha doğrusu müdürüm önündeki bilgisayara birkaç dakika boyunca birşeyler yazıp bize doğru döndü. "Tamamdır, kayıt işlemlerini yaptım. Bir ara özel olarak gelinde size kahve ısmarlayayım". Adama tebessüm edip odadan çıktıktan sonra yine aynı bakışlara maruz kalmış ve buda çıkışa kadar sürmüştü.
Arabayla eve vardığımızda derin bir nefes verip rahatlamıştım. "Kızım, birşey mi oldu?". Babamın sorusu ile ona gülümseyip "hayır baba, sadece okuldakilerin bakışı biraz garibime gitti o kadar. Ben uyumaya çalışacağım, aç değilim anneme söylersin". Hızlıca içeri girip rahat birşeyler seçip giyindikten sonra kendimi hızla yatağı attım. Sanırım okuldaki ilk günü biraz garip geçecekti.
...
Kestikkkk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF AŞK ||Texting
Novela JuvenilHikaye okula yeni gelen Asel'in bir çocuğa çarpması ile başlıyor. Ama tesadüf mü? Orası bilinmez