☽
Merhabalar, nasılsınız? Ben çok iyiyim ve çok heyecanlıyım.
Her hafta bölüm yayımlanacak. O yüzden lütfen emeğimin karşılığı olarak hikayeye oy verip, yorum yaparsanız çok mutlu olurum.
Keyifli okumalar
Zeynep Burçe Alaca
"Komutanım son otuz mermi! " yerde emekleyerek kayanın arkasına saklanan Berkay'a baktım. Aklımdan hızlıca bu zamana kadar aldığım eğitimleri geçirdim. Düşman dört kişi, mühimmatları sağlamdı. Benim elimde sadece yarım bir Berkay ve yedi mermim vardı.
Düşün Zeyno düşün, eğim avantajı bizde sarışın, kamuflajımız da var. Biz aklımıza koyduğumuz her şeyi başarırız. Çünkü bizim inanılmaz bir gücümüz... Şaka şaka neyse sırası değil.
İç sesim beni yüreklendirmeye
çalışırken, sürünerek Berkay'ın yanına gittim. Amacım tabiki onu kaldırmaktı. Harelerimi bütün vücudumda gezdirdim. OLAMAZ!"Hayır hayır hayır Berkay geldim aslanım ölme sakın"
Eğitimler sarışın eğitimler.
Hızlıca kendimi toparladım. Yolun karşısında ki ağaçlık bölgedeler. Sağ taraftan nehirin içinden geçip hepsini arkalamam gerekiyor. Konumumu bilmiyorlar, benim şuan için en büyük avantajım kesinlikle bu. Siper alarak ne hızlı ne yavaş denilecek seviyede sağ tarafa yürümeye başladım. Sol çaprazımda baskının küçük bir kısmı gözüken kelleyi hedef aldım. Vurabilirdim ama vurmadım. Şimdi onu vurmam, kendini diğerlerine yem yapmam demekti. İşin en zor kısmı suyu geçmek ama ben bordobereyim. Karda yürürüm izimi çölde bırakırım. Yavaşca doğruldum, iki üç adım attım, sağ ayağımı kaldırmamla tek kurşun kaskıma yedim. Nasıl ya! Bu nasıl mümkün olur? Bu kadar kolay ölmek için mi verdim savaşımı? Benim mücadelem burda bitti mi yani? Öldüm.
Furkan, "Ve vurdum lan vurdum" diye bağırdı. "Komutanımı ben vurdum, yallah lobiye."
"İyi bok yedin koçum. En son Burçe komutanı molotofla yaktığında bize bütün Karapelit köyünün odunlarını dört gün yağmurun altında kırdırmıştı. Bakalım bu sefer ne sokacak göt- gözümüze" diye soran Erdem memnuniyetsizdi."Sadece bir savaş oyunu Berkay bu kadar abartmana gerek yok." dedim.
He sarışın he iki haftadır her boş zamanımızda bu zirzopları yenmek için oyun oynamıyor muyuz biz? Niye şimdi önemsiz gibi konuşuyoruz.
İç sesim beni rezil etmeye çalışırken sessizliğimi korudum. İçimde daha büyük çelişkiler var.
Berkay "Komutanım?"
"Efendim Berkay"
"Komutanım o komuflajı giymişsiniz madem neden civcivli kask taktınız? Sarı sarı parlıyordunuz." Diyen Berkay aynı zamanda gülmemek için kendini sıkmaktan kıpkırmızı oldu.Göz ucuyla Erdem ve İkra'ya baktım. Onlarda Berkay'dan farksızdı.
"Ben takmadım, oyun kendi vermiş o deseni." Dedim.
Aynen sarışın aynen yoksa sen 860 gümüş biriktirip almadın onu. Civcivli kask diye diye uyumadın, rüyalarında görmedin. TSK'ya dilekçe yazıp gerçeğini talep etmeyi düşünmedin.
Sus be!
Furkan, İkra, Erdem, Berkay kendi aralarında oynadığımız savaş oyununun kritiğini yaparak gülmeye devam ederken, ben son dört ay içinde yaşadıklarımı düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURÇE
Hành động"O bebeği ben öldürdüm." Uzun uzun mezar taşına baktı, mezara baktı, kara toprağa baktı. Usulca bana döndü, inkar etmemi bekliyordu. Puslu gözleriyle yüzümü inceledikten sonra hareleri harelerimi buldu. Ufacık bir söz bekliyordu benden inkar etmemi...